Abandon | Terk etmek | Topa çok abandigin halde kaleci kalesini terk etmedi. | Ibandin |
Abase | Asagilamak | Abes isler yapmaya devam edersen daha çok asagilanirsin. | Ibeys |
Abbey | Büyük Kilise | Abi'ye büyük kilise yaptirma dedim. | Abi |
Abdicate | den çekilmek | Abdi- kedisi yüzünden tahttan çekilmisti. | Abdikeyt |
Abide | Tahammül etmek | Abidelere hiç tahammül edemem. | Ibayd |
Ability | Kabiliyet | A ! bileti bu kadar hizli alman ne büyük bir kabiliyet. | Ebiliti |
Able | Yetenekli | A bile B harfinden daha yetenekliydi. | Eybil |
Abhor | Nefret etmek | Abi- hor görme kimseyi ve hiç kimseden nefret etme. | Abhor |
Abolish | Kaldirmak-iptal etmek | A! bol is yapan sirketi neden piyasadan kaldirdin ki ? | Ibolis |
Abominable | Igrenç | Aboo! Mine Abla' nin dügünü ne kadar igrenç. | Ibominibil |
Above | Üstünde | Abooov- koyunun üstünde ne isin var ? | Ebav |
About | Hakkinda | Aboo- ut hakkinda hiç mi fikrin yok ? | Ebaut |
Abreast | Ayni hizada-yan yana | Abi rest çekti bana hoca- ayni hizada durmadigimiz için. | Ibrest |
Abscond | Sivismak-kaçmak | Abisi kondu mirasa ve ülkesinden sivisarak kaçti. | Ipskond |
Absent | Yok-bulunmayan | Abi- sende hiç para yok mu ? | Apsint |
Absolutely | Kesinlikle | Abi-sol teli kes ama sag teli kesinlikle kesme. | Absilutli |
Absolve | Affetmek | Abi-sol ve sag kanat oyuncularimi affet-çünkü onlar asiri yorgunlar. | Ibzolv |
Absorb | Emmek | Abi sor bi bana-yilan zehri emdin mi hiç diye ? | Abzörb |
Abstain | Kaçinmak | sakinmak | Abisi tayin kagidini almaktan kaçindi. | Absteyn |
Abstract | Soyut | Abisi traktör kullandiginda hayattan soyutlaniyordu. | Abstrakt |
Absurd | Saçma | absürt | Absürt ve saçma dizileri izlerken uyuya kaldim. | Absört |
Abundance | Bolluk | bereket | Aa | bundansa zengin koca alirim bolluk | bereket içinde yasarim. | Ibandins |
Abuse | Suistimal | A! Buse'nin iyi niyetini sen mi suiistimal ettin? | Abyuis |
Academic | Akademik | Akademik takvim henüz açiklanmadi. | Akedemik |
Accede to | ege razi olmak | Aksi tuttu gene | kaderine razi olmadi. | Aksiit tu |
Accelerate | Gaz Pedali | Aksel'i reyting için gaz pedalina oturttum | Akselireyt |
Accent | Aksan | Aksani bozuk bir bayanla tanistim. | Aksent |
Accept | Kabul etmek | Ak sepeti satmayi ben kabul ettim. | Akseptae arasinda bir ses çikar. |
Access | Giris | Akses kartimla internet bankacaligina giris yaptim. | Akses |
Accident | Kaza | 'Aksi'' dendigi halde kaza yapmadi. | Aksidint |
Acclaim | Alkislanmak | Aklim fikrim seni delice alkislamakti. | Akkleym |
Acclimatize | Alismak | Aklima-tiz müzige nerede alistigim hala gelmedi. | Aklaymitayz |
Accommodate | Barindirmak | Akümü teyit ettirip arabamda barindiracagim. | Akomideyt |
Accompany | Refakat etmek | 'Ak'' kampanya kara kampanyaya refakat eder. | Akampini |
Accomplice | Suç Ortagi | Aa ! kompilesi de mi suç ortakligini kabul etmis? | Ikamplis |
Accomplish | Basarmak | Aa! Komple isi degistirmeyi basarmis mi? | Ikamplis |
Accord | Akort | Akort yaparken gitarin teli koptu. | Ikord |
Accost | Yanasmak | 'Ak'' kostüm-kara kostümün yanina yanasti. | Ikost |
Account | Hesap | 'Ak'' un tobalari bu hesaba dahil degildi. | Ikaunt |
Accredit | e yetki vermek | 'Ak'' kredi de-ödeme için sana yetki vermisti. | Ikredit |
Accrue | Artmak | Acuru en çok çatal ile ye ki bereketi artsin. | Akrui |
Accumulator | Akümülator | Akümülatör bozulunca yolda kaldiniz. | Ikyumyileyti |
Accurate | Tam-dogru | Aç-curet edip isteseydi tam olarak doyacakti. | Akyirit |
Accursed | Lanetli | Akar setinin üzerine bu taskin ve lanetli duvari çökertir. | Akarsid |
Accuse | Suçlamak | Ak yüzlü dede-rüyamda beni suçladi. | Ikyuz |
Accustom | Alistirmak | Ak kostüm kara kostüm demeden giymeye alistir kendini. | Ikastim |
Ache | Agrimak | Aç he diyerek basinin agridigini belirtti. | Eyk |
Achieve | Basarmak | Açi eve sokmayi basaran tek kurum as evi oldu. | Açiiv |
Acid | Asit | Asit mideye zarar verir diyen doktoru hafizanizda canlandiriniz. | Asid |
Acknowledge | Tanima-kabullenme | Acikan o veledi gene mi kabullendin? | Aknalic |
Acoustic | Akustik | Akustik müzik yapmak-beni çok eglendirir. | Akustik |
Acquaint | Haberdar etmek | Acikan it olursa beni haberdar ediniz. | Ikveynt |
Acquire | Elde etmek | Açik var kasada 10 dolar daha elde edersem açigi kapatirim. | Ikvayir |
Acquit | Beraat ettirmek | Aç küveti de baliklar beraat etsin. | Ikvit |
Acrobat | Akrobat | Akrobat olmak istiyordum çocukken. | Akribat |
Across | Karsidan karsiya | Akrostisler-karsidan karsiya geçemezler. | Ikros |
Action | Hareket | Aksiyon filmlerin hareketli oldugunu hafizanizda canlandiriniz. | Aksin |
Active | Faal | aktif | Aktif ve faal çalisan tek firma bana ait. | Aktiv |
Actual | Güncel | aktüel | Aktüel dergisindeki güncel konulari okuyordum. | Akçuvil |
Acute | Ilerlemis | akut | Akut hastaliklar-vücuttaki ilerlemis hastaliklardir. | Ikyut |
Adamant | Dik basli | Adam ant içti ve dik basli olmayacagim dedi. | Adimint |
Adapt | Uyum saglama | Adapte olup ise uyum sagladim. | Idapt |
Add | Ekleme | toplama | Ad ekle-soyad ekleme dediginizi hafizanizda canlandiriniz. | Ad |
Addict | Düskün | Adi-diktatöre düskün olarak kaldi. | Adikt |
Addition | Ilave | ek | Adi isin ilave edilmis lazer kullanildi bu epilasyonda. | Adisin |
Adequacy | Yeterlilik | Ada konseyi suan yeterlilik sinavimi degerlendiriyor. | Idikvinsi |
Adhesive | Yapiskan | Adi sivri uçlu yapiskani çöpe attim. | Adhisiv |
Adjacent | Bitisik | Ajda-sent bozdurup bitisik binayi satin aldi. | Iceysind |
Adjoin | Yan yana olmak | Adi John olanlarla yan yana olmak istemiyorum. | Icoyn |
Adjourn | Ertelemek | Adi Jo-urunun tedavisini erteleyen hastanin adi. | Icirn |
Adjudicate | Karar vermek | Adi-Cudi kedisi olacak-karar verdim. | Adcudikeyt |
Adjust | Düzeltmek | ayarlamak | Atcaz televizyonu düzeltmezsen eger. | Idcast |
Admiral | Amiral | Amiral gemisini çok güzel komuta ediyordu. | Admiril |
Admire | Hayran olmak | Adi -Mire Daglari olan bu yerlere hayran oldum. | Admayi |
Admit | Kabul etmek | içeri almak | Adi-mit kayitlarinda geçtigini kabul etti. | Admit |
Admonish | Uyarmak | Adam on is birden yaptigi için uyarildi. | Idmonis |
Ado | Gürültü | Ad o evet gürültü yapanlara verilen ad o. | Adu |
Adolescent | Genç-delikanli | Adele sende güzel durmus-dedim genç delikanliya. | Adilesint |
Adopt | Benimsemek | evlat edinmek | Adapte olup benimse | evlat edindigin çocugu. | Idapt |
Adore | Tapmak | A-doremi notalarina tapan bir harftir. | Idor |
Adorn | Süslemek | A-dogrun ise onu süsleyerek cevapla. | Idorn |
Adrift | Sularla sürüklenmek | Adi Rifat olan dostunuz sularla sürükleniyor. | Adrift |
Adroit | Usta-becerikli | Androit telefonlar-usta ve beceriklidir. | Adroyt |
Adult | Yetiskin | Adult sitelere yetiskinler girebilir. | Idalt |
Advance | Avans | ilerletmek | Avans vererek islerini ilerletti. | Advans |
Advantage | Avantaj | Avantaj bizde kesin sampiyon olacagiz. | Advantic |
Adventure | Macera | Adven Tur ile macerali bir yolculuga çiktik. | Advençi |
Adversary | Düsman | Ad ver-saraya girmeden önce-dost musun düsman misin bilelim. | Adviseri |
Advertise | Ilan etmek | reklam | Ad verdiyse ürünün reklamini yapalim. | Advitayz |
Advice | Ögüt | tavsiye | Adi-Vaiz olacak çocugun tavsiyem üzerine. | Advays |
Advocate | Avukat | Avukat olmama çok az bir zaman kaldi. | Advikeyt |
Adz | Keser | Adiz biz-fiil degiliz diyen kesere bakin. | Adz |
Aerobics | Ayrobik | Ayrobik yaparken ayagim kirildi. | Eurobiks |
Afar | Uzakta | Aa-far yaniyor uzakta duran araçta. | Ifar |
Affair | Is | mesele | olay | Affa hayir diyorum bu meselede. | Ifeir |
Affect | Etkilemek | Af ekti-pismanlik biçti sözüyle etkiledim kizi. | Ifekt |
Affinity | Yakinlik | benzerlik | Affin-iti etkiledi sana yakinlik duyuyor artik. | Ifiniti |
Affirm | Onaylamak | Aferim-bu projeyi onayladim. | Ifirm |
Affix | Takmak | eklemek | Af-x markali ürüne de eklendi. | Ifiks |
Afflict | Üzmek | aci vermek | Af-likit gaza gelince herkes üzüldü. | Iflikt |
Affluence | Refah içinde | Af filansa bu çikan artik refah içinde yasariz. | Afluins |
Afford | Gücü yetmek | Af | orduyu güçlendirdi | gücüm yeterse bende gidecegim. | Iford |
Affront | Hakaret etmek | Af-raund basinda hakeme hakaret etmedigin içindi. | Ifrount |
Afire | Tutusmus | yanan | Aa! fire mi verdin yanan kalbinden? | Ifayi |
Afloat | Denizde | Af | Lut kavmine gelmeyince hepsi denizde boguldular. | Afloud |
Afraid | Korkmus | Af | Raid sinek ilacindan etkilenen | korkmus sinekler içindir. | Afreyd |
Afresh | Yeniden | Af-Resit dayiyi yeniden hayata bagladi. | Afres |
After | Sonra | Aftir hapisten sonra seni adam edecek sey. | Aafti |
Against | e karsi | Aga instagram'a karsi degilim ki. | Egenst |
Again | Tekrar | Aga in ordan | tekrar konusalim bu konuyu | Egeyn |
Age | Yas | çag | AGE Tekstil'in servisinde galiba 34'lü yaslarimda çalisiyordum | Eyc |
Ageless | Yaslanmayan | A gelesin yavrum yanima yaslanmayan adamim ben. | Eyclis |
Agency | Acenta | Ajansi kapatip yeni bir acenta açti. | Eycinsi |
Agglomerate | Toplamak | Agla Murat | topladigin odunlarin yanmasina. | Iglomureyt |
Aggrandize | Büyütmek | Agiran dize | kendi büyüttünüz ilaci sürünüz. | Igrandiz |
Aggravate | Zorlastirmak | Agir gravat | giyimi çok zorlastirdi. | Agriveyt |
Aggregate | Yigilmak | Agir git diyeni kisi aniden yere yigildi. | Agrigit |
Aggressive | Agresif | Agresif insanlari sevmediginizi hafizanizda canlandiriniz. | Igresif |
Aghast | Dehset içinde olan | Aga | hasta olusunu dehset içinde izledim. | Igaist |
Agile | Çevik | atik | Acile gidip en çevik doktoru eve getirdim. | Accayl |
Agitator | Tahrikçi | Agit-atar bir yumruk tahrikçilere. | Aciteyti |
Ago | Önce | Ago mu ego mu tatmin etmeden önce biraz bizi dinle. | Ego |
Agony | Aci | Egonu dogru egitmezsen-hayatin aci içinde geçer. | Egini |
Agrarian | Tarimsal | Agir arayan kisi tarimsal islere girsin. | Igreiriyin |
Agree | Kabul etmek | Aa! gri mini etegi giymeni kabul mü etti? | Agri |
Agriculture | Ziraat | Agri kültürü-ayni zamanda bir ziraat kültürüdür. | Agrikalçi |
Aground | Karaya otrumak | Agir ondaki yük-tasiyamaz; gemi karaya oturur. | Igraunt |
Ague | Sitma | Agu diyen bebek-ilk sitma asisini vuruldu. | Eygyui |
Ahead | Ileride | Yeni Ahit'e göre ileride büyük bir felaket yasanacakmis. | Ahed |
Aid | Yardim | Aidiyet duygun yardim sever oldugunu da kanitliyor. | Eyd |
Aim | Amaç | Nisan almak | Egim noktasindan nisan alip-hedefi tam on ikiden vurmayi amaçladim. | Eym |
Ail | Hasta olmak | Aile ortaminda hasta olmak kolay degildir. | Eyl |
Aisle | Arayol | A izle B arayoldan kaç; iki seçenegin var. | Ayil |
Ajar | Yari açik | Ajar muhabir-dosyasini yari açik halde unutmustu. | Acar |
Akin | Yakin | Akin dayimla yakin ilisliler kurdum. | Ekin |
Alacrity | Istek | Ala ciriti ben istek üzerine aldim. | Alekriti |
Alarm | Alarm | Alarm çalmazsa uyanamam dedginizi hayal ediniz. | Ilarm |
Alas | Eyvah | Al as çamasirlarini sonra ''eyvah elbisem kurumadi'' diye sizlanma. | Ilas |
Album | Albüm | Albüm fotograflari bizi geçmise götürür. | Albim |
Alcohol | Alkol | Alkol komasina girdiginizi hafizanizda canlandiriniz. | Alkihol |
Alderman | Belediye Meclis Üyesi | Aldirman lazim beni belediye meclis üyeligine. | Aldirmin |
Ale | Bira | Al eline bira sisesini-çöpe firlat dediginizi hayal ediniz. | Eyl |
Alert | Tetikte | Al erteledigin izni-tetikte bekleyen askere ver. | Ilirt |
Alibi | Mazeret | Ali abi-hiçbir mazeret göstermeden isi birakti. | Alibay |
Alien | Yabanci | Ali-en çok yabanci bir kizla evlenmeyi istiyordu. | Eilyin |
Alight | Yanan | A-layt kola kutusu ne çabuk yanan bir maddeymis. | Ilayt |
Alike | Benzer | Ali kendisine benzer bir kisiyle evlendi. | Ilayk |
Aliment | Gida | Ali-mentollü gidalari koklamaya baylirdi. | Eliment |
Alimony | Nafaka | Ali'm onu korur nafakasini öder. | Alimoni |
Alive | Hayatta | Ali ve bu hayatta en sevdigi kisi olan Aliye evlenmisti. | Ilayv |
All | Hepsi | Al hepsini koy cebine dediginizi hayal ediniz. | Ol |
Allay | Yatistirmak | Alay komutani askerleri yatistirdi. | Iley |
Allege | Ileri sürmek | Al Ege adalarini da dedigi ileri sürüldü. | Ilec |
Allergy | Alerji | Alerji oldugunuzu hafizanizda canlandiriniz. | Alirci |
Alleviate | Hafifletmek | Alevi at yangini hafiflet diyen itfaiyeciyi hafizanizda canlandiriniz. | Alivyieyt |
Alley | Dar yol | Al ey gafil su feneri eline dar yoldan anca bununla geçersin. | Ali |
Alliance | Birlestirmek | Alyans yüzükler hayatinizi birlestirir. | Ilayins |
Alligator | Amerikan timsahi | Al götür su Amerikan timsahini yanimdan. | Aligeytir |
Allocate | Bölüstürmek | Alo-kedi yemegi bölüstürdü mü yavrularina? | Alikeyt |
Allot | Ayirmak | Al lot hisselerini-ayirdim senin için. | Ilot |
Allow | Izin vermek | Al ov omuzumu canim-izin veriyorum. | Ilau |
Allude | Ima etmek | Alo-de bana hadi-ne ima etmeye çalisiyosun susarak? | Aliüd |
Allure | Cezbetmek | Al üre ve beni cezbet dediginizi hafizanizda canlandiriniz. | Aluir |
Ally | Müteffik | Alay taburu ile müteffik olduk sayilir. | Alay |
Almanac | Almanak | Almanak hazirladiginizi hafizanizda canlandiriniz. | Alminak |
Almighty | Herseye gücü yetmek | Alma iti yanina-her seye gücü yetiyorsa ona gerek yok. | Olmayti |
Almond | Badem | Al montunu badem yagiyla sil. | Aimind |
Almost | Hemen hemen | Alma üst bas hemen hemen 10 gün daha dediginizi hayal ediniz. | Olmeust |
Alms | Sadaka | Almis ona sadaka vermis diyen adami hafizanizda canlandiriniz. | Aimz |
Aloft | Yükseklerde | Aa! loft kotlarinin fiyatlari neden yükseklerde uçuyor? | Eloft |
Alone | Yanliz | Alo-ne kadar yanlizim bilemezsin-konusalim mi? | Iloun |
Aloof | Uzak | uzakta | Alo of-bana uzak durma konus lütfen. | Eluif |
Aloud | Yüksek sesle | Al o udu-yüksek sesle çal lütfen. | Iloud |
Alphabet | Alfabe | Alfabe bu dilde 28 harften olusur. | Alfibet |
Already | Çoktan | Alir adi markayi-çoktan pisman olur. | Oilredi |
Alright | Pekala | Ali rayda duran çocugu-pekala kurtarabilirdi. | Oilrayt |
Also | Ayrica | üstelik | Al sogani dogra ayrica çorbayi da isit. | Oilsou |
Alter | Degismek | Al ter kokulu tisörtünü-yenisiyle degis. | Altir |
Alternative | Seçenek | Alternatif olarak diger seçeneklere bakin. | Altirnativ |
Although | digi halde | Aldigi halde tekrardan para isteyen adama bakiniz. | Aldou |
Altitude | Yükseklik | Alti tutturan pilotun uçagi irtifa kaybetti. | Altityuid |
All together | Hep birlikte | Olta getir | hep birlikte balik tutalim. | Oltigedhi |
Alum | sap | Alim gücü yükselen sap ticaretine girdiginizi hayal ediniz. | Alim |
Aluminium | Alüminyum | Alüminyum dogramada çalistiginizi hafizanizda canlandiriniz. | Aluminyim |
Always | Her zaman | Al Veysel'i yanina her zaman-ona bak.. | Olveyz |
Amalgamate | Karistirmak | Hamal | ganimetleri karistirip yanlis kisilere dagitmisti. | Amalgimeyt |
Amass | Biriktirmek | toplamak | Amasi mamasi yok para biriktireceksin! | Imass |
Amateur | Amatör | Amatör lig takimlarinin ünlü kalecilerindendim. | Amitir |
Amazing | sasirtici | Ama ezik insanlar sasirtici olurlar. | Imeyzing |
Ambassador | Büyükelçi | Ama bassa durur asansör | Büyükelçi de rahatça iner. | Ambasidir |
Ambiguity | Belirsiz | Ama bigudi gibi belirsiz bir sey takmak erkege yakismaz. | Ambigiyuti |
Ambition | Hirs | arzu | Ama bi isin gösterisi izlemeyi çok arzu etmistim. | Ambisin |
Ambulance | Ambulans | Ambulans | araçlarin arasindan hizla geçiyordu. | Ambyilins |
Ambush | Pusu | Ama Bush | askerlere pusu kurmstu | degil mi ? | Ambus |
Ameliorate | Iyilestirmek | Ameli orada-''hac'' da iyilestirebilirsin. | Imilyreyt |
Amen | Amin | Amin diyip namazinizi tamamladginizi hafizanizda canlandiriniz | Amen |
Amend | Islah etmek | Amenda'yi ben islah edecegim. | Imend |
Amiable | Hos | sevimli | Ama iyi bile dayandin | kendine hos ve sevimli birini bul artik. | Eymiyibil |
Amicable | Dostane | Amaci bile hiç dostane degildi. | Amikibil |
Amid | in ortasinda | A! midemin ortasinda kocaman bir sivilce çikmis | Imid |
Amiss | Eksik | A! miss gibi inegim varken hiç birseyim eksik degil. | Imis |
Ammonia | Amonyak | Amonyak ürettiginizi hafizanizda canlandiriniz. | Imonyia |
Ammunition | Cephane | Amma unutuyon ya su cephanenin yerini. | Amyinisn |
Amnesty | Genel af | Aman esti gene genel af rüzgarlari. | Amnisti |
Among | Içinde | arasinda | Ama on gün içinde gelmen lazim. | Iman |
Amorous | Ask dolu | Ama Rus kadinlari gerçekten ask dolu | dediginizi hayal ediniz. | Amiris |
Amortization | Amortisman | Amortisman giderlerini ben ödedim. | Amortaizeysin |
Amount | Miktar | ulasmak | Ama un torbasini son miktarina kadar tüketme. | Amaunt |
Ample | Bol | yeterli | Ampüle bol miktarda yeterli elektirik gelirse çalisir. | Ampil |
Amplify | Yükseltmek | büyütmek | Ampülü fay hattindan daha yukari bir yere yükseltin. | Amplifay |
Amputate | Kesip almak | Ama puta | tepesinden parça kesip alacagini söylemen lazimdi. | Ampyüteyt |
Amulet | Nazarlik | Omleti yedikten sonra sana nazarlik takacagim | Amyileyt |
Amuse | Eglendirmek | A müze seni eglendirmek için tasarlanmis adeta. | Amyuz |
An | Bir | herhangi bir | An gelir en sevdigin bir insani bile kirarsin. | En |
Anemia | Kansizlik | Anemi yani kansizlik hastaligina yakalandi. | Inimya |
Anesthesia | Duyu yitimi | Anastezi sirasinda duyu yitimi yasadiginizi hayal ediniz. | Anestezya |
Anal | Anal | Anal kelimesinin anlaminin Ingilizcedekiyle ayni oldugunu düsününüz. | Eynil |
Analogy | Kiyas | Analog yayinlari Hd yayinlarla kiyas yapma. | Inalici |
Analysis | Analiz | Analiz teknigini kullanarak borsadan çok para kazandi. | Inalisis |
Anarchy | Anarsi | Anarsi kelimesinden hiçbir zaman hoslanmazdim. | Aniki |
Anatomy | Anatomi | Anatomi dersi anlattiginizi hafizanizda canlandiriniz. | Anatimi |
Anatolia | Anadolu | Anadolu medeniyetinin en eski medeniyet oldugunu biliyoruz. | Anatolya |
Ancestor | Ata | cet | Anca ister | özlü sözleri atalarimizdan dinlemeyi. | Ansesti |
Anchor | Demir atmak | Anca horlar kaptan | demir atan gemide. | Angkir |
Ancient | Eksi | Anca entrika yapsin eskisi gibi dedginizi hafizanizda canlandiriniz. | Eynsint |
And | Ve | And içmek ve yemin etmek | ayni anlamli kelimelerdir. | End |
Anectode | Anektod | Sizlere önemli bir anekdot açiklayacagim. | Anikdot |
Anew | Yeniden | An ev alma | yeniden düzen kurma aniydi | Inu |
Angels | Melekler | An gelse | en ciliz melekleri bile evinde saklardi. | Eyncils |
Anger | Öfke | An gerilip öfkenizi kontrol etme andi. | Anggir |
Angina | Anjin | Anjin ameliyatina girecek doktor sismandi. | Ancayni |
Angle | Açi | olta | An gele gele açi sorusunu çözmeye gelmisti. | Angil |
Angry | Kizgin | An gri boganin kizgin suratina bakma aniydi. | Anggri |
Anguished | Aci dolu | An | gevis ettigim sakizi aci dolu tükürme aniydi. | Engvisid |
Angular | Açisal | An Güler'in gözlerinin açisal olmadigini fark ettigim andi. | Angyilir |
Animal | Hayvan | An-imal ettigim hayvanlari besleme aniydi. | Animil |
Animation | Canlilik | Animasyon filmlerdeki canlilik | keyif vericidir. | Animeysin |
Animosity | Düsmanlik | Amino asiti kendisine düsmanlik yapanlara firlatti | Animositi |
Anise | Anason | An ise kesinlikle Anason çiçegi yetistirme aniydi. | Anis |
Ankle | Ayak bilegi | An | kil oksama aniydi ayak bilegi üzerinde. | Ankil |
Annex | Topraklarina katmak | An eski yerleri topraklarimiza katma aniydi. | Eneks |
Annihilate | Yok etmek | Anne helal et hakkini yok ettigim paralarin için. | Enayileyt |
Anniversary | Yildönümü | Anne ver sari elbisemi | evlilik yildönümünde giyecegim. | Anivörsiri |
Annotate | Dipnot | Anne-o tati yemek defterine dipnot olarak ekledi. | Aniteyt |
Announce | Anons | Anons yapilirken korktugunuzu hafizanizda canlandiriniz. | Anauns |
Annoy | Canini sikmak | An oy kullanma aniydi | canini sikma kardesim. | Anoy |
Annual | Yillik | Ani al biriktir | yilliklarina kaydet. | Anyuvil |
Annuity | Yillik taksit | Anne | o iti yillik taksitlerle mi alacagiz? | Enyuiti |
Anodyne | Agri kesici | An o dine girme aniydi | çünkü o din agri kesiciden bile etkiliydi. | Anedayn |
Anomalous | Anormal | Anormaliz deyip normal davrandiginizi hayal ediniz. | Enomilis |
Anonymous | Adi bilinmeyen | Anonim | Oguz için adi bilinmeyen sarkilardi | Inonims |
Another | Baska | A! Noter bu ilçeden baska bir yer de yok mu ? | Enadhir |
Answer | Cevap vermek | Ani sever ama cevap vermeyi sevmezdi. | Ansir |
Ant | Karinca | And içerim ki karincalar çok çaliskandir. | Ant |
Antarctic | Antartika | Antartika'da yasamak istemediginizi hafizanizda canlandiriniz. | Antaiktik |
Antelope | Antilop | Antilop belgeseli izlediginizi hafizanizda canlandiriniz. | Antilöip |
Antenna | Anten | Anten nasil monte edilir | izleyeniz. | Anteni |
Anthem | Milli mars | And hem yalniz hem de milli mars esnasinda içilebilir. | Anthim |
Anti | Anti | Antioksidan maddesi içeren gidalari tüketiginizi hayal ediniz. | Anti |
Anticipate | Önceden tahmin etmek | Antici pedin ne oldugunu önceden tahmin etmisti. | Antisipeyt |
Anticlockwise | Saatin ters yönünde | Antik kulak vazosu | saatin ters yönünde duruyodu. | Antiklokvayz |
Antics | Tuhaflik | Antikse esya | bir tuhaflik vardir onda. | Antiks |
Antipathy | Antipati | sevimsiz | Antipatik insanlari sevmem. | Antipati |
Antiquarian | Antika | Antika arayan biri olarak ilginç bir antika buldum. | Antikuveriyin |
Antique | Antik | Antik kentleri görmek istediginizi hafizanizda canlandiriniz. | Antiik |
Antler | Geyik boynuzu | Antlariniz geyik boynuzu gibi havada durmamali | Antli |
Anxiety | Kaygi | Anksiyete'nin bir diger adi da kaygi bozulugudur. | Engzayiti |
Any | Hiç | En iyisi hiç yasamamis gibi sayalim bu olaylari | Eni |
Anybody | Birisi | Eni | badi kiyafeti giymek için çok yetersiz birisiydi. | Enibadi |
Anywhere | Herhangi bi yerde | Eni ver önce | boynunu sonra herhangi bir yerde verirsin | Enyvei |
Apart | Ayri | Apartmani ayri dairelerde yasadiginizi hafizanizda canlandiriniz. | Apairt |
Apartment | Apartman Dairesi | Apartmana tasinan kiza asik oldugunuzu hayal ediniz. | Apairtmint |
Apathy | Ilgisizlik | Aa patisi gerçektende ilgisiziklikten mi çatlamis bu kedinin | Apiti |
Ape | Taklit etmek | maymun | Eyip kafasini maymun takliti yapti | Eyp |
Aperture | Delik | aralik | Aper Tur biletini | kapi aralgindan gördüm. | Apiçuir |
Apex | Doruk | Apex çiçegini kokladigimda zevkin doruklarina ulasiyordum. | Eypeks |
Apiculture | Aricilik | Abi | kültüre katkiyi aricilik yaparak sagliyordu. | Eypikalçi |
Apiece | Her biri | A pis bunlarin her biri | hepsini yikalayin. | Epis |
Aplant | Nükleer elektrik fabrikasi | A planin da Nükleer elektirik fabrikasi kurmak vardi. | Eplant |
Apologize | Özür dilemek | Apollo | cayiz olmayan bir uzay araciysa sizden özür dilersin. | Ipolicayz |
Apoplexy | Felç | Apo | bileksi bir bacaga sahip oldugu için felç geçirdi. | Apipileksi |
Apostasy | Dinden dönme | A!postasi | adamin dinden döndügünü mü açikliyordu? | A'postesi |
Apostle | Havari | A!posta ile mi ulastin havarilerine ? | Eposil |
Apostrophe | Kesme isareti | Apostrof | ayni zamanda kesme isaretidir. | Ipostirfi |
Apothecary | Eczaci | Ay pot hekiri simdi de eczaci olmustu. | Epothekiri |
Appal | Korkutmak | Apallayan insan | diger insanlari da korkutur. | Ipoil |
Apparatus | Aygit | Aparatiz biz aygitinizin üzerindeki. | Apireytis |
Apparel | Elbise | A! paralel desenli yeni bir elbise modeli mi çizmis | Eparil |
Apparent | Belli | ortada | A! parande atan adamin bacaklari belli ki kirilacak | Iperint |
Apparition | Görüntü | hayalet | Abartiyorsun operasyondaki görüntüler hayalet görüntüsü degil. | Apirisin |
Appeal | Yalvarmak | A!pil el öpüp yalvardi mi saate? | Epiil |
Appear | Görünmek | Apayri görünmek bize yakismaz.. | Apiir |
Appease | Yatistirmak | A!pis herif neden sinirliyken beni yatistirmadin? | Apiiz |
Appendicitis | Apandisit | Apandisit ameliyati oldugunuzu hayal ediniz. | Ipentisaytiz |
Appetite | Istah | Hepatit geçiren hastalarin istahi azalir. | Apitayt |
Applaud | Alkislamak | Abla-ud çalarken sürekli alkislandi. | Iploud |
Apple | Elma | Apple marka bilgisayarimin arkasinda elma logosu vardi. | Epil |
Appliance | Araç | cihaz | A!pili anca | bu aracin cihazlarini çalistirir. | Aplayins |
Application | Uygulama | Aplikasyonlari da uygulamalari da bilgisayarimdan kaldir. | Aplikeysin |
Apply | Uygulamak | A!play tusunu uygula tusu olarak mi degistirdin? | Iplay |
Appointment | Tayin | Apo | it mintikasina tayin olmustu. | Apoyintmint |
Apportion | Paylastirmak | A! porsiyon hazirlayip | paylastirmak tabiki benim isim. | Apoisin |
Appraise | Deger biçmek | A! pireyiz diye bize biçtigin degere bak. | Ipreys |
Appreciate | Takdir etmek | A! pire sehit mi olmus -takdir etmek gerekir. | Iprisieyt |
Apprehensive | Endiseli | A! prensi ve endiseli babasini mi gördün? | Aprihensiv |
Apprentice | Çirak | Aprantisi olan atlari çirak jokeyler kosturur. | Aprentis |
Approach | Yaklasmak | A! puro aç sende limana yaklasirken. | Iproç |
Approbation | Onay | Apro B isin tedavisine onay verdim. | Apribeysin |
Approval | Uygun bulmak | A! prova al tabiki uygun bulursan giyersin. | Aprüyvil |
Approximate | Yaklasik | A! puro iki simit ile yaklasik 20 günde tüketilirmis. | Ipraksimit |
Apricot | Kayisi | A!pire | kot pantolonuna kayisi mi koymus? | Eprikot |
April | Nisan | A!piril piril olmus tabiat Nisan ayinda. | Eypril |
Apron | Önlük | A!puron da önlügümün içinde kalmis. | Eyprin |
Aptitud | Kabiliyet | Apti | 'Tut yakasindan kabiliyetli futbolcunun' dedi. | Aptitut |
Aquarium | Akvaryum | Akvaryum evinize çok yakisacak | Ikvaryuim |
Aquiline | Gaga burunlu | Aklina giren gaga burunlu kiza inanma | Akvilayn |
Arab | Arap | Arap müzigine bayildiginizi hafizanizcanlandiriniz. | Arib |
Arable | Ekilebilir | Araba ile ekilebilir arazileri görmeye geldim. | Aribil |
Arbitrate | Hakemlik yapmak | Ari-''bitir eti diyerek aslinda hakemlik yapmak istedi | Aibitreyt |
Arbor | Çardak | Ari-bor madenini çardak içinde buldu. | Airbi |
Arc | Kavis | ARiCi-kovanlarini kavisli yoldaki agaç üzerinde sakliyordu. | Ark |
Archeology | Arkeoloji | Arkeoloji bölümüde okuyordum. | Arkiyalici |
Archaic | Arkeik | eskimis | Arkaik ve eskimis resimleri severim. | Arkeik |
Archer | Okçu | Arici-her defasina okçu gibi davraniyordu. | Arçir |
Archipelago | Takimada | Arici-Pelago takimadasinda yasiyordu. | Aikipeligo |
Architect | Mimar | Arici tekti ama daha sonra mimar bir bayanla evlendi. | Arkitekt |
Archives | Arsiv | Arsivler incelendiginde gerçekler ortaya çikacaktir. | Arkayvz |
Arctic | Kuzey Kutbu | Arici ticareti Kuzey Kutbuyla yapiyordu. | Arktik |
Ardent | Heyecanli | atesli | Arda enteresan sekilde heyecanli ve atesli görünüyordu. | Ardint |
Arduous | Zor-zahmetli | Arda-Oguz ile zor ve zahmetli bir tartisma yasiyordu. | Aidyuis |
Area | Bölge | Araya bölge müdürü girince isimizi hallettik. | Eriya |
Arena | Arena | Arena içinde bogalar ile mücadele ediyordum. | Arini |
Argument | Delil | tartisma | Argümanlarin herhangi bir tartisma yaratmadi. | Agümint |
Arid | Kurak | Ari-it ile birlikte kurak çöllerde eridi. | Erid |
Arise | Kaynaklanmak | Ari ise-ballarin kalitesizliginin-sekerden kaynaklandigini açikladi. | Irayz |
Aristocracy | Aristokrasi | Aristokrasi-ortaçagda çok önemli bir kavramdi. | Aristokrisi |
Arithmetic | Aritmetik | Aritmetik yas ortalamasi 23'tü sinifin. | Arithmitik |
Ark Noah's | Nuh'un Gemisi | Arkadas | '' Nuh'un gemisi hikayesini okuyun'' dedi. | Aik noviz |
Arm | Kol | Arim-kovanda degil her zaman kolumda yasar. | Arm |
Armada | Donanma | Arima da güzel donanma kiyafeti giydirin. | Aimada |
Armament | Teçhizat | Arima-mentollü teçhizat çantasini verdim. | Aimimint |
Armchair | Koltuk | Arim-çayir da kurulmus eski koltukta yasar. | Armçeyir |
Armistice | Ateskes | Arimiz-tiz ses çikarmazsa ateskes ilan edecegiz. | Armistis |
Armour | Zirh | Arima-ur bulasmasin diye ona zirh giydirdim. | Armour |
Armpit | Koltukalti | Arim-bit ile plan kurarak koltuk altim kasindirdi. | Armpit |
Army | Ordu | Arim iyi-suan orduda askerlik yapiyor. | Armi |
Aroma | Aroma | Aromali meyve sularini her zaman çok sevmisimdir. | Ariuma |
Around | Çevresinde | Ari round boyunca boksörlerin çevresinde dolandi. | Iraund |
Arouse | Canlandirmak | Aruz ölçüsüyle yazilan siirleri okumak ruhu canlandirir. | Irauz |
Arrangement | Arajman | düzenleme | Arajmanini ben düzenledim bu sarkinin. | Ireyncmint |
Array | Saf-sira | düzen | Araya-sirayi bozan kisi olarak girdim. | Irey |
Arrears | Ödenmemis borç | Arariz onu bugün ödenmemis borcu varsa. | Ariieiz |
Arrest | Tutuklama | Ari esti geçti yanimdan-hiz kurallarina uymuyor diye onu tutukladim. | Irest |
Arrive | Varmak | Ari eve varinca bana haber verin. | Irayv |
Arrogant | Kibirli | Ar-Okan'da yok o sadece kibirli biri. | Arigint |
Arrow | Ok | Ari-''ov omzumu okunla'' dedi diger ariya. | Arou |
Arsenal | Silah Deposu | Arsenal'in silah deposu-taraftariydi. | Aisinil |
Arsenic | Arsenik | Arsenik solumaktan hasta olacaksin. | Aisinik |
Arson | Kundakçilik | Ari son görev olarak kundakçiligi seçti. | Aisin |
Art | Sanat | Art arda sanat eserleri çikarmak istemiyordum. | Art |
Arterial | Atardamar | Arteri al yanindaki atardamara enjekte et. | Aiteriil |
Artesian | Artezyen | Artezyen kuyusuna düstügünüzü hayal edin. | Aitizyin |
Artful | Kurnaz | ustalik isteyen | Arti-ful ustalik isteyen islerde kurnaz biridir. | Aitfil |
Artichoke | Enginar | Artik hokey-enginar yemeden oynanilmiyor. | Aitikhuik |
Article | Makale | Arti-kil içinde makale yaziyordu. | Aitikil |
Articulate | Tane tane söylemek | Artik-''kul egit'' diyorum tane tane söyleyerek. | Aitikyuleyt |
Artificial | Sahte | Arti fis al-yaninda bulundur sahte ürünler için. | Aitifisil |
Artillery | Topçu Sinifi | Arti ileri topçu sinifini karargaha çagirin. | Aitileri |
Artisan | Zanaatçi | Artisi an-zanaatçiyi yaninda bul. | Aitizen |
Artist | Sanatçi | Artist ile sanatçi ayni kavramlar degildir. | Aitist |
Artless | Islenmemis | Arti-lessi cinsi köpegine islenmemis gida veriyordu. | Aitlis |
As | gibi | As sunlari adam gibi-yoksa balkondan asagi atacagim seni. | Iz |
As for | e gelince | As formulleri tahtaya-ögretmen sinifa gelince kaldiririz. | Iz fo |
As from | den itibaren | As formunu buraya-su andan itibaren duvarda kalsin. | Iz from |
As if | Sanki | Asif abi-sanki bir avukat gibi konusuyordu. | Iz if |
As soon as | ir-mez | Asin az ipe su çamasirlari kocan gelir gelmez toplarsin. | Iz suun iz |
As well as | Kadar | As valla as gömlegimi oldugu kadar artik. | Iz vel iz |
Ascend | Yükselmek | As sen de-yükselip ipe çamasirlari. | Isend |
Ascertain | Sorusturmak | Asker-tayin olusunu sorusturacakti. | Issöitin |
Ascetic | Dünya zevklerinden elini çekmis | Asetik asit-dünya zevklerinden elini çektirir. | Isetik |
Ascribe | Yakistirmak | Aski-rahip tarafindan götürülmüs-ona hiç yakistiramadim. | Iskrayb |
Aseptic | Mikropsuz | Az hep dik agaç-böyle yaparsan mikropsuz agaçlar ortaya çikar. | Aseptik |
Ashes | Kül | Asisi-kizgin küle batirilan igne ile yapildi. | Asiz |
Ashamed | Mahçup | As Ahmed'in çamasirlarini ipe de mahçup olmayalim. | Iseymid |
Ash bin | Çöp tenekesi | Asi-bin dolarken burda-Amerika'da asilar çöp tenekesine atiliyor. | As bin |
Ashen | Kül gibi | Asin kolunu kül gibi yakti demek. | Asn |
Ashore | Karada | Asure tatlisi her zaman karada yapilir. | Isoi |
Asia | Asya | Asya kitasinda hiçbir ülkeye gezi düzenlemedim. | Eysi |
Asia Minor | Anadolu | Asya Minur'un aski Anadolu'da basladi. | Eysi mini |
Aside | Bir yana | Aside zararli demek bir yana tadinin da hos olmadigi belli . | Isayd |
Ask | Sormak | Aski nedir diye sor bana-bende cevapliyim.. | Aisk |
Askance | Yan gözle bakmak | As kancayi-yan gözle baktigin güzel kizin duvarina. | Iskans |
Asleep | Uyumus | Asili ip-uyumus kizin boynuna dolanmisti. | Isliip |
Aspect | Manzara | As-pekte mühim bir kart degildi bu manzarada. | Aspekt |
Asphalt | Asfalt | Asfalt yapildi yollarimiza çok sükür. | Asfalt |
Aspire | Can atmak | Az pire öldürmeye can atmiyordun. | Ispayi |
Aspirin | Aspirin | Aspirin çok faydali bir hap sayilmaktadir. | Aspirin |
Ass | Esek | As-esek sipasi çikardigin kiyafetleri askiya. | As |
Assail | Saldirmak | As-sahildeki insanlara saldiran bu adami. | Iseyl |
Assassin | Katil | Asasini çalan katil yakayi ele verdi. | Isasin |
Assault | Saldiri | Asa | ultra saldiri yapabilcek kapasitedeydi. | Isoilt |
Assay | Deneme | Az say paralari ki deneme yapabilelim. | Isey |
Assemble | Monte etmek | Assam bile olmaz ki televizyonu monte etmek sart. | Isembl |
Assent | Onay | Az sent harcamadim vize onayi almak için. | Isent |
Assert | iddia etmek | Az sert ol bu iliskide yoksa hiçbir sey iddia edemezsin. | Isöit |
Assess | Deger biçmek | Az ses çikarana daha çok deger biçilir. | Ises |
Asset | Servet | As setini duvara bir servet gibi görünsün | Aset |
Assign | Tahsis etmek | Asagi in ve sana tahsis edilen kirmizi arabaya bak. | Isayn |
Assimilate | Benzemek | Asimile olup yabancilara benzeme. | Isimileyt |
Asist | Yardim etmek | Asist yapan basketçiye | takim arkadaslari da yardim ediyordu. | Isist |
Assizes | Geçici mahkeme | Asi ses | artik geçici mahkemelerde duyulmayacak. | Isaysiz |
Associate | Ortak olmak | As o sehit bayraklarini | ortak ol acimiza. | Isousieyt |
Assort | Siniflandirmak | Asortik kizlari siniflandirmak istemiyordum. | Isoit |
Assume | Tavir takinmak | As sume kumasini ipe | tavir takinmadan. | Isyuim |
Assure | Saglamak | Asureyi komsulara dagitman mahallede sevilmenizi sagladi. | Isui |
Asthma | Astim | Astim hastaligina yakalanmis bir çocuk gördüm. | Asmi |
Astir | Hareketli | Astir ayaktaki hareketli kiza ceketini. | Istöi |
Astonish | sasirtmak | Astin on isi birden ve herkesi sasirttin. | Istonis |
Astound | Hayretler içinde birakmak | Asti un torbasini tek eliyle ve herkesi hayretler içinde birakti. | Istaund |
Astride | Bacaklarini ayirarak | Astir iti meydanda bacaklarini ayirarak demen yanlisti. | Istrayd |
Astray | Kötü yola düsmek | Astir | ay desenli montunu kötü yola düsen kadina. | Istrey |
Astrology | Astroloji | Astroloji saygi duydugum bir alandi. | Istroloci |
Astute | Cin gibi | Az tut kizi elinden cin gibi ol biraz. | Istyuit |
Asunder | Ayri ayri | As-Önder | bu çamasirlari ayri ayri. | Isandi |
Assylum | Siginak | Asli'ma bak be | yagmurdan korunmak için kendine siginak yapmis. | Isaylim |
At | de | da | At da et yemegi yiyebiliyormus | en azindan bunu ögrendim. | Et |
Atheism | Ateizm | Ateizm konulu bir konferansa katildim | Eythiizim |
Atlethic | Atletik | Atletik bir vücudum yoktu ama sisman da degildim. | Atletik |
Atmosphere | Atmosfer | Atmosfere iyi bakmaliyiz. | Atmisfi |
Atomize | Püskürtmek | Atom ise tüm elektronlari püksürttü. | Atimayz |
Atom | Atom | Atom | maddenin en küçük yapi tasina denir. | Atim |
Atone | Telafi etmek | At | '' o ne-yarisi telafi etmeme bir firsat vermeyecek misiniz'' dedi. | Itoun |
Atrocity | Gaddarlik | Atar oksiti yüzüne | gaddarlik eden adam. | Itrousiti |
Attach | Tutturmak | Ataçla tuttur bu sayfalari | lütfen. | Itaç |
Attack | Atak | hücum | Atak yani hücum futbolunu oynatmayi çok severim. | Itak |
Attain | Ulasmak | At-tayinini Veliefendi Hipodromu'na aldirarak hayaline ulasti. | Iteyn |
Attempt | Tesebbüs etmek | At-tempoda kosarken onu durdurmaya tesebbüs etme. | Itempt |
Attention | Dikkat | At-en singildak elbisesiyle dikkat çekti. | Atensin |
Attest | Onaylamak | tasdik etmek | At testi geçti juriye de bunu onayladi. | Itest |
Attic | Tavan arasi | Atik kizlari-tavan arasinda bile yakalayamam. | Atik |
Attitude | Tavir | Atti tuttu ama sapsal tavri hiç degismedi. | Atityuit |
Attorney | Vekil | At-turnayi görünce ona vekil olmayi kabul etti. | Itöini |
Attract | Cezbetmek | At-traktördeki disi ati fena cezbetti. | Itrakt |
Attribute | Dayandirmak | At-tribi yuttu çünkü içinde dayandirdigi güçlü sebepler vardi. | Itribyuit |
Auburn | Kumral | O burun asla kumral saçli kiza yakismiyordu. | Öibin |
Auction | Arttirma ile satis | O kisin internette açik arttirma ile iç çamasiri satiyordu. | Oiksin |
Audacity | Küstahlik | Oda asidi bence küstahlik yaparak vücuduna girdi. | Oidasiti |
Audible | Duyulabilir | Audi bile-duyulabilir bir ses sistemi kuramamis. | Oudibil |
Audit | Denetleme | Audi tir çarpmalariyla da denetlendi. | Oidit |
Aught | Herhangi bir sey | Agit-herhangi bir sey için yakilabilir. | Oit |
Augment | Arttirmak | Agu-mentollü sekerle söylenirse sesin siddetini arttir. | Ougment |
August | Agustos | Agustos ayinda dünya evine girmeyi planliyorum. | Ougist |
Aunt | Teyze | Aunt içerim ki teyzemin her dedigini yaparim. | Aint |
Austerity | Sertlik | Astir iti aranizda daha fazla sertlik yasanmadan. | Ostiiriti |
Authentic | Otantik | Otantik müzikler dinlemeye bayilirim. | Othentik |
Author | Yazar | 'Otur ve yazarligina devam et'' dedi-Merve'm. | Oithi |
Auto | Oto | Oto satislari hergün giderek azalmaktaydi. | Oitou |
Automobile | Otomobil | Otomobil kullanmayi severim. | Outhmibil |
Automatic | Otomatik | Otomatik vitesli bir araba kullanacagim. | Oitimatik |
Autopsy | Otopsi | Otopsi sonucunda her sey belli olacak. | Oitepsi |
Autumn | Sonbahar | Otum her zaman sonbaharda büyür. | Oitim |
Auxiliary | Yardimci | Aaa! O kiz ileri giderse ona yardimci olamam ki. | Oigzilyiri |
Available | Geçerli | 'Ava aile bul'' sözün geçerli oldu bende. | Iveylibil |
Avalanche | Çig | Avlanis büyük bir çig düsmesine neden oldu. | Avilains |
Avarice | Para hirsi | Avariz vergisinin arttirilmasi-tamamen para hirsindandi. | Aviris |
Avenge | in intikamini almak | Av-engel oldu bana ve yavrusunun intikamini aldi. | Ivenç |
Avenue | Genis cadde | Av-en iyi; bos ve genis cadde üzerinde avlanir. | Avinyui |
Average | Ortalama | Averaji ve gol ortalamasi bu sezon çok düsük takimin. | Aviriç |
Averse | Hoslanmaz | A verse B bu durumdan hiç hoslanmazdi. | Ivöis |
Avert | Önlemek | Av | ertesi gün avciyi önlemek için plan kurdu. | Ivöit |
Aviation | Havacilik | Avi atiyon yukari-havacilik ögrencisi de onu tam 12'den vuruyor. | Eyvieysn |
Avoid | Sakinmak | Av-o it için sakinilacak degerdeydi. | Ivoyd |
Avow | Itiraf etmek | Av ''ow beni'' dedigini itiraf etti. | Ivau |
Await | Beklemek | Av-ait oldugu dogaya dönmeyi seni bekledi. | Iveyt |
Awake | Uyanmak | Av-egik yataktan irkilerek uyandi. | Iveyk |
Award | Ödül | Av-ard arda ödül almaktan bikmisti. | Ivoid |
Aware | Farkinda | Avare avare dolanirdim ama herseyin de farkindaydim. | Ivai |
Away | Uzak | Av-ay dolunayken uzaktan kolay görünürdü. | Ivey |
Awfull | Korkunç | Av-ful korkunç gözüküyordu buradan. | Oifil |
Awhile | Bir süre | Av-hile yapanlara karsi bir süre bekledi. | Ivayl |
Awkward | Sakar | Av kovardi hep bizim sakar avciyi. | Oikvid |
Awning | Güneslik | Avni-ingilizceyi günesligin altinda ögrendi. | Oinin |
Awry | Yan | Av-rayin yan tarafinda yatmis ölmeyi bekliyordu. | Iray |
Ax | Balta | Aks motorun bir parçasidir ve balta ile kirilarak yerinden çikartilir. | Aks |
Axis | Eksen | Ak sis bulutu dünyanin ekseni tarafinda dönüyordu. | Aksis |
Axle | Aks | Aksel'e arabanin aksi bozuldu yolda kaldim-dedim | Aksil |
Ay | Olumlu oy | Ay kiz sana her zaman olumlu oy kullanirim ben ayol. | Ay |
Azure | Masmavi | Az üre dedim masmavi gözlü siyah kedime. | Azyö |
Baby | Bebek | Bebegim ile çok güzel vakit geçiriyoruz. | Beybi |
Bachelor | Bekar erkek | Bakilir mi bekar erkeklere sence? | Batçili |
Back | Geri | Bak-futbolda bek demek-defansin en gerisinde oynayan demektir. | Bak |
Back alley | Arka sokak | Bak Ali'ye-arka sokakta nasil da çalisiyor. | Bak ali |
Back bite | Iftira atmak | Bak-bite iftira etme-suç sende kafani yikamiyorsun. | Bak bayt |
Back bone | Omurga | Bak-bone takmis temiz duruyor kiz ama omurgasi biraz egri. | Bak boun |
Back breaking | Yorucu | Bak-birakin gidin dedim-yorucu isler getirmeyin basima. | Bak breyking |
Back fire | Geri tepme | Bak-fire vermeyiz lafin nasil da geri tepti. | Bak fayi |
Back gammon | Tavla | Bak-gamin da kederin de sadece tavla oynamayla geçer. | Bak gamin |
Backward | Geriye dogru | Bak-vardi oda WC-geriye dogru git hemen karsinda. | Bak vird |
Bacon | Domuz pastirmasi | Bak on tane domuz pastirmasi yapmis adam. | Beykin |
Bacteria | Bakteri | Bakteri plagini yok etmek için dislerinizi firçalayiniz. | Bakteriyi |
Bad | Kötü | Bat elime diken tel-kötü hissettirir kendimi. | Bad |
Badge | Rozet | Bacim sen yildizli rozet takmalisin kiyafetine. | Bac |
Badger | Porsuk | Bat ve ger beni kalin porsuk tüyleri. | Bacir |
Badlands | Çorak arazi | Bat lan dese-çorak araziye ne düsünürsün? | Badlands |
Badminton | Badminton | Badminton oynarken düstüm. | Badmintin |
Baffle | Plan bozmak | sasirmak | Bag fiile yanit veremeyince tüm planlarim bozuldu. | Bafil |
Bag | Çanta | Bak sakin çantani kaptirma kapkaççilara. | Bag |
Baggage | Bagaj | Bagaji kontrol ettin mi-yola çikiyoruz birazdan. | Bagic |
Bail | Kefaletle serbest birakilmak | Bay-il genelinde kefaletle serbest birakildi. | Beyl |
Bailiff | Icra memuru | Bay-Elif için icra memuru tuttu. | Beylif |
Bait | Yem | Bay it-bazen güzel bir yem olur sevgili için | Beyt |
Baker | Firinci | Bak erken gidersen firinci kizi görebilirsin. | Beykir |
Balance | Balans | denge | Balans ayari güzelce dengelendi arabanin. | Balins |
Balcony | Balkon | Balkonu ben temizlemek istiyorum. | Balkini |
Bald | Dazlak | Baldi dazlak kafali kizin dudaklari. | Bold |
Baleful | Kötü niyetli | Bale | ful kötü niyetli insanlar tarafindan izleniyordu. | Beylfil |
Balk | Engel olmak | Bal kabagi yetistirmeme engen oldun. | Bulk |
Balkans | Balkanlar | Balkansa | balkanlarda yasasin. | Balkans |
Ball | Top | Bal gibi de top oynanir bu bol sortlarla | Bol |
Ballad | Türkü | Balladi dilini ve türkü söylemeye basladi. | Balid |
Ballast | Safra | Balla | astim ve safra hastaliklarini tedavi edebilirsin. | Balist |
Ballbearing | Bilye | Bal | birinin getirdigi bilyeler arasindaydi. | Bolbiiring |
Ballet | Bale | Balet olan bir erkek arkadasim çok güzel bale yapardi. | Baley |
Ballot | Oy vermek | Bal | ot ile yenirse oy vermek kolay gelir insana. | Balit |
Ballroom | Balo salonu | Bal | Rum markasi olunca balo salonunda tanitimi yapildi. | Bolruim |
Balm | Merhem | Balim merhem gbidir | yiyincehemen iyilesirsin. | Balm |
Balmy | Dinlendirici | Balimi yiyebilirsin dinlendiricidir. | Balmi |
Baloney | Zirvalik | Balon ''Ey seni zirvalik'' deyince sahibi korktu.. | Biloni |
Balsam | Balsam | Balsam balim diyen balsam kremini hayal ediniz. | Balsim |
Baltic Sea | Baltik Denizi | Baltik Denizi-gemi seyahatimin son duragiydi. | Baltik si |
Balustrade | Parmaklik | Bal | ustrada ve parmakliklar ardinda yapilmaya baslandi | Balistreyt |
Bamboo | Bambu | Bambu agaçlarinin boyu çok uzundur. | Bambu |
Bamboozle | Aldatmak | Bam telim bozuldu | demem seni aldatmasin | Bambuizil |
Banal | Bayagi | Banal ve bayagi kelimelerinden hiç hoslanmam. | Beynil |
Ban | Yasaklanmak | Ban yedigim için siteye erisimim yasaklandi. | Ban |
Banana | Muz | Bana nasil muz vermezsin güzel abim | Binani |
Band | Bant | serit | Bant ve seritleri güzelce yapistirin. | Band |
Bandage | Bandaj | Bandaj ile sahada kosabilmem lazim. | Bandic |
Bandit | Haydut | 'Ban | dit'' yemegime diyen bebek büyüdügünde haydut oldu. | Bandit |
Bandy | Çarpik | Bandi yanimdaki çarpik bacakli kiza yapistirdim. | Bandi |
Bane | Yikim | Bane ne sen yikima ugradiysan terk edildikten sonra. | Beyn |
Bang | Patlama sesi | Bang bang diye patlama sesi duyduk. | Ban |
Banish | Sürgün etmek | Bana is çikartirsan seni sürgüne yollarim. | Banis |
Banister | Parmaklik | Ban ister kendisine omlet | parmaklik arasindan. | Banisti |
Bank | Banka | Banka islemleri için bugün bankaya gittim. | Bank |
Banknote | Banknot | Banknot yoksa bozuk para var. | Banknout |
Bankbook | Hesap cüzdani | Banka | bok gibi hesap cüzdani üretiyor. | Bankbuik |
Banker | Banker | Banker olmak isteyen arkadasim var. | Banki |
Bank rate | Faiz orani | Banker egit ki bize düsük faiz oranini versin. | Bankreyt |
Bankrupt | Iflas etmis | Banka | raptiye satmaya baslayinca iflas etmis. | Bankrapt |
Banner | Bayrak | Banner yaptim bilgisayarda | bayrak seklinde | çok güzel. | Banir |
Banquet | Ziyafet | sölen | Banka | küvet parami karsilarsa size ziyafet çektirecegim. | Bankvit |
Baptize | Vaftiz etmek | Vaftiz edilen bebek büyüyünce Müslüman oldu. | Baptayz |
Bar | Bar | meyhane | Bar ve meyhane sokagi burasidir. | Bar |
Barbed | Dikenli | Bar | bedeni dikenli tel üstünde tutuyordu. | Barbid |
Barbarian | Barbar | Barbari an köyünü bassin | dediginizi hayal ediniz. | Barberiyin |
Barbeque | Barbekü | Barbekü partisi veriyorum bu gece. | Baibeku |
Barber | Berber | Berber | saç tirasi esnasinda çok konusuyordu. | Barbir |
Bare | Çiplak | Bar | E kapisindan çiplak bacakli kizlari agirliyordu. | Ber |
Barefoot | Yalinayak | Bari futbolu yalinayak oynasaydik. | Berfut |
Barely | Zar zor | Bar | eli açik olmayan zar zor bahsis veren müsterilerle doluydu. | Berli |
Bargain | Pazarlik | Bargain marka spor araba için pazarlik yapiyoruz. | Bargin |
Bark | Havlamak | Bar kapisina | havlayan köpek koydum. | Bairk |
Barley | Arpa | Bar | Leyla için ''arpa suyu içmeye yarayan bir mekandan'' ibaretti. | Barli |
Barn | Çiftlik ambari | Barin tabiki çiftlik ambarinda kurulmasi lazim. | Barn |
Baron | Baron | Baron | kendisini yüksekte gören kisidir. | Barin |
Barracks | Kisla | Barakasa orasi | neden kisla diye tanitiyorsun. | Bariks |
Barrage | Baraj | Barajlardan elektrik üretimi yapilir. | Baric |
Barrel | Varil | Bar | el degmemis varilleri bünyesinde barindiriyordu. | Baril |
Barren | Kurak | Bar | en sicak ve kurak günlerini yasiyordu. | Barin |
Barricade | Barikat | Barikati asarsak hedefe çabuk ulasiriz. | Barikeyt |
Barrier | Bariyer | Bariyer | kazalari önlemek için koyulmustur. | Bariyir |
Barrow | El arabasi | Bar | ov beni diyen kizlarla doluyken oraya el arabasiyla mi gidecegiz? | Barou |
Barter | Takas | Bar | ter temizken takas yoluyla satilacakti. | Bartir |
Baseball | Beysbol | Beysbol en sevdigim spor türüdür. | Beysbol |
Bashful | Çekingen | Bas | ful çekingenlikten dolayi agrir. | Basfil |
Basic | Temel | Basik demirlerle temel atmak pek dogru degil. | Beyzik |
Basin | Legen-''Basin legenin üzerine'' dediginizi hafizanizda canlandiriniz. | Beysin |
Bask | Güneslenmek | Bask bölgesi Ispanya'nin güneslenmeye en müsait bölgesidir. | Bask |
Basket | Sepet | Basket attigim sepet kutusu yere düstü. | Baskit |
Basketball | Basketbol | Basketbol oynamayi çok severim. | Baskitbol |
Bass | Bas(Müzik) | Bas | müzik dinleme zevkini çok arttirir. | Bas |
Baste | Üzerine eritilmis yag dökmek | Beste üzerine eritilmis yag döküldü. | Beyst |
Bat | Yarasa | Bat günes artik su yarasalar piyasaya çiksin. | Bet |
Bath | Banyo | Bat hadi banyo küvetinin içine askim. | Bath |
Bathrobe | Bornoz | Batir hop su bornozunu suya | temizlesin. | Batrob |
Battalion | Tabur | Battali | on tabur askerin üzerine ziplarken izledim. | Bitalyin |
Batter | Yumruklamak | Batir suya beter olsun iyice yumrukla. | Batir |
Battle | Savasmak | Bati ile savasmak asla istemem | Batil |
Battery | Batarya | pil | Bataryam bittigi için telefon kapandi. | Batiri |
Bawdy | Açik saçik | Bedeviler öyle açik saçik giyinmezler. | Boidi |
Bawl out | Azarlamak | Bavul atan adami azarladim. | Bovl aut |
Bayonet | Kasatura | Bay | on et kesti kasatura ile dediginizi hayal ediniz. | Beyinet |
Bazaar | Pazar | Pazar | burada sadece Cuma günleri kurulur. | Bizar |
Be | Olmak | Bi gol ol ya dediginizi hafizanizda canlandiriniz. | Bi |
Beach | Sahil | Biç çimleri sonra da sahile gidip yüz. | Biç |
Bead | Boncuk | Be adam mavi boncuk dagitma bide herkes | Bid |
Beak | Gaga | Bi | ak çesme ya | gagasiyla su içsin su hayvanlar. | Bik |
Beam | Isik saçmak | BIM'den isik saçan çanta aldim. | Bim |
Bean | Fasulye | Bin kilo fasulye alip evde güzelce pisirin. | Bin |
Bear | Ayi | Bir ayi oturmus | ''Gummy Bear'' videosunu izliyordu. | Biir |
Bearable | Tahammül edilebilir | Bir ablaya tahammül edilebilir ama ikincisi süpheli | Biireybil |
Beard | Sakal | Birde uzun sakal biraksan çok yakisir. | Bird |
Bearing | Davranis | Bir Ingiliz | tüm davranis kurallarini bilir. | Biiring |
Beast | Hayvan | BIST borsasinda hayvan hisseleri alamazsin. | Bist |
Beat | Yenmek | Bit | keneyi kafa üzerinde oynadigi maçta yendi. | Bit |
Beaten | Çirpma makinesi | Bitin en iyi bilfigi makine | çirpma makinasidir. | Biitin |
Beautiful | Güzel | Bi ütü | ful olarak çalisirsa güzel sonuç verir. | Byutifil |
Beauty | Güzel kisi | Bi ütüyü sadece güzel bir kisi tanitabilir. | Biyuti |
Beaver | Kunduz | Bi ver su kunduzu kucagima bakayim. | Bivir |
Because | Çünkü | Bi koz buldum çünkü seni kaybetmek istemiyorum. | Bikauz |
Become | Olmak | Bi komi ile nasil arkadas olursun? | Bikam |
Bedroom | Yatak odasi | Bodruma yatak odasi takimi aldim. | Bedrum |
Bee | Ari | Bi ari kovanini zor durumda kalmadikça terk etmez. | Bi |
Beefsteak | Sigire eti | Biftek ancak sigir etinden yapilmalidir. | Bifsteyk |
Beeline for | Kestirmeden gitmek | Beline efor testi için hastaneye kestirmeden gidecegim. | Blayn fo |
Beer | Bira | Bir bira lütfen | yaninda fistik ve buzda olsun. | Biir |
Beetle | Böcek | Bi tilsimla al böcegi yanina bi etle karsilastir. | Bitil |
Befall | in basina gelmek | Bi fol yumurtanin basina daha neler gelebilirdi ki. | Bifol |
Befit | Yarasmak | Bi fit koca yarasir yanina senin. | Bifit |
Before | Önce | Bi fora etsem yelkenleri demeden önce | bir bardak süt içtim. | Bifor |
Befriend | Yardim eli uzatmak | Bi fren de sen siksan aslinda ona yardim eli uzatmis olursun. | Bifrend |
Beg | Dilemek | Beg yani defansta oynamayi Allah'tan dilediginizi hafizanizda canlandiriniz. | Beg |
Beggar | Dilenci | Beggar dilenci ile bekar dilenci arasinda çok fark yok | Begir |
Begin | Baslamak | Begin demeye basladi gene beynim. | Bigin |
Begone | Defol | Beg''o ne'' diye sordu bende ona ''defol'' dedim. | Bigon |
Begrudge | Esirgemek | 'Begrudge'' kelimesini sizden esirgedim. | Bigrac |
Beguile | Aklini çelmek | Bi gül ile kizin aklini çeldim. | Bigayl |
Behalf of | in adina | Bi halife '' of demez'' diyemezsin | lütfen halifenin adina konusma. | Bihaf iv |
Behavior | Davranmak | Bir havyar ye ve herkese iyi davran. | Biheyvi |
Behead | in basini kesmek | Bi he deseydin ona | o da tavugun basini kesmezdi. | Bihed |
Behind | Arkasinda | Bi Hindi'nin arkasinda duramadin. | Bihaynd |
Behold | Seyretmek | Bi holde yürür gibi yapip | olanlari seyretsene. | Bihould |
Being | Varlik | Beyin gelisimimiz | dünya disi varliklar tarafindan engellendi. | Biying |
Belated | Gecikmis | Bela | Ted'in isini bitirmis olailir ve gecikmis olabiliriz. | Bileytid |
Belch | Gegirmek | Bel çibani sadece gegirmekle iyilesir. | Belç |
Belief | Inanç | Bi lif ile banyo hayatini idare edebilir bence | inanç sahibi bir insan | Bilif |
Believe | Inanmak | Beli | eve sigamayacak büyük olduguna inanmiyorum. | Biliv |
Believer | Mümin | Belli | ever isterse bu mümin kendisini. | Billiivi |
Belittle | Küçümsemek | Beli | itle yaparsan köylüler seni küçümser. | Bilidil |
Bell | Zil | Bel kemigim titredi | bu zil sesini duyunca. | Bel |
Belle | Dilber | Belle su topragi dilberim dediginizi canlandiriniz. | Bel |
Belligerent | Savasçi | Beli geren de-o kulandigin savasçi kemeriydi. | Bilicirint |
Bellow | Bögürmek | Beli ov güzelce ve bögürt sevgilini. | Belou |
Belt | Kemer | Bele takilan kemerin önemi büyüktür. | Belt |
Bench | Sira | Bençte oturan basketçiyi | siradan kaldirip oyuna soktum. | Benç |
Bend | Dönemeç | Bende dönemeçte zorlaniyorum | dediginizi hayal ediniz. | Bend |
Benefactor | Iyilik eden | Ben'e-faktör krem uygularsan iyilik edersin. | Benifakti |
Benefit | Faydali olmak | Beni fit yap | faydali olmak istiyorsan | Benifit |
Benevolent | Hayirsever | Beni volenden eksik etme hayirsever kardesim. | Binevilint |
Bening | Iyi kalpli | Ben ingilizceyi | iyi kalpli bir insandan ögrendim. | Binayin |
Benzine | Benzin | Benzin fiyatlarinda bu yil artis var. | Benzin |
Bequest | Vasiyet | Bi küveste dogan bebek | gün gelir milyonlar vasiyet eder. | Bikvest |
Bereave | Yoksun birakmak | Biri eve gelmezse beni sohbetten yoksun birakmis olur. | Biriv |
Beret | Bere | Bere temiz | takabilirsin dediginizi hayal ediniz. | Berit |
Berry | Meyve tanesi | Beri gel sana meyve tanesi yedireyim. | Beri |
Berth | Ranza | Berth Fox'u ranzada birt yaparken yakaladim. | Birth |
Beseech | Yalvarmak | Biz hiç insanlara yalvarmadik. | Bisic |
Beset | Sarmak | Bi set çekmem lazim beni saran bu kokuya. | Biset |
Beside | Bundan baska | Bi saydim stoklari bundan baska ürün kalmamis | Bisayd |
Besiege | Basina üsüsmek | Biz Iç Ege'de konser verince herkes basimiza üsüstü. | Besic |
Besmear | Bulastirmak | Bismir suyuna lütfen mikrop bulastirmayin. | Bismiir |
Best | En iyi | Best Model'de en iyi manken bendim. | Best |
Bestial | Hayvan gibi | Besteyi al içine hayvan gibi sözler ekle. | Bestiil |
Bestow | Bagislamak | Best of albümümü | hayir kuruluslarina bagisladim. | Bistou |
Bestseller | En çok satan kitap | Bestseller olmus kitaplar en çok satan kitaplardir. | Bestseli |
Bet | Bahse girmek | Bet sitelerinde bahse girmek yasaktir. | Bet |
Betray | Ele vermek | Beter | ay sonunda yakayi ele verdi. | Bitrey |
Betroth | Nisanlanmak | Bi tortu yüzünden-nisanlimdan vazgeçtim. | Bitroth |
Better | Daha iyi | Beter oldu is-daha iyi olacak derken. | Betir |
Between | Arasinda | Bi Tv'in-bir de radyon var dört duvar arasinda. | Bitviin |
Beverage | Içecek | Bi verici lazim televizyona birde içecek. | Bevric |
Bewail | Sizlanmak | Bi vali geldiginde-bi de sevgilim geldiginde sizlanirim. | Biveyl |
Beware | Sakinmak | Bi var bi yok-herkesten sakindigim sevgilim. | Bivei |
Bewilder | sasirtmak | Bi fildir döner gözlerin sasirtirsam senin. | Bivildir |
Bewitch | Büyülemek | Bi vinç kullanan erkek bile büyüler beni. | Biviç |
Beyond | Ötede | Bi yont su ötedeki taslari | belki hazine buluruz. | Biyond |
Bias | Meyilli | Bi As gelse kartlardan | sen bana meyilli olurum. | Bayis |
Bib | Mama önlügü | Bib bib diye korna çalan soföre mama önlügü giydirdim. | Bib |
Bible | Kutsal kitap | Bible | kornayi çal…kutsal kitap okunurken kimse uyumasin. | Baybil |
Bicker | Agiz dalasi | Bi kir seninle agiz dalasi yapanin agzini. | Bikir |
Bicyle | Bisiklet | Bay sikilgan | biraz bisiklet sürmek istedi. | Baysikil |
Bid | Fiyat teklifi | Bide kitabim için fiyat teklifinde bulunsaniz çok sevinecegim. | Bid |
Biennial | Iki yillik | Beni al yanina iki yilligina egit. | Bayeniyil |
Big | Büyük | Biga büyük bir ilçe olacak yakin zamanda | Big |
Bigamy | Iki eslilik | Biga mi iki eslilige izin vermeyen ilçe? | Bigimi |
Bigotry | Bagnazlik | Biga | o tiri bagnazlik yapanlarla dolu oldugu için ilçeye almadi. | Bigitri |
Bilberry | Yaban mersini | Bil | beri helen yaban mersininin adini. | Baynd |
Bile | Safra | Bile bile safra kesesini aldirmak istemiyordu. | Bayl |
Bilingual | Iki dil konusan | Bilin golu su iki dil konusan adam atti. | Baylingvil |
Bilious | Safra ile ilgili | Biliyoz safra ile ilgili bir sorunun oldugunu. | Biliis |
Bill | Fatura | Bill | yüksek gelen faturayi görünce çildirdi. | Bil |
Billboard | Bilbord | ilan tahtasi | Bilbord tasarlayarak ilanimi yapistirdim. | Bilbord |
Billfold | Cüzdan | Bill | folda pisen yumurtayi | cüzdanindan çikardigi parayla satin aldi. | Bilfold |
Billiards | Bilardo | Bilardo salonu varsa oynamaya hazirim. | Bilyirdz |
Billion | Milyar | Biliyon benim hiç 100 milyarim olmadigini. | Bilyin |
Billow | Büyük dalga | Bill | ''Ovadaki nehir büyük dalga yaratmaz.'' | Bilo |
Bimonthly | Iki ayda bir olan | Bi montlu kiz ayarlaman iki ayda bir olan bir olaydir. | Baymantli |
Bind | Baglamak | Binde bir olasilik bence | kocasini kendisine baglamasi. | Baynd |
Binoculars | Dürbün | Bin okul arsasina bu dürbün ile bakiniz. | Binokyilis |
Biography | Biyografi | Biyografi okumaktan hoslanirim. | Bayogrifi |
Biology | Biyoloji | Biyoloji dersine giren ögetmenimizi çok seviyorum. | Bayoloci |
Bird | Kus | Birde kus bakarim fiyordun | ne ola bö deyince korktun. | Böid |
Birth | Dogum | Bir tarih girin ya da dogum tarihini bos birakin. | Böith |
Biscuit | Bisküvi | Bisküvi denince akla hemen onu adi gelir. | Biskit |
Bishop | Piskopos | Bi sop açsam | piskopos hemen gelir. | Bisip |
Bison | Amerikan yaban öküzü | Bi son ver istersen Amerikan yaban öküzü kesmeye. | Baysin |
Bit | Biraz | Bit | biraz kafa kasindirir ama onun da özel sampuani vardir. | Bit |
Bitch | Disi köpek | kancik | Biç otlari-kancik disi köpekte makinenin üstünde dursun. | Biç |
Bite | Isirik | Bite kocaman bir isirik atmayi ögrettim. | Bayt |
Biting | Keskin aci | Bit | ingiliz kafalarinda keskin bir aci birakirdi. | Bayting |
Bitter | Aci-sert | Bitter çikolatanin tipi sert tadi aci olur. | Biti |
Bitumen | Zift | Bi tümen asker | zift atilmis yolun kurumasini bekliyordu. | Bityumin |
Blab | Bosbogazlik etmek | Bu laboratuvarda bosbogazlik eden çalisamaz. | Blab |
Black | Siyah | Bilek çok siyah ise muhtemelen zenci koludur. | Blek |
Blackmail | santaj | Bilek | mail atanlara santaj yapabilecek güçtedir. | Blekmeyl |
Blacking | Ayakkabi boyasi | Bilegin-ayakkabi boyasi ile temizlenmez. | Bleking |
Blackmarket | Karaborsa | Bilekligi marketten alamadim anca karaborsada bulabildim. | Blekmaikit |
Blacken | Kararmak | Bilek | en güzel kararinca güzel olur. | Blekin |
Blackberry | Bögürtlen | Bilek beri dursun birazibu bögürtlene dokunmasin | Blekberi |
Bladder | Sidik torbasi | Bilader tuvalette sidik torbana dikkat et | Bladi |
Blade | Biçak agzi | Biledi mi biçagin agzini yoksa bilemedi mi? | Bleyd |
Blame | Sorumlu tutmak | Bileyim de sorumlu tutulacagimi ona göre davranayim. | Bleym |
Bland | Tatli | hos | Bulandi oda | tatli ve hos kokularla | Bland |
Blank | Bos | Bil | Ankara'da bos bir dairede yasadigimi. | Blank |
Blanket | Battaniye | Bil anketi | kazan battaniyeyi. | Blankit |
Blasphemy | Kutsallara saygisizlik | Bil apsemi saygi duy | benim kutsallara da saygisizlik etme. | Blasfimi |
Blast | Patlatmak | Bu lastigi patlattigin için kaza meydana geldi. | Blast |
Blaze | Alevlenmek | Bu laz evi-kalbi alevlendiren bir kizi andiriyordu. | Bleyz |
Blazer | Spor ceket | Bu lazer | spor ceketinin içindeydi. | Bleyzi |
Bleach | Agarmak | Biliç | agaran saçlari için ilaç kullaniyor. | Bliiç |
Bleak | Soguk | tatsiz | Bil | 'e akvaryumu için tatsiz ve soguk su önerdim. | Bliik |
Blear | Çapakli | kamastirmak | Bilir | parmak sokulmaz çapakli göze. | Blii |
Bleat | Melemek | Bil'e at asla melemez deyince kizdi. | Bliit |
Bleed | Kanamak | Bilet alirken adeta elim kanadi. | Bliid |
Blemish | Leke | Bilemis kan lekeli biçagini | tekrar kesmeye geliyor. | Bilemis |
Blend | Karistirmak | Blendirda karistir bu bitkileri. | Blend |
Bless you | Çok yasa | Bil | ''Esiyo bu rüzgar | hapsirirsan çok yasa…''dedi. | Bles yu |
Blessing | Nimet | Bilesin ki bilezik nimetlerin en kiymetlisidir. | Blesing |
Blind | Kör olmak | Bill | indi asagiya kolayca | kör olmasina ragmen bunu basardi. | Blaynd |
Blindness | Körlük | Bilindiginiz yerlere söyleyin size körlük testi yapsinlar. | Blayndnis |
Blink | Gözlerini kirpmak | Bi link atinda gözlerimi kirpmadan izleyim filmi. | Blink |
Bliss | Mutluluk | Bil | is olan ceketini atip yerine yenisini alinca mutluluktan havaya uçtu. | Blis |
Blister | Kabarcik | Bil ister agzindan kabarciklar çikarttigini. | Blisti |
Blizzard | Kar firtinasi | tipi | Bil'i zardaki hileyi fark edince kar firtinasina ragmen eve geri döndü. | Blizid |
Bloat | sisirmek | Bilo | at yarislarinda kuponunu iyi sisirmis. | Blout |
Block | Kütük | Blok arasina kütük koymak yasaktir. | Blok |
Block up | Tikamak | Blok | apartmanin girisini tikamisti. | Blok ap |
Blockade | Ablukaya almak | Bloke edilmis telefonlari tasiyanlar ablukaya alindi. | Blokeyd |
Blockhead | Dangalak | Blok et hadi | dangalak su telefonu | Blokhed |
Blonde | Sarisin | Bul ondaki sarisin peruklari lütfen. | Blound |
Blood | Kan | Bulut | kan aglar gibi gökyüzünden asagi dökülüyordu. | Blad |
Bloodling | Tüyler ürpertici | Bulut | link göndermis içinde tüyler ürpertici görüntüler var. | Bladling |
Bloodshot | Kanlanmis göz | Bulut | sut atinca | kalecinin gözü kanlandi. | Bladsat |
Bloodthirsty | Kana susamis | Bulut tirsti | kana susamis kurtlari görünce. | Bladtöisti |
Bloodvessel | Kan damari | Bulut ve sel | kan damarimi patlatti. | Bladvezil |
Bloody | Kanli | Bul adi herif | sakladigin kanli gömlegini. | Bladi |
Bloom | Çiçek açmak | Bolu'm | çiçek açan bahçeleriyle ünlüdür. | Bluim |
Blossom | Çiçek açmak | Bilo | som altini bulunca yüzünde çiçekler açti. | Blosim |
Blot | Ayip | Bi lot hisse sattim diye ayip mi ettim yani. | Blot |
Blotch | Büyük leke | Bil | ''Otçu hanimla evlenmek ailemize büyük leke getirir.''dedi. | Bloç |
Blouse | Bluz | Bluz aldim aksamki yemekte giyecegim. | Blauz |
Blow | Üflemek | Bil | ''ov beni'' derken yüzüme üfledi. | Blou |
Blow up | Havaya uçurmak | Bilo | waptan internete girince mutluluktan havaya uçtu. | Blou ap |
Blue | Mavi | Blue jeanlerimin hepsi mavi renkli ve yirtikti. | Blui |
Blues | Melankoli | keder | Blues müzik insani melankolik yapar. | Bluiz |
Bluff | Blöf | Blöf yapanlar çogu kez iddialarini kazanirlar. | Blaf |
Bluish | Mavimsi | Bul is bana | Mavimsi otel içinde. | Bluis |
Blunt | Körlestirmek | Buluntular insanin gözünü körlestiriyordu. | Blant |
Blur | Bulaniklik | Bulur o tv bulanikliginin çözümünü. | Blöi |
Blurt out | Agzindan kaçirmak | Bulurdu o auta giden topu aslinda ama bosver agzindan kaçirma. | Blçit aut |
Blush | Yüzü kizarmak | Bulas adama ki utansin-yüzü kizarsin. | Blas |
Boar | Erkek domuz | Bogar düsmanini erkek domuz saldiri esnasinda. | Boi |
Board | Tahta | Bogar da öldürür de bunu tahta yazin lütfen. | Boid |
Boarder | Yatili ögrenci | Bogar der ama bogamaz da der ayi için bu yatili ögrenci… | Boidi |
Boast | Övünmek | Bu astronot-övünmek gibi olmasin Türk'tür. | Boust |
Boat | Bot | sandal | Bot alacagim | sürat teknemi satip. | Bout |
Bob | Kisa kestirmek | Bob-saçlarini berberde kisa kestirdi. | Bob |
Bobsleight | Kizak | Bob | slayt gösterisini kizak resmiyle tamamladi. | Bobsley |
Bobbin | Bobin | Bobin bozulunca yenisini almak için disari çiktim. | Bobin |
Bodice | Korse | Bu diz ancak korse takarsan agrimaz. | Bodis |
Bodily | Bedensel | Badili kizlar bedenselligini iyi kullanir. | Bodili |
Body | Vücut | Bu badi vücuduma dar geldi-baskasini deneyebilir miyim? | Bodi |
Bog | Bataklik | Bok gibi bir batakligin içine düsmüsüz. | Bog |
Bogus | Sahte | Sahte hokus pokusçu oldugunuzu hafizanizda canlandirin. | Bougis |
Boisterous | Gürültülü | Bog isteriz müzikle bizi ama gürültülü ortami da istemeyiz. | Boystiris |
Boil | Kaynamak | Bu il içinde çay kaynamaz dsyen adami düsününüz. | Boyl |
Bold | Cesur | Boldu cesur insanlar eskiden ama su anda yok. | Bould |
Bomb | Bomba | Bomba patlatiyorum bakin size….Booooom' | Bom |
Bond | Bono | tahvil | James Bond | her zaman tahvil ve bono alirdi. | Bond |
Bone | Kemik | Bone takan kadin kemikleri titizlikle kaynatiyordu. | Boun |
Bonfire | senlik atesi | Bonfilelerinizi senlik atesinin üzerinde pisiriniz. | Bonfayi |
Bonus | Bonus | Bonus kazanma firsatini kaçirmayiniz. | Bounis |
Booby | Enayi | Boby | enayi olmasaydi kiz arkadasina o kadar hediyeler almazdi. | Buibi |
Book | Kitap | Bu kitap harika bir kitap-kesin satin alacagim. | Buk |
Booked up | Yer yok | Bu kitap içinde yazi yazmaya hiç yer yok. | Bukid ap |
Bookstore | Kitabevi | Bookstore kitabevi magazasi açtik. | Bukstoi |
Bookseller | Kitapçi | Bu kitabi sular seller gibi okudum | tüm kitapçilardan bulabilirsiniz. | Bukseli |
Boom | Fiyatlarin yükselmesi | Bom diye patlayan tekerlegin fiyati yükseldi. | Buim |
Boor | Kaba kimse | Bor minerali-insani kaba kimse yapmaz. | Bui |
Boost | Arkadan itmek | Bostan da mahsur kalan arabami arkadan iterek kurtardim. | Buist |
Bootee | Kadin botu | Bot esitesi yalnizca kadin botu satiyordu. | Butii |
Booze | Kafayi çekmek | Boz Erkan'i iyice çünkü o gene kafayi çekti. | Buiz |
Border | Sinir | Bor der | tas kömürü demez | sinirda onla tartisir dururuz. | Boidi |
Bore | Cani sikilmak | Bor egitilmezse cani çok sikilir. | Boi |
Boring | Sikici | Bor | ingilizcede sikici anlamina gelir. | Boring |
Born | Dogmak | Borun | dogdugum günden beri çatimda. | Born |
Borough | Ilçe | Boru | ''Oh sonunda ilçe sinirlarinin disina çiktik.'' dedi. | Bari |
Borrow | Ödünç almak | Bor | ovmak için ödünç alindi. | Borou |
Bosom | Koyun | bagir | Busem | senin koynuna basimi yaslamak istiyorum. | Buzim |
Bosphorus | Bogaziçi | Bosphorus isimli at-Bogaziçi Kosusu'nu kazanmisti. | Bosfiris |
Boss | Patron | Bu sigara içen patronlari hiç sevmiyorum. | Bos |
Botanical | Botanikle ilgili | Botanikle ugrasan arkadasim suan çok zengin oldu. | Bitanikil |
Botch | Kaba yamamak | Botçu | botumu kabaca yamadi. | Boç |
Both | Her ikisi de | Botu her ikisi de giyecek denildi. | Both |
Bottle | sise | Bu otel içinde sise kolaya rastlayamazsin. | Botl |
Bottom | Dip | Botum güzel ama sadece dibi delik. | Botim |
Boulder | Çakil | Buldur kaybolan çakillari | abime. | Bouldi |
Boulevard | Bulvar | Bulvarda bir büyük tabela dikkat çekiyordu. | Builvai |
Bounce | Ziplamak | Bauns pas | topu yere ziplatarak verilir. | Bauns |
Bound to | mege mecbur | Bunda da yenilmeye mecbursun. | Bound tu |
Bound | Siçramak | Bunda bu kadar siçrayacak kapasite yok. | Bound |
Bouqet | Buket | Bir buket gül aldim Arzu'ya sevgililer gününde. | Bukey |
Boutique | Butik | Butik açmak istiyorum yardimci olur musunuz? | Buitik |
Bow | Egri | Bowling topunu egri kollarla atarsan vuramazsin. | Bau |
Bowels | Bagirsaklar | Bavuluz biz | bagirsaklari bile tasiriz. | Bauils |
Bower | Çardak | Bu verdigin çardagi ucuz fiyata satabilirim. | Baui |
Bowl | Yuvarlamak | Bowling oynarken topu güzel yuvarla. | Boul |
Box | Kutu | Boks yapip tüm kutulara yumruk attim. | Boks |
Boxer | Boksör | Boksör tek yumrukla rakibini yere serdi. | Boksi |
Boxing | Boks | Boks | Ingiltere'de bu sene popüler olmustur. | Boksing |
Boxing match | Boks maçi | Boks maçinda seyirciler kendinden geçmisti. | Boksing maç |
Boy | Erkek çocuk | Boy boy erkek çocugum olsun istedim. | Boy |
Boycott | Boykot etmek | Boykot eidyorum sizi bu kararinizdan ötürü. | Boykot |
Boyfriend | Erkek arkadas | Boyfriendim degil baba | o sadece normal erkek arkadasim. | Boyfrend |
Bra | Sutyen | Bra | ben sevgilime sutyen falan alamam. | Brai |
Bracelet | Bilezik | Bra | cellat kolundaki bilezigi satiyormus. | Breyslit |
Brag | Böbürlenmek | Birak böbürlenmeyi de kahvaltiyi hazirla. | Brag |
Braid | Örmek | Bir aidati ödemek için 10 kazak örmeliyim. | Breyd |
Brain | Beyin | Bir ayinde bireyin en önemli görevi beynini kullanmasidir. | Breyn |
Brake | Fren | Breyk dans yaparaken ellerini frenden asla çekme. | Breyk |
Bran | Kepek | Bir an saçiniza kepeklerin doldugunu düsünün. | Bran |
Branch | Dallanmak | Bir an çiglik atip yeni dallanmis agaca tirmandim. | Brainç |
Brand | Damgalamak | Biranda | ise yaramaz diye damgalandi. | Brand |
Brannew | Yepyeni | sifir | Bir an ev aldiginizi ve bu evin yepyeni oldugunu düsünün. | Brennyui |
Brassiere | Sutyen | Biraz yere de koy satilsin tüm sütyenler. | Brasii |
Brat | Arsiz çocuk | Bir at-anca bu kadar arsiz bir çocuk tarafindan binilebilir. | Brat |
Brave | Cesur | Birey ve toplum topyekün cesur olmalidir. | Breyv |
Brawl | Kavga etmek | Bir aval ile asla kavga etmeyin. | Broil |
Bray | Anirma | Bir ay doldugunda esekler anirmaya baslar. | Brey |
Brazen | Arsiz | Biraz en arsiz çocuklari arastiralim. | Breyzn |
Brazier | Mangal | Birazi yer birazini mangal yaparsin. | Breyzyi |
Breach | Yarmak | Briç oynarken kafasini yaran çocugu düsünün. | Briiç |
Bread | Ekmek | Bir et iki ekmege kesinlikle sigar. | Bred |
Break | Kirmak | Birak kalbimi kirmayi da aksam partime gel. | Breyk |
Break away | Kaçmak | ayrilmak | Birak eve yeniden | evden kaçan kizi. | Beyk ivey |
Break down | Ariza yapmak | Birak dön evine araban ariza yaptiysa. | Breyk davn |
Break out | Savas çikmak. | Birak auta çikna topu yoksa savas çikacak. | Breyk aut |
Break off | Ara vermek | Birak of tamam ara verelim iliskimize. | Breyk of |
Breakfeast | Kahvalti | Birak fistik gibi bir kahvalti yapayim. | Brekfist |
Breakthrough | Basari | Birak tiri viriyi | basarimi engelliyorsun. | Breyktrui |
Breast | Meme | Bir esti rüzgar | kizin memeleri açildi. | Brest |
Breath | Nefes | Bir et | nefes almadan pisirilirse tadi bozuk olur. | Breth |
Breathe | Nefes almak | Biride suan nefes alamiyordu. | Briidh |
Breathless | Nefesi kesilmis | Bir et listesi hazirladim ki herkesin nefesi keslidi. | Brethlis |
Breeches | Pantolon | Biri çizdi pantolonumu | ama bende onunkini çizecegim. | Briçiz |
Breed | Yetistirmek | Bir Edirne fidesi yetistirmek istiyorum. | Briid |
Breeze | Meltem | Bir iz kaldi meltemden bana aci hatira. | Briiz |
Brevity | Kisalik | Bir ev iti | kisalik bakimindan oldukça kisadir. | Breviti |
Brewery | Bira fabrikasi | Bir everiyo bir çeviriyo ama bira fabrikasini da kurar yakinda. | Bruiiri |
Bribe | Rüsvet | Biri ben rahibim asla rüsvet almam derdi. | Brayb |
Brick | Tugla | Biricik askim tugla da tasirmis | kiyamam. | Brik |
Bride | Gelin | Biride su gelin için kiyafet baksin bence. | Brayd |
Bridegroom | Damat | Biride görümcemi bizim damat ile tanistirsin. | Braydgruim |
Bridge | Köprü | Biride geçtigi köprüyü kötülüyordu. | Bric |
Briefing | Brifing | Brifinge yarin sizinle katilacagim. | Brifing |
Birigade | Tugay | Biri geydi koca tugayin içinde | dediginizi düsünün. | Brigeyd |
Bright | Parlamak | Biri | ''GHT markali ayakkabi günes gibi parliyor.''dedi.. | Brayt |
Brilliance | Pirilti | Bir ili anca | muhtesem piriltili evleri güzel gösterir. | Brilyins |
Brilliant | Zeki | parlak | Bir ili ant içerek en zeki en parlak il ilan et. | Brilyint |
Brim | Kenar | Birim uzunlugu kenar uzunlugunun iki katiydi. | Brim |
Brimfull | Dopdolu | Birim fuldu yani dopdolu vaziyette çalisamazlardi. | Brimfil |
Brine | Tuzlu su | Birine tuzlu su ikram ettim bir ayin hincini benden çikardi. | Brayn |
Bring | Getirmek | Bir ingilizce sözlük getir de bakalim. | Bring |
Bring about | ege neden olmak | Bi ringin batmasina neden oldum. | Bring ibaut |
Brisk | Çevik | Bir risk yok bunda | sadece çevik ol yeter. | Brisk |
Bristle | Ürpermek | Biri stile önem vermem deyince içim ürperdi. | Brisil |
Britain | Britanya | Biri tayin olmus Britanya'ya ama kim bilmiyorum. | Britin |
Brittle | Gevrek | kitir kitir | Bir itle gezinip gevrek simit yemeyi hayal ediyordum. | Britil |
Broach | Delmek | Büro aç ve duvarlarini biraz del. | Brouç |
Broadcast | Radyo yayini | Biri ot kesti diye radyo yayinina baglanilir mi? | Broidkest |
Brochure | Brosür | Brosür dagitimindan ben sorumluyum. | Brousi |
Broil | Izgara yapmak | Bir oyla evde izgara yapmak bana kaldi. | Broyl |
Broker | Komisyoncu | Broker asla komisyoncu degildir | onlar borsacidir. | Brouki |
Bronchitis | Bronsit | Bronsit olmazsam iyidir bu dondurucu sogukta. | Bronkaytis |
Bronze | Bronz | Bronz madalya aldim ve ülkeme döndüm. | Bronz |
Brook | Dere | çay | Buruk bir kalple | dere kenarinda yürüyordum. | Bruk |
Broom | Süpürge | Bürom | süpürge ile temizlenecektir. | Brum |
Broth | Et suyu | Bir ot ile et suyu arasindaki farki inceliyorum. | Broth |
Brother | Erkek kardes | Birader senin hiç erkek kardesin yok mu? | Bradhi |
Brow | Kas | Alin | Bir ov su alnimi ve kasimi da rahatlayayim. | Brau |
Brown | Kahverengi | Bir ovun lütfen omuzumdaki kahverengi beni. | Braun |
Bruise | Çürütmek | Büro ise dökümanlari çürütmek için ugrasiyordu. | Bruiz |
Brush | Firçalamak | Burus burus oldu disim onlari firçalarken. | Bras |
Brush against | e sürtünmek | Burus aga instagram da yüzünü | kediye de sürtünme. | Bras egeynst |
Brush aside | Önemsememek | Burusan asitleri | pek önemsemem. | Brus isayd |
Brussels sprouts | Brüksel lahanasi | Brüksel'in süper otlari ve lahanasi meshurdur. | Braslz sproutz |
Brutal | Hayvanca | Bir ut al ve ondan hayvanca sesler çikar. | Bruitl |
Brutality | Canavarlik | Bir ud al ite ve onu müzikte canavarlik mertebesine ulastir. | Brutaliti |
Bubble | Fokurdamak | Bu bile yeterli sicakliktir çayin fokurdamasi için. | Babil |
Bucket | Kova | Buket | bir kova almis çesmeye gidiyordu. | Bakit |
Buckle | Toka | Bukle bukle saçlarina toka çok yakisirdi. | Bakl |
Bud | Tomurcuklanmak | Kuzunuzun budu üzerinde çiçekler tomurcuklandi. | Bad |
Buddy | Arkadas | Askerde badim Osman'di. O iyi bir arkadasti. | Badi |
Budge | Kimildamak | Baci | kimildan biraz bize bud getir. | Bac |
Budget | Bütçe | Baci | it saldirisina ugrayinca tüm bütçesini kaybetti. | Bacit |
Buffalo | Bufalo | manda | Bufalo süresine aslanlar saldirdi. | Bafilou |
Buffer | Tampon | Bu affi er | tampon bölgesindeki izinde kullanacak. | Bafi |
Buffet | Büfe | Büfede çalisan kizla konusmak istedim. | Bafit |
Buffoon | Palyaço | Buffoon | son maçina palyaço kiyafetiyle çikti. | Bifuin |
Bug | Tahtakurusu | Bak su tahtakurusunun yaptiklarina. | Bag |
Bugle | Borazan | boru | Bu güle | borazan sesli erkek yakismiyor. | Byuigl |
Build | Insa etmek | Bu ilde yeni bir evi insa edecegim. | Bild |
Bulb | Ampul | Bal pazarindan bir ampul bulup getir. | Balb |
Bulk | Hacim | kütle | Bal kabaginin kütlesi ve hacmi ufakti. | Balk |
Bull | Boga | Bul bir boga buraya getir | onu yetistirelim. | Bul |
Bulldog | Buldok | Buldok köpegin saldirisina ugrayan kadin kurtarilamadi. | Buldog |
Bulldoze | Gözünü korkutarak yaptirmak | Bul dozer ile kizin gözünü korkutttun. | Buldouz |
Bulldozer | Buldozer | Buldozer | yeni yapilan kaçak binayi yikti. | Buldouzi |
Bullet | Kursun | Bul iti ve içindeki kursunu çikar. | Bulit |
Bulletin | Bülten | Bülten | okulun her kösesine yapistirildi. | Bulitin |
Bullion | Altin | gümüs külçesi | Buluyon her zaman altin veya gümüs külçelerini. | Bulyin |
Bully | Kabadayi | Buluyon bir kabadayiyi ve filminde oynatiyor. | Buli |
Bum | Serseri | Bam bum diye yumruk atan serseri sikayet edildi. | Bam |
Bumblebee | Yaban arisi | Bombali bi yaban arisi gördüm. | Bambl bi |
Bump | Çarpmak | Arabayi bamp diye duvara çarptim. | Bamp |
Bunch | Salkim | Bunca zamandir | salkimda üzüm yememistim. | Banç |
Bundle | Paket yapmak | Bunu dile getirmek zor ama paket yapmayacagim artik. | Bandil |
Bungle | Berbat etmek | Bunu Gül'e anlatirsan herseyi berbat edersin. | Bangil |
Bunny | Tavsan | Bugs Bunny en sevdigim tavsandir. | Bani |
Buoy | samandira | Bu oy | samandirayi yapanlara gitsin. | Boy |
Burden | Yüklemek | Burdan yükleyin esyalarinizi. | Böidin |
Bureau | Büro | Büroda çalisirken güzel vakit geçiriyordum. | Byuirou |
Bureaucracy | Bürokrasi | Bürokrasinin temelini bilmek lazim. | Byuirokrisi |
Bruglar | Hirsiz | Burukluklar kalp hirsizlarineseridir. | Böigli |
Burial | Defin | topraga verme | Buraya al bence topraga verme islemini. | Beriil |
Burly | Iri yari | Burali olan kisiler iri yaridirlar ayni zamanda. | Böili |
Burn | Yanmak | Burnum yansa da o ilaci içecem. | Böirn |
Burn down | Yanip kül olmak | Burundan baska her yeri yanip kül olmus. | Börndavn |
Burning | Yanici | Burun | ingilizce dersinde içi yanici maddeler kokladi. | Börning |
Burnish | Cilalamak | Burun isi bitmez onu her gün cilalayiniz. | Börnis |
Burst | Patlama | Büst çerçevesinde patlamayi son anda önlediniz. | Böist |
Burst into tears | Gözünden yaslar bosalmak | Büstüne ters bakarsan gözlerinden yaslar bosalir. | Böist inti tiirs |
Burst out | Haykirmak | Büst auta topu vurunca sevinçten haykirdiniz. | Böist aut |
Bury | Gömmek | Bury takim futbolculari | beri gel sevgilim | gömme beni sarkisini söylüyorlardi. | Beri |
Bus | Otobüs | Bas utona | otobüs seni en yakin durakta indirir. | Bas |
Bush | Çalilik | Bush | töreni çalilik ardundan gizlice izliyordu. | Busisim olarak kullanilmistir. |
Business | Is | Busenaz | büyüyünce is kadini olacakmis. | Biznis |
Bust | Büst | Büstünü yaptigim mumya canlaninca herkesi korku basti. | Bast |
Bustle | Kosusturma | Büstle ilgili kosusturma hala sürmekte. | Basil |
Busy | Mesgul | Bizi | hiç kimse meskul edemez bu iste. | Bizi |
But | Fakat | ama | But isim batti fakat kasap dükkanimi henüz kapamadim. | Bat |
Butcher | Kasap | Butçu her kasap gördügünde borçlarini hatirlar. | Buçi |
Butler | Kahya | Batili kahya.. butlari getir lütfen sofraya. | Batli |
Butter | Tereyagi | Batir ekmegini tereyagina | ardindanda sütünü yudumla. | Bati |
Buttocks | Popo | Botoksu en çok poposuna yaptirirdi. | Batiks |
Button | Buton | dügme | Butona bas yani dügmeye | elektrik hemen sönsün. | Batin |
Buxom | Dolgun | Bu x omurgasi daha dolgun olmaliydi. | Baksim |
Buzz | Vizildamak | Buz gibi havada vizildayan sinek olamaz. | Baz |
Buzzard | sahin | Bu zarda hile yok ama kocaman bir sahin deseni var. | Bazid |
Buy | Satin almak | Bay tisörtü satin almak istiyorum buydan diyen bebege bakin.. | Bay |
By | Tarafindan | Bu bay tarafindan kurtarildim | ona tesekkür ederim. | Bay |
By and by | Yavasça | Bayanbay | birbirlerine yavasça alisirlar. | Bay en bay |
By land | Karayolu ile | Bayilanda oldu karayolu ile giderken. | Bay lend |
By God | Vallahi | Boykot çikarmak vallahi onun isi degil. | Bay gad |
By far | Çok daha fazla | Bay fari bayana göre çok daha fazla pahalidir. | Bay fai |
Bye | Güle güle | Bay bay güle güle gidin | güle güle gelin. | Bay |
Byname | Lakap | Bay name lakapli usta sanatçi bugün vefat etti. | Bayneym |
Cab | Taksi | Kab kacagini satip taksi parasini ödeyen adami düsününüz. | Kab |
Cabaret | Kabare | Kabarede oyun izlemeye bayilirdi. | Kabirey |
Cabbage | Lahana | Kab içinde lahana mi aldiniz bana? | Kabic |
Cabin | Kabin | Kabin içinde yüksek sesle konusmak yasaktir. | Kabin |
Cabinet | Kabine | Kabine heyetinde eskiden babamda çalisiyordu. | Kabinit |
Cable | Kablo | Kablonun kirmizi olanini bu tele baglayacaksin. | Keybl |
Cacao | Kakao | Kakaolu pastanin üzerinde biraz dondurma vardi. | Kikau |
Cackle | Gidiklamak | Kakilmis | gidiklaninca daha hizli kosuyor. | Kakil |
Cactus | Kaktüs | Kaktüs agacinin üzerine düsmek | en korkulu rüyamdi. | Kaktis |
Cadet | Harp okulu ögrencisi | Kit etti harp okulu ögrencisinin parmagi. | Kidet |
Cafe | Kafe | Kafe açmak isteyen onunla iletisime geçsin. | Kafey |
Cafeteria | Kafeterya | Kafeteryami cumartesi günü açacagim. | Kafitirii |
Cage | Kafes | KEYC Tv'de | kafesinden kaçan kaplan belgeseli var. | Keyc |
Cajole | Tatli sözlerle kandirmak | Kaç ogul buradan onu sakin tatli sözlerle kandirilma. | Kicoil |
Cake | Kek | Kek pisirmek senin degil teyzemin isidir. | Keyk |
Calamity | Felaket | Kalamadi deprem felaketinde sag. | Kilamiti |
Calculate | Hesaplamak | Kal | kulu egit sonra alacagin parayi hesapla. | Kalkyuleyt |
Calculator | Hesap makinesi | Kal kula tornavida ile hesap makinesi tamirini ögret. | Kalkyuleyti |
Calendar | Takvim | Kalindir yeni aldigin takvim. | Kalindir |
Calibre | Kalibre | Kalibresi yüksek borulari asla kullanmam. | Kalibri |
Call | Aramak | Kal yanimda bu gece | aileni ben ararim. | Kol |
Call at | e ugramak | Kal | at kesin bize ugrayacaktir. | Kol et |
Call back | Geri çagirmak | Kal bak | kocam seni geri çagiriyor. | Kol bek |
Call up | Askere almak | Kalip evde askere alinmayi bekledi. | Kal ap |
Call box | Telefon kulübesi | Kal | boks idmanina telefon kulübesinde devam ederiz. | Kol baks |
Caller | Telefon eden kimse | arayan | Kal bizde | er geç arayani bulacagim. | Kolir |
Calling | Seslenme | Kal | ingilizce seslenelim birbirimize. | Koling |
Collous | Nasirli | duygusuz | Kal Oguz yanimda | duygusuz olsanda… | Kalis |
Calm | Sakin | durgun | Kalma yanimda böyle durgun ve sakin olacaksian. | Kalm |
Calm down | Sakinlestirmek | Kalmadan gidip onu sakinlestir. | Kalm davn |
Calory | Kalori | Kalorisi yüksek yemekler yemeyecegim artik. | Kaliri |
Calumniate | Iftira etmek | Kalayim niyet ettim | çünkü iftira edelim burda. | Kalimnieyt |
Calumny | Iftira | Kalayim niye baska yere iftira gideyim ki | Kalimni |
Camel | Deve | Kemal nihayet bir deve satin aldi. | Kemil |
Camera | Kamera | Kamera havada dolasan bir UFO görüntüsü yakaladi. | Kemiri |
Camellia | Kamelya | japongülü | Kamelya diktim bahçeme. | Kimilyi. |
Camouflage | Kamuflaj | Kamuflajlari giydigim zaman beni taniyamazsin. | Kamiflaj |
Camp | Kamp | Kampta vahsi bir ayinin saldirisina ugradik. | Kamp |
Campaign | Kampanya | Kampanya indiriminden faydalanmak istiyorum. | Kampeyn |
Campus | Kampüs | Kampüse giderken yolumuzu kesen çocuklarla kavga ettim. | Kampis |
Can | Konserve kutusu-ebilmek | Can | konserve kutusunu açabilir misin? | Ken |
Cancer | Kanser | Kansere yakalanan birinin morali her zaman yüksek olmali. | Kensir |
Canal | Kanal | Kanaldan geçen tekneler öyle sevimliydi ki kus olup üzerine konmak istedim. | Kinal |
Canary | Kanarya | Kanaryama konusmayi ögrettim ama o en çok küfür etmeyi tercih etti. | Kinairi |
Cancel | Iptal etmek | Cansel | yarinki uçus biletini iptal etti. | Kensil |
Candid | Candan | Kendi de candan sevebilir | bunu basarabilir. | Kendid |
Candidate | Aday | Kendi dit dedi ve baskanliga aday oldu. | Kendidit |
Candied | sekerli | Kan diyeti asla sekerli bir diyet degildir. | Kendiid |
Candle | Mum | Kandil günü evin içinde mum yakilmaz. | Kendil |
Candour | Açik kalplilik | Kondur yanagina bir öpücük açik kalplilikle. | Kandi |
Candy | seker | Kendi sekerlerimi her zaman kendim yerim. | Kendi |
Cane | Kamis | sopa | Kayni sert bir sopa ile dövmüs hirsizi. | Keyn |
Canned | Konserve yapilmis | Kan eti ile konserve yapilmis. | Kand |
Cannibal | Yamyam | Cannibal filminde yamyamlar oynuyordu. | Kanibil |
Cannon | Top | Kanonun üzerinde top oynamak yasaktir. | Kenin |
Canoe | Kano | Kano satin aldim sehrimizde deniz yok. | Kinui |
Canopy | Gölgelik | Kanepeyi | gölgelik bir yere çektim. | Kanipi |
Cant | Ikiyüzlülük | Kent insanlari ikiyüzlülük savasina girmislerdi. | Kant |
Cantankerous | Huysuz | Candan keriz olan bu adam ayrica huysuzdu. | Kantangkiris |
Canteen | Kantin | Kantinde oturmus kizlarin sakalasmasini izliyordum. | Kantiin |
Canvass | Oy toplamak | seçim kampanyasi | Can | vazo ile seçim kampanyasinda oy topladi. | Kanvis |
Canyon | Kanyon | Kanyon zirvesinden asagiya baktim | bas döndürücüydü. | Kanyin |
Cap | Kasket | Kasketini kap gel | bisikletle uzun bir yolculuga çikacagiz. | Kap |
Capability | Kabiliyet | Kapabildi iti yüksek kabilyetiyle. | Keypibiliti |
Capacity | Kapasite | Kapasite meselesi bu olay | kolay degil. | Kipasiti |
Cape | Burun | pelerin | Cape Town | denizde bir burun kasabasidir ve pelerinleriyle ünlüdür. | Keyp |
Caper | Oynayip ziplamak | Kapar elimden sekerleri oynayip ziplarken... | Keypi |
Capillary | Kilcal damar | Kapilari kapat kilcal damar ameliyatina girecegiz. | Kipiliri |
Capital | Sermaye | Kapitalizm | sermayecilik demektir. | Kapitl |
Capitalism | Kapitalizm | Kapitalizm üzerine yazilmis kitaplar vardir. | Kapitilizm |
Capitulate | Teslim olmak | Osmanli Devleti | kapitülasyonlarla adeta teslim oluyordu. | Kipityuleyt |
Capitulation | Kapitülasyon | Osmanli Devleti | Fransizlara pek çok kapitülasyonlar verdi. | Kipityuleysn |
Caprice | Kapris | Kapris yapma lütfen artik bunaldim. | Kipris |
Capricorn | Oglak burcu | Kapri-korna çaliyorsa bilinki onun oglak burcu giymistir. | Kaprikoin |
Capsize | Alabora etmek | Kap sayzi küçük olan alabora gemili tisört. | Kapsayz |
Capsule | Kapsül | Ilacimin içinde 10 adet kapsül bulunmaktaydi. | Kapsyuil |
Captain | Kaptan | Gemide kaptan olarak görev yapiyorum. | Kaptin |
Captivity | Tutsaklik | Kap Tweety kusunu kafesinden | onu tutsakliktan kurtar. | Kaptiviti |
Capture | Yakalamak | Kapçi | çanak çömlek kap kacak fotosu yakalamis. | Kapçi |
Car | Araba | Kar yagdi yeni aldigim arabamin üzerine. | Kai |
Caramel | Karamel | Karamel | çikolataya girince kendimi çok mutlu hissediyorum. | Karimel |
Caravan | Karavan | Karavan kullanirken kaza yaptim. | Karivan |
Caravanserai | Kervansaray | Kervansaray | Karahanlilar döneminde ortaya çikmistir. | Karivansiray |
Carbohydrate | Karbonhidrat | Karbonhidrat tüketimi hizli bir artis gösterdi. | Kaibouhaydreyt |
Carbuncle | Çiban | Kar | bunca çile getirmisken birde yüzüme çiban çikti. | Kaibankil |
Carburettor | Karbüratör | Karbüratör su kaynatti. | Kaibyureti |
Carcase | Ceset | Kar | kase üçüne konulup cesetlerin üzerine serpilecekti. | Kaikis |
Card | Kart | Kartim | ATM'de sikisinca parasiz kaldim. | Kaid |
Cardiac | Kalp ile ilgili | Kardak kayaliklarinda kalp ile ilgili bir sorunum ortaya çikti. | Kaidiak |
Cardigan | Hirka | Karti | gangsterin hirkasinda unuttum. | Kaidigin |
Cardinal | Bas | Kardinal Paul-Roma'nin bas rahibiydi. | Kaidinil |
Care | Dikkat | Çare çok dikkat etmektir bu kare sorularinda. | Keir |
Career | Kariyer | Kariyer sahibi olmak için çok çalismalisin. | Kiriir |
Careful | Dikkatli | Çare fuldikkatli olmaktir bu tarz sorularda. | Keriful |
Caress | Oksamak | öpmek | Çaresiz olan bu keriz adam | kendini öpüp oksuyordu. | Kires |
Careworn | Kederli | Çare | varini yogunu kederli insanlara dagitmakti. | Kerivoin |
Cargo | Kargo | Kargoya verdigim bu ürün aliciya ulasti. | Kaigo |
Caricature | Karikatür | Karikatür çizmesini çok severim. | Karikityui |
Caries | Dis çürümesi | Kariyi es geç simdi çünkü dis çürümesi acil bir hastalik degil. | Kairiiz |
Carnal | Dünyevi | cinsel | Kar | nal üzerine yagdiginda dünyevi ve cinsel istekler uyandirmis. | Kainil |
Carnation | Karanfil | Karina atiyon mu güzel karanfil resimleri? | Kaineysin |
Carnival | Karnaval | Karnaval boyunca Londra'daydik. | Kainivil |
Carnivorous | Etobur | Karni varis dolu bu etobur hayvanin. | Kainiviris |
Carol | Ilahi | Kar oldugunda ilahi dinlemek bana huzur verir. | Karil |
Carp | Sazan | Çarp ki sazan baliklari atlasin teknene. | Kaip |
Carpark | Otopark | Kar parka yagdigi zaman otopark kapali olur. | Kai paik |
Carpentery | Marangozluk | Kar panteri eskiden marangozluk yaparmis. | Kaipintiri |
Carpet | Hali | Karpatlardan getirdigim hali çok begenildi. | Kaipit |
Carriage | Nakliye | Kariyi hiç nakliyeci ile gönderdin mi? | Keric |
Carrier | Tasiyan | Kariyerini yukarilara tasiyan biriydi. | Kariyi |
Carrion | Les | Kariyi | on tane les yiyen hayvani kovalarken gördüm. | Keriin |
Carrot | Havuç | Kar | ot içindeki havucu dondurmustu. | Kerit |
Carry | Tasimak | Kariyi yaninda tasima su tatil günlerinde. | Keri |
Carry on | Devam etmek | Kari | onca dayaga ragmen evliligine devam etti. | Keri on |
Carry out | Basarmak | Kariyi atmayi nihayet basarmis. | Keri aut |
Catrilage | Kikirdak | Katir ilaç içerek kikirdak hastaligindan kurtuldu. | Katiilic |
Carton | Karton | Kartondan ev yapmak istiyordum. | Kartin |
Cartoon | Çizgi film | Karton ile yaptigimiz çizgi filmleri izledik. | Kartuin |
Carve | Oymak | Kar ve yagmur | hayatimin içini oyuyor adeta. | Karv |
Car wash | Araba yikama | Kar yavas yagmasina ragmen araba yikama istasyonuna sigindik. | Kai vas |
Cascade | selale | Kaskati olmus selalenin altinda yikandim. | Kaskeyd |
Case | Durum | Kasenin durumu iyi degil | çatladi çatlayacak. | Keys |
Casement | Pencere kenari | Kase | mentol kokuyordu onu pencere kenarina koydum. | Keysmint |
Cash | Pesin para | Kes para lazim pesin para | bu aksam bulup getirin. | Kasii |
Cashier | Kasiyer | Kasiyerle ilk bakismamizin ardindan ona asik olacagimi biliyordum. | Kasii |
Casing | Kaplama | Kesin gümüs kaplamali bir saatti. | Keysing |
Cask | Fiçi | Kask takip fiçinin arkasinda gizleniyordum. | Kask |
Casket | Degerli esya kutusu | Kasketini degerli esya kutusuna koydu. | Kaskit |
Cassette | Kaset | Kasette seninle ilgili çok önemli bilgilere rastladim. | Kiset |
Cassock | Papaz cübbesi | Kasik agrisi çeken adam | papaz cübbesi giymis olan adamdi. | Kasik |
Cast | Atmak | dökmek | Kast sistemi Hint'lileri sokaga döktü. | Kast |
Castaway | Reddedilmis | Kasti üvey kizini | korkuttu | reddedilmis birakti. | Kast ivey |
Caste | Kast | Kast ettigim sistem | Hindistan'daki kast sistemidir. | Kaist |
Castigate | Cezalandirmak | Kasti giden | sahayi terk eden futbolcuyu | cezalandir. | Kastigeyt |
Castle | Kale | Kasitla ben kale fethedemem dediginizi düsünün. | Kaisil |
Castor | Tuzluk | biberlik | Kastir yanima tuzluk ve biberligi… | Kaistir |
Castrate | Hadim etmek | Kastir | at etinin en önemli özelligi ve hadim etmekte de ise yarar. | Kastireyt |
Casual | Rastlanti sonucu | Kas oval olusmussa kesin rastlanti sonucu olusmustur. | Kajyuil |
Cat | Kedi | Kedi | penceremizin önünden hiç ayrilmazdi. | Ket |
Catalogue | Katalog | Katalog yapimini teyzemle ögrendik. | Katilog |
Catapult | Sapan | Kati palto içine sapan sakladim. | Katipalt |
Cataract | Katarakt | Katarakt ameliyati olmustu kuzemin. | Katirakt |
Catarrh | Nezle | Katar'i bulasan nezle hastaliklariyla tanirim. | Kitai |
Catastrophe | Facia | Kadastro müdürlügü | facia yasanmasini istemiyordu. | Kitastrifi |
Catch | Yakalamak | Keçileri yakalamayi çok severim. | Keç |
Catch a cold | Affetmek | Keçi kolda masum durursa onu affederim. | Keç a kold |
Catch up | Yetismek | Ketçap dökme hizima asla yetisemezsin. | Keç ap |
Category | Kategori | Kategorilere ayrilmis kitaplar var. | Ketigiri |
Cater for | Ihtiyaci karsilamak | Katir vur | et ihtiyacini karsila. | Keyti fo |
Caterpillar | Tirtil | Katir | pilleri su tirtillarla birlikte yedi. | Katipili |
Cathedral | Katedral | Katedral | günümüz mimarisiyle yapilmisti. | Kithidril |
Catholic | Katolik | Katolik kilisesi bu sene Roma'da toplanacakmis. | Kathilik |
Cattle | Sigir | Ketil'da sigir sütü hazirlayacagim size. | Ketil |
Cauldron | Kazan | Kaldirin yerden su kazani yoksa takilip düsecegiz. | Koildrin |
Causal | Nedensel | Kaosal nedensellik üzerine bir kitap yazdim. | Koizil |
Cause | Neden olmak | Kaos pek çok hasara neden olur. | Koizil |
Caution | Ikaz etmek | Kogusun her tarafina ikaz dügmeleri koyduk. | Koisn |
Caustic | Dokunakli | Kaostik ortamlar her zaman dokunakli olur. | Koistik |
Cavalry | Süvari sinifi | Kavallari güçlü olan sanatçilar süvari sinifindandi. | Kabiri |
Cave | Magara | Kahve molasi verdik magara içinde. | Keyv |
Caviar | Havyar | Havyar yedigimi hiç hatirlamiyorum. | Kaviai |
Cease | Kesilmek | Sis kesilince yola tekrar devam ettik. | Siis |
Cedar | Sedir | Sedir agacindan yapilmis koltukta oturdum. | Siidi |
Cede | Terk etmek | Sid | evi terk edip çete üyesi olmak istiyordu. | Siid |
Ceiling | Tavan | Silin tavani güzelce | dediginizi hafizanizda canlandiriniz. | Siiling |
Celebrate | Kutlamak | Seli bir egit | düzgün akarsa onu kutlarsin. | Selibreyt |
Cell | Pil | hücre | Sel yüzünden pilimin hücreleri bozuldu. | Sel |
Celestial | Kutsal | Sel esti aldigim kutsal yazili halilarin üzerine. | Silestyil |
Celibacy | Bekarlik | Sel basiyo bekarlik sultanliktir diyenlere | Selibasi |
Cellar | Kiler | Seller | kileri vurunca bütün erzaklar yok oldu. | Selir |
Cement | Çimento | Çimento tasiyan tir gördüm | dediginizi hafizanizda canlandiriniz. | Siment |
Cemetery | Mezarlik | Cem'e | teri asla mezarlik üzerine damlatma | derdim. | Semitri |
Cencorship | Sansür | Sensor | sip diye yakaladi kadinin sansürlü yerlerini. | Sensisip |
Censure | Elestiri | kinama | Sansür uygulayan kanal | elestiri yagmuruna tutuldu. | Sensi |
Census | Nüfus sayimi | Sen sus biraz da nüfus sayimi yapan memur konussun. | Sensis |
Cent | Sent | Sent | Ingiltere'de kullanilan para birimlerindendir. | Sent |
Centenary | Yüzüncü yildönümü | Sen Taner'i yüzüncü yildönümünde kutladin mi? | Sentiniri |
Centennial | Yüzyillik | Senden aldigim yüzyillik tabloyu sattim. | Sentenyil |
Centigrade | Santigrad | Havanin sicakligi 40 santigrat dereceye ulasti. | Sentigreyt |
Centimeter | Santimetre | Boyu 5 santimetre daha uzadi. | Sentimiiti |
Centipede | Kirkayak | Sen tipi de önem veriyorsun kirkayaklarin. | Sentipiid |
Central | Merkezi | Santral | bana merkezi baglar misin? | Sentril |
Centre | Merkez | Santra noktasi | orta sahanin merkezidir. | Sentiniri |
Centreforward | Santrafor | Takimimiza yeni bir santrafor almak sart. | Sentifoivid |
Century | Yüzyil | Sen turu ayarla yüzyil boyunca gezelim. | Sençiri |
Ceramics | Seramik | Seramik egitimi almak için Amerika'ya gittim. | Siramiks |
Cerebral | Beyin ile ilgili | Ser Ebru aldigim cevizleri yere | bu beyinle ilgili bir besindir. | Seribril |
Ceremony | Tören | seramoni | Seremoniye katilan ögretmen | tasa takilinca düstü. | Serimini |
Certain | Kesin | Sert ayin yapilacaksa ben kesin katilacagim. | Söitin |
Certainly | Kesinlikle | Sert ayinli bir ortami kesinlikle kaçirmak istemem. | Söitinli |
Certificate | Sertifika | Sertifika programina katilmak için basvuru yaptim. | Sitifikit |
Certify | Onaylamak | Sert fay hatti oldugunu onayladim. | Söitifay |
Chafe | Sürtünmek | sef | bulasik süngerinin sürtünmesine çok huylaniyor. | Çeyf |
Chaff | Saman tozu | alay etmek | Çaf çafli saman tozu ile alay edilmez. | Çaif |
Chagrin | Iç sikintisi | Cihangir | insanin iç sikintisini alir. | sagrin |
Chain | Zincir | Çayin içinde bu zincirin ne isi vardi? | Çeyn |
Chair | Sandalye | Çayir ortasinda sandalye bulmak kolay degildir. | Çeir |
Chalk | Tebesir | Çalkala agzini tebesir yuttuysan. | Çoik |
Challenge | Meydan okuma | Telefonumu çalinca tüm hirsizlara meydan okudum. | Çalinc |
Chamber | Oda | meclis | Çember oynadim meclis odasinda. | Çeymbi |
Chamois | Dag keçisi | Çam | o is tutmus dag keçisi için yeni bir yer oldu. | samvai |
Champagne | sampanya | sampanya bu gece içilmez. | sampeyn |
Champion | sampiyon | sampiyon olacagiz bu sene. | Çampiyin |
Chance | sans | sans faktörü bu kez yanimda olmadi. | Chance |
Chancellor | Bakan | sanslilar arasindaysan bakan olursun. | Chancellor |
Chandelier | Avize | san dili musikide avizeleri patlatacak kadar yogun bir ses dilidir. | sandilii |
Change | Degistirmek | Çe | inç kelimesinin degistirilmis harf sembolüdür. | Çeync |
Channel | Kanal | Kanal aramasi yapip | yeni kanallar yükledim. | Çanl |
Chaos | Kaos | Kaos ortamindan beri ancak dostlarim kurtarabilirdi. | Keyos |
Chap | Çatlak | Çap ölçüm araci | büyük çatlaklari ölçüyordu. | Çap |
Chapel | Küçük kilise | Çap el ölçülecekse ancak küçük bir kiliseyi ölçebilir. | Çapil |
Chapter | Bölüm | Bölüm odalari gayet büyük bir çaptir. | Çapti |
Character | Karakter | Karakter sahibi olmak önemlidir. | Karikti |
Charcoal | Mangal kömürü | Çarki al yanina | mangal kömürü için. | Çaikoul |
Charge | sarj | yüklemek | sarj ettigim telefon elimde patladi. | Çaic |
Chariot | Savas arabasi | Çare ot yemektir savas arabasinda. | Çariit |
Charity | Hayirseverlik | Çagir iti de hayirseverlik yapayim. | Çariti |
Charlatan | sarlatan | sarlatan ile asla isim olmaz. | sailitin |
Charm | Hayran birakmak | Çarim | kendini bana hayran birakti. | Çaim |
Charming | Büyüleyici | Çarim | ingilizceyi büyüleyici konusuyordu. | Çaiming |
Chart | Tablo | Çaart diye yirtilan tabloyu ben onardim. | Çairt |
Charter | Patent | Çar | ter içinde kalmasina ragmen icadina patent aldi. | Çairti |
Charwoman | Temizlikçi kadin | Çagrimin temizlikçi kadina gitmesi çok tuhaf. | Çaivumin |
Chase | Kovalamak | Çeyiz toplamamak için zengin oglan kovaliyordu. | Çeys |
Chasm | Uçurum | Kazim | uçurumdan atliyor hemen kurtarin. | Kazim |
Chaste | Iffetli | Çeyizdi bu iffetli kadinin elindeki esyalar. | Çeyst |
Chastity | Iffet | Cihaz | tity özelligiyle iffetli kadinlara hitap ediyordu. | Çastidi |
Chat | Sohbet etmek | Chat sitelerine | sohbet siteleri de denir. | Çet |
Chatter | Gevezelik etme | Chat | ter içinde kalmis gevezelik eden insanlarla doluydu. | Çati |
Chatterbox | Çenesi düsük | Çati boks yapan çenesi düsük gençlerle dolu. | Çatiboks |
Chauffeur | Özel soför | soför tuttum kendime artik böyle gezecegim. | soifi |
Cheap | Ucuz | Çip almak artik Istanbul'da çok ucuz. | Çiip |
Cheat | Üçkagitçi | Çit atlayan üçkagitçilar çok atletikler. | Çiit |
Check | Kontrol etmek | Çek fisini | kontrol et her yerini. | Çek |
Check in | Uçak listesine kaydolmak | Çekin beni kenara | uçak listesine kaydolmamisim. | Çek in |
Checkers | Dama oyunu | Çekeriz sansli tasi | dama oyununda. | Çekiirz |
Checkup | Saglik kontrolü | Çekap yaptirarak tüm saglik kontrollerinden geçtim. | Çek ap |
Cheer | Neselenmek | Çigir avaz avaz neselisin sonuçta. | Çiir |
Cheese | Peynir | Çiz bir peynir resmi de göreyim kabiliyetini. | Çiiz |
Chef | sef | sef | kavga eden isçileri birbirinden ayirdi. | sef |
Chemical | Kimyasal | Kemik al ve üzerinde kimyasal deneyler uygula. | Kemikil |
Chemist | Kimyager | Kim isterse kimyager olabilir. | Kemist |
Chemistry | Kimya | Kim ister tirin soförü kimyaci olsun. | Kemistri |
Cheque | Çek | Çek ile tahsil edilemeyen borçlari ben üstlendim. | Çek |
Cherist | Deger vermek | ser isi yapanlara deger vermek dogru degildir. | Çeris |
Cherry | Kiraz | Çeri biraz kiraz yedikten sonra yeniçeriye dönüstü. | Çeri |
Chess | Santranç | ÇES marka santranç takimi aldim. | Çes |
Chest | Gögüs | Çesit çesit gögüs giysileri vardi magazada. | Çest |
Chestnut | Kestane | Çesit naturel ise 10 kilo kestane alabilirim. | Çest nat |
Chew | Çignemek | Cevizi çig çignemek-saglik açisindan zararlidir. | Çui |
Chicken | Tavuk | Çikin hemen buradan | tavuklar saldiriyor. | Çikin |
Chickenpox | Suçiçegi hastaligi | Çikin | boks yaparak suçiçegi hastaligini yenecegim. | Çikinpoks |
Chief | sef | sef benimle siddetli bir kavgaya tutusacak. | Çiif |
Chilblain | Soguk sisligi | Çil | bileginde soguk sislik gibi duruyordu. | Çilbleyin |
Children | Çocuk | Çildirin bu aksam çocuklar gibi. | Çildirin |
Childlike | Çocuk gibi | Cildi lekeli çocuk | çatlak bir çocuk gibi bagiriyordu. | Çayldlayk |
Chill | Buz gibi | soguk | Çil | kizlarin ellerini buz gibi soguk yapar. | Çil |
Childminder | Çocuk bakicisi | Cildi | minder üzerindeki çocuk bakicisi tarafindan temizlendi. | Çayldmayndi |
Chime | Çan sesi | Çime degmeden çayim | çan sesi esliginde demlenirdi. | Çaym |
Chimney | Baca | Çimi ney ile baca arasinda dinlendirdim. | Çimini |
Chimpanzee | sempanze | sempanze dostlarimiz birbirinin kafalarini temizlerler. | Çimpinzii |
Chin | Çene | Çin çenesi gerçekten de çok güçlüdür. | Çin |
Chink | Çatlak | Çinkodan yapilmis maddeler çatlak duvara montelendi. | Çingk |
Chips | Cips | Cips yemege bayilirim ama su an için bana yasak. | Çips |
Chirp | Civildamak | Çöp içinde civildayan kus | simdi kedinin agzinda çirpiniyor. | Çöip |
Chisel | Çelik kalem | Çiseleyen yagmurda çelik kalem aldim. | Çiizl |
Chivalry | sövalyelik | sövalye olacagim ben bu gidisle. | sivilri |
Chlorinate | Klorlamak | Klorunu at makinanin içine | klorlarsin iyice. | Klorineyt |
Chocolate | Çikolata | Çikolata yerine | seker ihtiyacimi muzla giderdim. | Çoklit |
Choise | Seçim | Çogusu seçimini yapmamisti bile. | Çoys |
Choir | Koro | Kuvayi Milliye korosu kurulmustur. | Kivayi |
Choke | Bogulmak | Çok korktum sen bogulurken. | Çok |
Cholera | Kolera | Kolera hastaligina yakalanmamaliyiz. | Kaliri |
Choose | Seçmek | Çogusu hiçbir zaman neden beni seçtigini açiklayamadi. | Çuiz |
Chop | Kesmek | Coplamayi kesin artik | size baska çözüm yolu sunacagim. | Çop |
Chorus | Koro | Koruz | koroya davul da zurna da dediginizi düsünün. | Koris |
Chrome | Krom | Krom ülkemizde çok çikarilan madenlerden biridir. | Krom |
Christian | Hiristiyan | Hiristiyan halk | Osmanli topraklarinda huzur içinde yasamislardir. | Krisçin |
Christmas | Hiristiyanlik | Bu krismista tüm Hiristiyanlik ibadet edecek. | Krismis |
Chronic | Kronik | Kronik bir vakayim ben doktor için. | Kronic |
Chronology | Kronoloji | Kronoloji olayin geçtigi zamani bizlere anlatir. | Krinalici |
Chubby | Tombul | Cübbeyi su tombul adam takacakmis. | Çabii |
Chuck out | Kovmak | kapi disari etmek | Çak auta topu | kaleciyi de kapi disari et. | Çak aut |
Chuckle | Kendi kendine gülmek | Çakil evde kendi kendine gülüyordu. | Çakil |
Chum | Ahbap | Çam agaci degil bu ahbap dediginizi düsünün. | Çam |
Chump | Odun kafali | Çam bu odun kafali çam agaci. | Çamp |
Church | Kilise | Curcuna kilisede yasanirken ben parkta ördek besliyordum. | Çoirc |
Churn | Köpürtmek | Çagirin komsulari kahveleri köpürttüm. | Çöirn |
Cider | Elma sarabi | Cider gelir bu karadenizli | elma saraplarini almak için. | Saydir |
Cigarette | Sigara | Sigara içmek hem keseye hem de sagliga zararlidir. | Sigiret |
Cinders | Kül | Sindirsin bu külleri tüm vücudunda. | Sindirs |
Cinderella | Deger verilmemis kiz. | Sindrella | deger verilmemis bir kizdir. | Sindirela |
Cinderpath | Atletizm pisti | Sindirip attim atletizm pistini mideme. | Sindirpat |
Cinema | Sinema | Sinema | kiz arkadasla izlenir dediginizi hayal ediniz. | Sinimi |
Cinnemon | Tarçin | Sineman simdi tarçin kokacak. | Sinimin |
Cipher | sifre | Çip her yerde sifre ile satiliyordu artik. | Sayfir |
Circle | Çember | daire içine almak | Sökül çember | ben yine dikerim seni. | Söikil |
Circuit | Dolasma | Soket ile disarda dolasma lütfen. | Söikit |
Circular | Dairesel | Sök yili takvimden dairesel olarak. | Söikyili |
Circulate | Dolasmak | Kirli suyu at bahçeye | dolas tek tek çiçekleri. | Söikyuleyt |
Circumcise | Sünnet etmek | Çocuklari sökümsüz sünnet etmek çok yanlistir. | Söikimsayz |
Circus | Sirk | Siöv kiz | sirkte sana yapilanlara sessiz kalma. | Söikis |
Cistern | Su deposu | Sisten dolmus su deposunu göremiyordu. | Sistin |
Citadel | Kale | Çita | delip geçti adeta kaleyi hiç kimse onu yakalayamadi. | Sitidil |
Cite | Aktarmak | bahsetmek | Sait dediklerini bana aktardi. | Sayt |
Citizen | Vatandas | Sitesin ülkede ama vatandas degilsin. | Sitizin |
City | sehir | Manchaster City-sehirin en büyük futbol takimidr. | Siti |
Civics | Yurttaslik bilgisi | Civik ögrencilere yurttaslik bilgisi anlatmak çok zor. | Siviks |
Civilian | Sivil | Sivili an çomagi hazirla dermis bir çin atasözü. | Sivilyin |
Civilization | Uygarlik | Sivile Z isin gösterisi yapanlar uygarlik düzeyini yükselttiler. | Sivilizeysn |
Civilized | Uygar | Sivil azdi uygar bir toplum olabilmek için. | Sivilayzd |
Civilize | Uygarlasmak | Sivil az | uygarlasmak için. | Sivilayz |
Clack | Tikirti | Kulak en ufak tikirtiyi bile duyardi. | Klak |
Claim | Iddia etmek | Kilayim namaz da görün iddia ettikleriniz nasil bos çikacak. | Kleym |
Clairvoyant | Kahin | Kilere ve yan tarafina kahin bürosu açacagim. | Kleivoyint |
Clamber | Tirmanmak | Kil ambarina tirmanacagim. | Klambir |
Clamour | Gürültü | Kilamiyor bu gürültüde namaz. | Klami |
Clammy | Soguk ve nemli | Kilamiyo adam | soguk ve nemli havalarda namaz daa. | Klami |
Clan | Klan | Klanlarin birbirleriyle iletisime geçmesi yasakti. | Klan |
Clang | Çinlamak | Namaz kilan getir bana kulagim çinliyor çünkü. | Klang |
Clap | Alkislamak | Cilap cilap gibi sesler alkislarken çikar. | Klap |
Claret | Kirmizi sarap | Clara | eti her zaman kirmizi sarap ile tüketirdi. | Klarit |
Clarify | Aritmak | Kil Arif | ay yüzeyinde su aritmak istiyordu. | Klarifay |
Clarinet | Klarnet | Klarnet çalmasini bir türlü ögrenemedim. | Klarinet |
Clash | sakirdamak | Kil | asi nedeniyle sakirdiyordu. | Klas |
Clasp | Toka ile tutturmak | Kili asip | tokayla tutturmak lazim. | Klaisp |
Class | Sinif | Klas bir sinifta okuyorum ama çaliskan degilim. | Klas |
Classic | Klasik | Klasik giyim tarzini seviyorum | dediginizi düsünün. | Klasik |
Classify | Siniflandirmak | Klasi fay hatlarini | siniflandirmayanca yerle bir oldu. | Klasif |
Classroom | Sinif | Klas Rumlar | siniflarina her zaman arabayla giderler. | Klasruim |
Clatter | Gürültü | Kila | ter damlayinca gürültü çikmaz. | Klati |
Clause | Cümle | Kilavuz | iyi cümle kurmak için güzel bir kaynaktir. | Kloiz |
Claw | Pençe atmak | Kil avi | hayvana pençe atarak basladi. | Kloi |
Clay | Kil | balçik | Kil | Ay'dan düsen atomlarin olusturdugu bir balçik türüdür. | Kley |
Clean | Temizlemek | Kilin olusturdugu kirliligi temizledim. | Kliin |
Clear | Temiz | berrak | Clear kullananlarin saçlari her zaman temiz ve berraktir. | Klii |
Cleave | Yarmak | Kil | evi ortadan ikiye yarmak istiyordu. | Kliiv |
Clemency | sefkat | Kil emen Sinan'dan sefkat bekleyemem. | Kleminsi |
Clench | Sikmak | kavramak | Kil en çok onu sikip kavradiginda kopar. | Klenç |
Clergy | Rahipler sinifi | Kilerciler | daha sonra rahipler sinifina katildilar. | Klöici |
Clerk | Katip | Kiler katibi geldi | tüm stoklarin raporunu çikardi. | Klaik |
Clever | Akilli | zeki | Kil ever beni dedi akilli ve zeki vücuduna. | Klevi |
Cliche | Klise | Klise olmus sözleri kullanma | artik. | Kliisey |
Click | Tiklamak | Bilgisayarda klik yapmak tiklamak demektir. | Klik |
Client | Müvekkil | Sil en temiz koltuklari | birazdan misafir gelecek. | Klayint |
Cliff | Kayalik | Kilif muhabbetini kayalikta yapiyorlardi. | Klif |
Climate | Iklim | Klima etkisi iklimin etkisinden daha kötü. | Klaymit |
Climax | Zirve | Klima x butonuyla zirve isler yapiyordu. | Klaymaks |
Climb | Tirmanmak | Kilayim bu tirmandigim yerde iki rekaat namaz. | Klaym |
Clinch | Perçinlemek | Kil | ince temizlik temizlik için perçinleniyordu. | Klinc |
Clinic | Klinik | Klinikte tanistigim kiza asik olmak üzereyim. | Klinik |
Clink | Kadeh tokusturmak | Klink diye kadeh tokusturduk. | Klink |
Clip | Kirpmak | Klipte kötü yerleri lütfen kirpiniz. | Klip |
Clock | Saat | Kulak doktoru saat birde gelecek | dediginizi hafizanizda canlandiriniz. | Klod |
Cloud | Toprak parçasi | Kilot ufak bir toprak parçasi üzerinde duruyordu. | Klod |
Cloister | Manastir | Kilo ister biraz manastir rahibi. | Kloysti |
Close | Kapamak | yakin | Kil Oguz | yakinlarda yeni bir dükkan kapatti. | Klous |
Close down | Kapanmak | Kilosu on liradan kapandi. | Klous davn |
Close in | Karanlik basmak | Kilosu indi biraz asagi karanlik basinca domatesin. | Klous in |
Close on | Etrafini çevirmek | Kilosu on lira olan domatesin etrafini çevir. | Klous on |
Closed | Kapali | Klozet kapagini kapali tutunuz | lütfen. | Klouzid |
Closet | Tuvalet-Küçük oda | Klozeti kaldirin tuvalete girince. | Klozit |
Closingtime | Kapanma zamani | Kilosu indi tam pazarin kapanma zamaninda. | Klouzingktaym |
Clot | Pihtilasmak | Külot sikligi vücudumda pihtilasmaya yol açti. | Klot |
Clothes | Elbise | Külotu es kaza elbiselerimle ayni yere yerlesmisim. | Kloth |
Cloud | Bulut | Külodu üzerinde bulut resmi varsa alirim. | Klaud |
Clove | Sarimsak disi | Kilo ve sarimsak disi arasinda yakin bir ilgi vardir. | Klouv |
Clover | Yonca | Kilo ver yonca çayi içerek | dediginizi hayal ediniz. | Klouvi |
Clown | Palyaço | Kil | ovun beni diye bagirdi palyaçoya. | Klaun |
Clownish | Yontulmamis | kaba | Kil ovun isi | yontulmamis kaba bir istir. | Klaunis |
Club | Kulüp | Kulüp kizlariyla eglenmeyi seviyordum. | Klab |
Cluck | Gidaklamak | Kuluçkaya yatan tavuk çok fena gidakladi. | Klak |
Clue | Ipucu | Kule ile insanlara adeta bir ipucu verilmistir. | Klui |
Clumsy | Beceriksiz | Kulum Sinan | beceriksiz bir insandi. | Klamzi |
Cluster | Toplanmak | Külüstür arabalar bir arada toplandi. | Klasti |
Clutch | Debriyaj | Kulaç atarken nefes almak | debriyaja basmak gibidir. | Klaç |
Clutter | Karmakarisik | Kil | ati karmakarisik bir hale sokmustu. | Klati |
Coach | Koç | Antrenör | Koç ikinci yarida beni oynatacak. | Kouç |
Coagulate | Koyulasmak | Koyu gül at biraz koyulasan çorbaya. | Kouagyulet |
Coal | Kömür | Kol | su kömürü tasimaktan bikti | usandi. | Koul |
Coarse | Adi | Korse adi ise lütfen dikkatli kullaniniz. | Kois |
Coast | Sahil | Kast sistemi Hindistan'in sahil kesiminde uygulanir. | Koust |
Coat | Ceket | Kot ceketini yanina almayi unutma | sakin. | Kout |
Coax | Tatli sözlerle kandirmak | Kokusu beni uyarinca onu tatli sözlerle kandirdim. | Kouks |
Cobble | Kaldirim tasi | Kabul | sana kaldirim tasi yapacagim. | Kobl |
Cobbler | Ayakkabi tamircisi | Kabuller sadece ayakkabi tamircisine özeldi. | Kobli |
Cobra | Kobra yilani | Kobra yilani ile tavsanin mücadelesi nefes kesti. | Koubri |
Cobweb | Örümcek agi | Koptu web baglantim örümcek agi yüzünden. | Kobveb |
Cock | Horoz | Kok kömürü gören horoz topuklayarak kaçti. | Kok |
Cockeyed | sasi | Kokuyu ye de gözlerin sasi olmaktan kurtulsun. | Kokayd |
Cockpit | Kokpit | Kokpit içinde yardimci pilot olarak çalismaktayim. | Kokpit |
Cockroach | Hamamböcegi | Kokoreçin içinden hamamböcegi çikti. | Kokrouç |
Cocksure | Kendinden çok emin | Koku sür ve kendinden çok emin ol. | Koksui |
Cocktail | Kokteyl | Kokteyl hazirliyordum otel müsterilerine. | Kokteyl |
Coco | Hindistancevizi agaci | Hindistancevizi agacindan yapilmis bu koku çok güzel. | Koukou |
Cocoa | Kakao | Kakaolu dondurma yemege bayilirim. | Koukou |
Coconut | Hindistancevizi | Kokonatli çikolatalar | hindistancevizlidir. | Koukinat |
Cocoon | Ipekböcegi kozasi | Koku | on KM uzakliktaki ipekböcegi kozasina ulasmisti. | Kikiun |
Coddle | Özenle bakmak | Kodla özenle baktigim kedinin DNA'sini. | Kodl |
Code | Kod | sifre | Kasayi açabilen tek kod | bu bilgisayarin içinde. | Kodl |
Codliver oil | Balikyagi | Kodlu ver | o ildeki balikyagi satan adamin numarasini. | Kodliviroyl |
Coeducation | Karma ögretim | Kötü kasindim | karma ögretim sinifinda. | Kouedukeysn |
Coerse | Zorla yaptirmak | Kovarsa bile zorla yap bu isi | sakin vazgeçme. | Kouöirs |
Coexist | Bir arada var olmak | Koyuki siste asla bir arada var olamaz. | Kouigzist |
Coffee | Kahve | Sade kahve içmesini sevmem ama sütlüsünü hayir diyemem. | Kofi |
Coffer | Sandik | Cafer'in gizli bir sandigi vardi | su an içine bakmaya sabirsizlaniyorum. | Kofi |
Coffin | Tabut | Fazla kafein içerseniz kendinizi tabutta bulabilirsiniz. | Kofin |
Cog | Çark disi | Kok ey çark disi hemde çok güzel kok. | Kog |
Cogitate | Tasarlamak | Koçu teyit et ve ahirimi tasarla. | Kociteyt |
Coherent | Yapisik | Kahrindan ölüyordu yapisik ikizlerin durumuna… | Kouhirnt |
Coiffure | Saç biçimi | Kuaförde saç biçimimi degistirdim. | Kvaifyui |
Coil up | Sarilmak | Yola koyulup biran önce esime sarilmali ve yaninda kivrilip yatmaliyim. | Koyl ap |
Coin | Madeni para | Koyun masanin üstüne madeni paralari. | Koyun |
Coinage | Para basma | Koyun için bize para basmaniz lazim. | Koyneyc |
Coincidence | Tesadüf | rastlanti | Koyunsu dansi tesadüf eseri ögrenmisti. | Koinsidins |
Cold | Soguk | Kolda problem yok sadece hava çok soguk. | Kould |
Coldblooded | Sogukkanli | Kolda bleutoothunu sogukkanli bir sekilde tutuyordu. | Kouldbloudid |
Cold war | Soguk savas | Kolda var dövmesi soguk savas döneminden kalma. | Kolud vai |
Colic | Sanci | Kolik sancisi bebeklerde gözlemlenir. | Koulic |
Collaborate | Isbirligi yapmak | Kolla burada onu isbirligi yaparak. | Kilabireyt |
Collapse | Çökmek | Kol | apse yapmis çökerttigi deride. | Kilaps |
Collarbone | Köprücük kemigi | Kollar | bu ne dedi köprücük kemigine. | Kolaböin |
Collar | Tasma | Kollar | bu tasmayi tutmaktan acizdi. | Kolir |
Collect | Biriktirmek | Kol ekti mezara ve bunlari biriktirdi. | Kilekt |
Collection | Koleksiyon | Gle bebegim sana pul koleksiyonumu göstereyim. | Kileksn |
Collective | Kolektif | Toplu | Kolektif bir oyun sergileyerek maçi kazandi. | Kilektiv |
Collage | Kolej | Kolej ögretmeni olarak çalismak istiyordum. | Kolic |
Collide | Çarpmak | Kolide çalisan kiza bilerek çarptim. | Kolayd |
Collision | Çarpisma | Kolisi on kilo olunca çarpisma kaçinilmazdi. | Kilijn |
Colloqual | Konusma dili ile ilgili | Kolluk al cümlesi | konusma dilimize Arapçadan girmistir. | Kilokviil |
Cologne | Kolonya | Kolonyami sürüp sevgilimle bulustum. | Kiloun |
Colon | Iki nokta üst üste | Kolon kanseri | iki nokta üst üste:Tehlikeli bir hastaliktir. | Koulin |
Colonel | Albay | Kolon el birligiyle albay tarafindan yaptirildi. | Kainil |
Colonial | Sömürge ile ilgili | Koloniyi al yanina sömürge ile ilgili islemlere devam et. | Kiloniyil |
Colonize | Sömürge kurmak | Koloni ise sömürge kurmak demektir. | Kolinayz |
Colonizm | Sömürgecilik | Kolonizm | Kolonizm | sömürgecilik sistemidir. | Kolinizm |
Colony | Koloni | sömürge | Kolonya kolonisi kurmak istiyordum. | Koluni |
Colossal | Koskocaman | Kolu sal üzerinde oturan koskocaman bir kadina çarpiyordu. | Kilosil |
Colour | Renk | Kalir çamasirlarimiz renkli-bu deterjanla. | Kalir |
Columnist | Gazetede köse yazari | Kolumun üstünde köse yazarligi yapiyordu | sinek. | Kolimnist |
Coma | Koma | Komaya giren ünlü sanatçi hayatini kaybetti. | Komi |
Combat | Dövüs-dövüstürmek | Mortal Combat en sevdigim dövüs oyunudur. | Kombat |
Combine | Birlestir | karistir | Kombine edip birlestirdigim maçlar kesin tutacak. | Kimbayn |
Combination | Kombinasyon | Kombinasyon konusu matematikte zor bir konudur. | Kimbastibl |
Combustible | Yanici madde | Kampüste bile yanici maddeler var. | Kimbastibl |
Come | Gelmek | Kam | mekanikte kendisinie gelen düzenekleri harkete geçiren bir alettir. | Kam |
Come across | Rastlamak | Kam'a | kros yaparken rastlayamazsin. | Kam ikros |
Come about | Meydan gelmek | Kam'i batirirsan suya küf meydana gelir. | Kam ibaut |
Come along | Acele etmek | Kam'i alin getirin acele ederek. | Kam iloun |
Come apart | Parçalanmak | Kam | abartili çalisirsa motoru parçalar. | Kam ipait |
Come at | Varmak | Kam | at nalina takilirsa eve erken varamazsin. | Kam et |
Come back | Geri gelmek | Kam'i bekle o geri gelecek. | Kam bek |
Come by | Kazanmak | Kam'a bay dersen kazanirsin. | Kam bay |
Come down | Fiyat düsmesi | Kam davan ürünlerde fiyat düsmesine yol açti. | Kam davn |
Come loose | Gevsemek | Kamliyiz biz dedi ama bence gevsememek lazim. | Kam luiz |
Come on | Haydi | 'Kam on beybi haydi partiye gidelim'' diyen genci hayal ediniz. | Kam on |
Comedian | Komedyen | Komedyen olmak istiyordum. | Kimidiyn |
Comedy | Komedi | Komedi filmlerini izlemeyi severim. | Komidi |
Comet | Kuyrukluyildiz | Komite bu yil kuyrukluyildiz gözlemlemeyecek. | Komit |
Comfort | Konfor | Konfor ve rahatlik evlerde bulunmasi lazim. | Kamfirt |
Comic | Komik | Komik filmler izlemeye bayilirdi. | Komik |
Comma | Virgül | Komadan uyanan hastalar | virgüllü cümle kuramaz. | Koma |
Command | Komut | Kumandanin komutlarini yerine getiriniz. | Kimand |
Commander | Komutan | Komanda er bu sene komutanliga terfi edecek. | Kimandi |
Commando | Komando | Komando olarak vatani görevimi yerine getirdi. | Kimando |
Commemorate | Anmak | Komi Murat'i bu kitapta anmayacagim. | Kimemireyt |
Commencement | Baslangiç | Komin | kement ile iyi bir baslangiç yapti. | Kimensmint |
Comment | Yorum | Kement atisiniza yüzlerce yorum yapilmis. | Koment |
Commentator | Yorumcu | Kement atar bile yorumcu olmak istiyor. | Komenteyti |
Commercial | Ticari | Kömür sal ikilisi ticari kazançlarinizi arttiracak. | Kimöisl |
Commiserate | Dert ortagi | Komiser | ''at dert ortagini da içeri'' dedi. | Kamizireyt |
Commission | Komisyon | Komisyon alacagim bu isten. | Kimisin |
Commit | Söz vermek | Komite | yollarinizin yapilacagina dair size söz verdi. | Kimit |
Commite | Komite | Komite | oylama yaparak isteklerimizi kabul edecekmis. | Kimiti |
Common | Çok rastlanilan | Somon | çok rastlanilan bir balik türüdür. | Komin |
Communal | Toplumsal | Somonu al ye | yerken de toplumsal olaylari izle. | Komyunil |
Communication | Komünikasyon | Kaminükasyon idaresi iletisime zam yapti. | Kimyunikeysn |
Communism | Komünizm | Komünizm hakkinda bir kitap okudum. | Komyunizm |
Communist | Komünist | Komünist kisiler hakkinda biyogrifler okudum. | Komyunist |
Community | Topluluk | Kamyoneti topluluk önüne birakma. | Komyuniti |
Commute | Cezayi hafifletme | Yargi komitesi cezayi hafifletti. | Kimyut |
Compact | Siki | sözlesme | Kompakt disk sirketi ile siki bir sözlesme imzaladim. | Kompakt |
Companion | Dost | Kampanya on dostumuza araba kazandirdi. | Kimpanyin |
Company | sirket | sirketimiz çokça kampanya düzenlemektedir. | Kampini |
Comparable | Karsilastirilabilir | Kumbara bile bazen karsilastirilabilir bir kelimedir. | Kompribil |
Compare | Karsilastirmak | Kumbarami seninki ile asla karsilastirmam. | Kimpei |
Compass | Pusula | Kumpas kurulmus bir pusula satin aldim. | Kampis |
Compassion | Merhamet | Kumpasi on kisiye söyleyen adama merhamet ederim. | Kimpasn |
Compatriot | Vatandas | Kampi | patriot füzesi vurarak vatandasi perisan etti. | Kimpatriit |
Compile | Derlemek | Kompile bir kitabi yeniden derleyecegim. | Kimpayl |
Complain | sikayet etmek | Kompile in satin aldik ama burayi sikayet edecegiz. | Kimpleyn |
Complete | Tamamlamak | Kompile ete zam uygulamasi tamamlandi. | Kimplit |
Complex | Kompleks | karmasik | Kompleksli kisi isi daha karisik hale sokar. | Kompleks |
Compliant | Yumusak basli | Kompile ant içti yumusak basli kadin. | Komplaynt |
Complicate | Karisik | Kompile kedi çizme isi bana çok karisik geldi. | Komplikeyt |
Comply | Razi olmak | Komple ay izlemeye razi oldum. | Kimplay |
Conceal | Örtbas etmek | Konsil | toplantida bu olayi örtbas etti. | Kinsil |
Concentration | Konsantrasyon | Konsantrasyonum bozuldu. | Kansintreysn |
Conception | Fikir | Konsepte isin ekleme olayi orijinal bir fikirdi. | Kinsepsin |
Concern | Ilgilendirmek | Konserin yapilmasi beni ilgilendirmiyor. | Kinsim |
Concerning | Ilgili | Konserin ingilizce ile ilgili kismi beni ilgilendirmiyor. | Kinsirning |
Concert | Konser | Konser veren sanatçiya yüzlerce domates firlatildi. | Kansirt |
Conciliate | Igrenç | Konsili iyi egit bence bu is çok igrenç gelse de sana. | Kinsiliyeyt |
Concession | Ayricalik | imtiyaz | Konsesyon ve imtiyaz tanimiyoruz bu firmaya. | Kinsesin |
Concise | Kisa | Kon | çiseleyerek kisa yapraklarin üzerine. | Kinsays |
Conclude | Sona ermek | Kon kilodun üzerine diyen sinegin hayati sona erdi. | Kinkludl |
Concoct | Birbiriyle karistirp yapmak | Konkort kelimesini bunula birbirine karistirmayiniz. | Kankakt |
Concord | Uyum | Konkord uçaklarla uçmakta | uyum problemi yasiyorum. | Kankörd |
Concrete | Kesin | somut | Son seritinde kesin kaza olur. | Kankrit |
Concur | Ayni fikirde olmak | Kon kuru dala fikrinle ayni fikirdeyiz. | Kindem |
Condemn | Kinamak | Kondom takmayanlari kiniyorum. | Kindem |
Condense | Kisaltmak | özetlemek | Kon dans pistine ve eglence süresini kisalt | Kindens |
Condescend | Tenezzül etmek | Kon desen de bu sinek konmaya tenezzül etmiyordu. | Kandisend |
Condition | Durum | Kondisyon durumum suan için yeterli degil. | Kindiin |
Conditional | Duruma bagli | Kondisyonel çalismalarimin artmasi kosullara bagli olacak. | Kindisinil |
Condole | Bassagligi dilemek | Con | Dole aislesine bas sagligi diledi. | Kindoul |
Condone | Görmezden gelmek | Con | dona verdigi parayi görmezden geldi. | Kindon |
Conduct | Idare etmek | yönetim | Konduk bu koltuga ama idare etmesi zordur. | Kindakt |
Confection | sekerleme | Konfeksiyon atölyesinde sekerleme yapiyoruz. | Kinfeksin |
Confederation | Konfederasyon | Konfederasyon kupasini bu sene Türkiye kazandi. | Kinfedireysn |
Confer | Görüsmek | Konfor içinde görüsmek isterim seninle. | Kinfir |
Conference | Konferans | Konferans vermek istiyorum. | Kanfirins |
Confess | Itiraf etmek | 'Kon fesin üzerine''dedigimi sinek bile itiraf etti. | Kinfes |
Confession | Itiraf | 'Kon '' fese on kere dedigimi de sinek itiraf etti. | Kinfesin |
Confide | Emanet etmek | Kon fidenin üzerine ve tohumlarini ona emanet et. | Kinfayd |
Confident | Güvenli | Konfidende bekle | kendini güvenli hissedene kadar. | Konfidint |
Confine | Sinirlandirmak | Kon | fayin onda sinirlandirdigim bölgesine. | Kinfayn |
Confirm | Onaylanmak | Kon | firma fatirasinin üzerine ve onayla. | Kinföim |
Confiscate | Kamulastirmak | Kon ve fiske at her yeri kamulastiran adama. | Kanfiskeyt |
Conform | Uymak | 'Kon''forum üzerine ama kurallara uyarak. | Kinfoim |
Confound | Kafayi karistirmak | Kon Funda'nin üzerine ve kafasini karistir. | Kinfaund |
Confound it | Allah kahetsin | Kondu Funda'nin basina it gibi sinek sürüsü. | Kinfaund it |
Confront | Yüzlestirmek | Konfor | on tane yastikla yüzlesince ortaya çikar. | Kinfraint |
Confuse | sasirmak | Kon füze üzerine ve herkesi sasirt. | Kinfyuz |
Confusion | saskinlik | Kon füzyon deneyiin üzerine | saskinlik yarat. | Kinfijn |
Congeal | Donmak | Con | gel al dedi elimdekini ben ise oracikta donmustum. | Kincil |
Congested | Tikali | Con | gez dedi bana tikali olan burnum açilsin. | Kincestid |
Congratulate | Tebrik etmek | Kongrede Tülay'i tebrik ettim. | Kingraçüleyt |
Congratulations | Tebrikler | Kongre | Tülay'a isin icati için tebriklerini iletti. | Kingraçileysn |
Congress | Kongre | Erzurum Kongresi | aldigi kararlar bakimindan ulusas bir kongredir. | Kangres |
Conjecture | Varsayim | tahmin | Bu konjonktürde tahmin yapilmasi çok güçtür. | Kincekçi |
Conjure | Büyü ile çagirmak | yalvarmak | Kon jürinin üzerine ey ruh | çünkü büyü ile çagrildin. | Kanci |
Connect | Baglamak | Kon ektigim dalin üzerine | yapraklari birbirine bagla. | Kinekt |
Connection | Baglanti | Kon ektigin on dala ve hepsinde bir baglanti olustur. | Kineksn |
Conquer | Fethetmek | Kon ki er kafasina onunla birlikte yerleri fethedersin. | Kanki |
Conqueror | Fatih | Kon ki ''eror''versin kafasi diyen Fatih isimli ögrenciyi düsünüz. | Kankiri |
Conquest | Fetih | Kon küvesde duran fetih tavukarinin üzerine. | Kankvest |
Conscious | Bilinçli | Konisisiz ama bilinçli olarak degil. | Kansiz |
Conscript | Askere alma | Kon | skriptin üzerine askere alma dosyasini incele. | Kanskript |
Consecutive | Ardisik | Konsektif sayilara ardasik sayilar denir. | Kinsekyitiv |
Consent | Izin vermek | Kon sen de izin verdigim dala. | Kinsent |
Consequently | Sonuç olarak | Konsa kentli kisilerin kafasina ne olacakki sonuç olarak? | Kansikventli |
Constrain | Zorlamak | Konsantren düstüyse kendini zorlama. | Kinstreynl |
Construction | Insaat | Konsantre uçtu on insaat yapimindan sonra. | Kinstraksin |
Consul | Konsolos | Konsoloslukta son sözünü söyleyecegim. | Kansil |
Consult | ege basvurmak | Kon sultana basvurdugun sarayin tepesine. | Kinsalt |
Consume | Tüketmek | Kon suyuma ve tüket hepsini. | Kinsiyum |
Contract | Kontak | lens | Kontak olustu göz temasi kurdugum kizla. | Kontakt |
Contagious | Bulasici | Bulasici hastalik kapmayan son contaciyiz. | Kinteycis |
Contain | Içermek | Konteynir çogunlukla demir içeriyordu. | Kinteyn |
Contaminate | Yok | bulunmayan | Conta Mine'de suan bulunmuyor mu? | Kintemineyt |
Contemporary | Çagdas | Kon tempolari düsük çagdas insanlarin kafasina. | Kintempireri |
Contempt | Küçümseme | Kon tempo kosusunda küçümsedigin atin kafasina. | Kintempt |
Content | Memnun etmek | Kon tentürdiyotun üzerine | böylece yarayi memnun et. | Kintent |
Contest | Yarisma | Kon test kagidinin üzerine-yarismada kim doping yapmis | bak | Kantest |
Continent | Kita | Kontinent bir zamanlar kitanin en büyük alisveirs merkeziydi. | Kontinint |
Continue | Devam etmek | Kon teni yumusaklara ve onlarla devam et. | Kintinyu |
Continuity | Süreklilik | Kondun ite | simdi it iste süreklilik arz edemiyor. | Kontinyuiti |
Continuous | Sürekli | Kontinyus tens-ingilizce derslerinde sürekli ögretilir. | Kintinyuis |
Contort | Bükmek | Kon tortunun üzerine ve tortuyu egip | bük. | Kintoit |
Contour | Çevre-dis hatlar | Kontur olmadigi için dis hatlari arayamadim. | Kontue |
Contraband | Kaçak esya | Kontra bantla kaçak esyalari yapistirdim. | Kontribend |
Contraceptive | Gebeligi önleyici | Kontür serp tv'ye ki gebeligi önleyici yayinlari göstersin. | Kantriseptiv |
Contract | Kontrat | sözlesme | Kontrat ve sözlesmelerinizi getiriniz. | Kontrakt |
Contradict | Yalanlamak | Kontürü diktigimizi yalanladik. | Kontridikt |
Contrary | Aksi | zit | Kontörü ari çaldi | hay aksi seytan! | Kontriril |
Contrast | Çelismek | Kontör astim duvara | çeliski yasansin diye. | Kontraist |
Conttribute | Katkida bulunmak | Kontörü büte yetismez ona katkida bulunun. | Kintribyuit |
Contrite | Pisman | Kontür ite ne lazimdi sanki | pisman oldum aldigima. | Kontrayt |
Contrive | Icat etmek | Kontör evi icat ettim | iyi yaptim. | Kintrayv |
Control | Kontrol | Kontrol bende artik bu isletme yönetiminde. | Kintroul |
Control tower | Kontrol kulesi | Kontrol tavri | kontrol kulesi yönetimi için yeterli degildi. | Kintroul tavi |
Controversial | Tartismali | çekismeli | Kontör verirse al ama onunla tartismali videolar izleme. | Kontrivöisl |
Contuse | Çürütmek | Kont | yüz kez dislerini çürütmüstür. | Kintyuiz |
Convalesce | Iyilesmek | ayaga kalkmak | Kon valizcinin üzerine hasta iyilesinceye kadar. | Konviles |
Convenient | Elverisli | Kon ve niyetini ögren elverisli bir zamanda. | Kinvinyint |
Conventional | Geleneksel | Konvensinil tarz moda | geleneksel kesimleri ifade eder. | Kinvensinil |
Converse | Sohbet etmek | konusmak | Konvers ayakkabi aldim sohbet ettigim kiza. | Kinvöis |
Convert | Dinden dönen | Konuverdi dinden dönen kizin kafasina. | Konvöit |
Convertible | Degistirilebilir | Konuverdi bile su degistirilebilir sapka üzerine. | Konvöitibl |
Convey | Tasimak | Konvoy bize de tasiyordu bu dügünde. | Kinvey |
Convict | Mahkum | Kon Viktor'un mahkum ettigi kizin kafasina. | Konvikt |
Convince | Ikna etmek | Kon vince ve onu bizer satmasi için sahibini ikna et. | Kinvins |
Convoy | Eslik etmek | konvoy | Konvoy büyük haydi bize eslik edin. | Konvoy |
Convulsion | Çirpinma | Konvalsiyon hareket | kuslarin çirpinma hareketidir. | Kinvaljin |
Cook | Asçi | pisirmek | Kok ey yemek!! Güzel kokmazsan bende asçi degilim. | Kuk |
Cooker | Ocak | Kokar bizim ocak yeterki birkaç gün temizlik yapma. | Kuki |
Cookie | Kurabiye | Koku iyi ise kurabiye güzel pismis demektir. | Kuki |
Cool | Soguk | Bu adam çok kuul ve çok soguk kanli. | Kuil |
Cooler | Sogutucu | Kollar yemeklerimizi bu sogutucu. | Kuili |
Coolness | Sogukkanlilik | Kolunuz iyilesecektir lütfen sogukkanliliginizi koruyunuz. | Kuilnis |
Coop | Kümes | Kop tabi sende | kümeste çilgin tavuklar partisi var. | Kuip |
Coop | Kooperatif | Kooplara çok para verdik zamaninda ama kooperatif çabuk batti. | Kouop |
Coordination | Koordinasyon | ayarlama | Sanirim bende kordinasyon sorunu var. | Kouidineysn |
Coordinate | Koordine etmek | Koordine etmeyi bilmelisin bu ekibi. | Koiuidineyt |
Cop | Polis | Kop kop yapan gençleri gece polis basti. | Kop |
Cope with | ile basa çikmak | Kop vitamin ile çünkü seninle basa çikmak zordur. | Kop vit |
Copier | Fotokopi makinesi | Kopyalari su fotokopi makinesinde çogalttik. | Kopii |
Copilot | Kopilot | ikinci pilot | Kopilot olarak ilk defa bir uçak kullaniyorum. | Koipaylit |
Copious | Bol | zengin | Kopuyoz bu gece çünkü loto çikti | zengin olduk. | Koupyis |
Copper | Bakir | Kopar kolayca bakir tel | o yüzden fazla zorlamayin. | Kopi |
Copy | Kopya | Kopya kagidi ile bu dosyalarin birer kopyasini al. | Kopi |
Coral | Mercan | Koral Bey size mercan baligi ikramn ediyor. | Koril |
Cord | Iple baglamak | Kord | saglam bir iple baglanmis tenis alanidir. | Koid |
Cordial | Samimi | Kordu iyi aldin | samimi oldugunu gösterdin. | Koidyil |
Core | Iç | öz | Kore'de meyve özleri tüketmek çok önemlidir. | Koi |
Cork | Mantar tipa | Kork benden çünkü ben bir mantar tipasiyim. | Koik |
Corn | Misir | Popcorn misir cipsi en güzel sinemada yenir. | Korn |
Corner | Köse | Korner kullanmak için köse noktasina gittim. | Korni |
Cornet | Kagit külah | Kornet dondurma | kagit külahtan yapilir. | Koinit |
Coronaiton | Taç giyme töreni | Koruna atiyon bolca kömür | taç giyme töreni sicak oldun diye. | Korineysn |
Coroner | süpheli ölümleri arastiran kisi | Koronerden öldü süpheli ölümleri arastiran kisi. | Korini |
Corps | Kolordu | Kor | pis yanarken kolordu askeri neler yapiyor. | Koi |
Corporation | Dernek | Koparip atiyon bagini hemen dernegimle. | koipireysn |
Corpse | Ceset | Kor pis ise bu kor ceset artiklarindan da olusmus olabilir. | Koips |
Corpulence | sismanlik | Kor bul önce | mangali yak | daha sonra sismanlik konusunda konus. | Koipyilins |
Correct | Dogru | Kor ekti yüregine ama dogru olani yapti ayrilmakla. | Kirekt |
Correspondent | Muhabir | 'Kor izbandut gibi sicakti'' dedi muhabir. | Korispondint |
Corridor | Koridor | Koridor sonunda toplanti odam var. | Koridoi |
Corroborate | Dogrulamak | Koro | boru attigini dün aksam dogruladi. | Kirobreyt |
Corrode | Paslanmak | Koroda bulunan tüm müzk aletleri paslandi. | Kiroud |
Corrugate | Kiristirma | Koru gitti diye atesin hemen anlini kiristirdi. | Korugeyt |
Corrupt | Rüsvet yiyen | Kör raptiye rüsvet yiyen adamin para torbasini deldi. | Kirapt |
Corset | Korse | Korse takmadan disari çikamazdim bir zamanlar. | Koisit |
Cosmetic | Kozmetik | Kozmetik almaya çok merkaliyim. | Kozmatik |
Cosmic | Kozmik | evrensel | Kozmik bir evrende yasiyoruz. | Kozmik |
Cosmonaut | Uzayadami | Kozmonot olmak istiyorum. | Koazmenot |
Cost | Masraf | fiyat | Kostumler size çok masraf çikarir. | Kost |
Costly | Pahali | Kostümlüyü görünce kiyafetinin pahali oldugunu anladim. | Kostli |
Cost of living | Hayat pahaliligi | Costu Oflu | evin girisine ''hayat pahaliligindan biktim'' yazdi. | Kost iv living |
Costume | Kostüm | Kostüm satarak geçimini sagliyordu. | Kostyuim |
Cosy | Sicacik | keyifli | Kozu su:'' sicacik ve keyifli'' bir ortami var. | Kouzi |
Cot | Çocuk karyolasi | Kot pantolunumu çocuk karyolasinin üzerine koymustum. | Kot |
Cottage | Yazlik ev | 'Kot Iç'' diyen yazlik ev | çildirmis olmali. | Kotic |
Cotton | Pamuk | Kotun | pamuktan yapilmis çok kaliteli bir kumastir. | Kotn |
Couch | Divan | yatmak | Koç | bizim divanimiza çikmis yatiyordu. | Kauç |
Cougar | Puma | Kokar kokarca gibi puma | uzun süre yikanmazsa eger. | Kuigi |
Cough | Öksürmek | Koh koh diye öksürdügüm için evden çikamiyordum. | Kof |
Counsil | Konsey | Konsil üyelerini konseyimize davet ettim. | Kaunsl |
Counsel | Ögüt vermek | Koyun | sel gibi ögüt veriyordu. | Kaunsil |
Count | Saymak | Kont | sayi saymayi ögrenmek istiyordu. | Kaunt |
Counter | Sayaç | önlemek | Kont | ter içinde sayaci durdurmaya çalisti. | Kaunti |
Counterfit | Sahtesini yapmak | Kan ter içinde fitness makinesinin sahtesini yaptim. | Kauntifit |
Countess | Kontes | Kontes | bu aksam bizi yemege davet etti. | Kauntisl |
Country | Ülke | Konturu yabanci ülke telefonlarini aramaya yetmedi. | Kantri |
Coup | Askeri darbe | Cop kullanmak sonunda askeri darbeyi getirir. | Kui |
Couple | Çift | Kapil su çiftlere ve onlar gibi dans et. | Kapil |
Coupon | Kupon | Kupon tutturma konusunda beceriksizdim. | Kuipon |
Courage | Cesaret | Karici adam | disari çikmaya cesaret edemez. | Karic |
Courier | Kurye | Kariyer sahibi olmak için kurye müdürü olmam lazim. | Kurii |
Course | Kurs | Korse takma kursu açacagim yakin zamanda | Koisit |
Court | Kort | Kort alaninda en begendigim tenisçi Çek tenisçidir. | Koit |
Courtesy | Kibarlik | Kur tezini ve kibarlikla hocana sun. | Köitisi |
Cousin | Kuzen | Kuzen bu sene üniversite okuyacak. | Kazn |
Cove | Koy | körfez | Kov! evi körfezde olmayani yanindan. | Kouv |
Cover | Örtü | örtmek | Kov | er geç çikacakti zaten isten bu örtülü kadin. | Kavi |
Covet | Imrenmek | Küvet çok güzel yapilmis imrendim dogrusu. | Kavit |
Cow | Inek | Kov bu inegi bahçemden | bitkilere zarar veriyor. | Kau |
Coward | Korkak | Kovardi yanindan korkak olanlari. | Kauid |
Cowboy | Kovboy | Kovboy filmleri ile büyüdüm-diyebilirim. | Kauboy |
Coxcomb | Züppe | Kokusu kombiyi patlatacakti züppenin. | Kokskoum |
Coy | Çekingen | Koy | çekingenlik ilacimi çantama. | Koy |
Crab | Yengeç | Kir ablama ait yengecin kollarini. | Krab |
Crack | Çatirdi | çatlamak | Krakeri çatirdatarak yemeyi severim. | Krak |
Craft | El sanati | gemi | Kiraffet ikilemi el sanati ile yapilmis bir gemiye benzer. | Kraft |
Crag | Uçurum | Kirak mi uçurum kenarinda biraz ceviz? | Krag |
Cram | Tika basa doldurmak | Karam çikolatasi ile karnimi tika basa doldurdum. | Kram |
Cramp | Kramp | Kramp girince denizde | lütfen panik yapmayiniz. | Kramp |
Crash | Düsüp parçalanmak | Kir | as tabagini ve bardaklarini… hepsini yere düsürüp parçala. | Kras |
Crate | Sandik | Karate teknigi ile sandigi kirdim | annemde beni kapafim kirdi. | Kreyt |
Crater | Krater | Kraterden çikan alevler köyde panik yaratti. | Kreyti |
Crave | Yalvarmak | Kir avare dolasip eve geç gelen kocanin kalbini | sonra da yalvart kendine. | Kreyv |
Crawl | Sürünmek | Kir aval aval bakarak sürünen hayvanin kalbini. | Kroil |
Crayon | Boyali kalem | Kiriyon dikkat et boyali kalemlerini | Kreyin |
Craze | Çilginlik | Keriz sevgilisini çilginlik yaparak ayarlamis. | Kreyz |
Crazy | Deli | Kerizi ben deli gibi seviyorum artik. | Kreyzi |
Cream | Krem | Krem peynir | en sevdigim kahvalti yemegidir. | Kriim |
Crease | Burusmak | Kriz esnasinda stresten cildim burustu. | Kriis |
Create | Yaratmak | Kir | at ne yaparsan yap ama onu yeniden yarat. | Krieyt |
Creation | Yaratilis | Kreasyonlarimizi bu sene yaratilis efsanesine göre dizyn ettik. | Krieysin |
Creature | Yaratik | Kir at | üremek için belirsiz bir yaratik çiftlesti. | Kriiçi |
Credible | Güvenilir | Kredi bile adam güvenilir ise verilir. | Kredibil |
Credit | Kredi | Kredi karti almayi hiçbir zaman düsünmedim. | Kredit |
Credit card | Kredi karti | Kredi kartlarini dikkatli kullanmak gerekir. | Kredit kaid |
Credulous | Saf | kolay inanan | Krediliyiz hepimiz saf oldugumuz için. | Kredyulis |
Creed | Inanç | Kredi veren adamin hiçbir inanci yok. | Kriid |
Creek | Dere | Kir ekmekleri dere köprüsünden asagi at. | Kriik |
Creep | SÜrünmek | Krep yerken yerde sürünen yilani izliyordum. | Kriip |
Cremate | Ölüyü yakmak | Kiremit üzerinden ölüleri yakiyorlardi. | Krimeyt |
Crescent | Hilal | Keriz cent harcayarak hilal kasli kiiz kandiracagini düsünüyordu. | Kresint |
Crevice | Çatlak | yarik | Kereviz kabugu çatlaklara çok iyi gelir. | Krevis |
Crew | Tayfa | Kir evi gerekirse yeterki tayfalarimizi kurtar. | Krui |
Cricket | Kriket oyunu | Kriket oynamayi çok severim. | Krikit |
Crime | Suç | cinayet | Kirayim mi kalbini cinayet romani okudugun için? | Kraym |
Criminal | Cinayetle ilgili | Kremini al-sür ve cinayetle ilgili konusmaya devam et. | Kriminil |
Cringe | Sinmek | Kirinca cami köpek | utandi | içine sinip kendini büzdü. | Krinc |
Cripple | Topal | Kirpil berberde topal ayakliyla birlikte. | Kripil |
Crisis | Kriz | Kriz iz birakmadan ülke ekonomisini teget geçti. | Kraysis |
Crisp | Kivircik | Krispi yiyen kivircik saçli kiza asik oldum. | Krisp |
Criterion | Kriter | Kriterin benim kurallarima uymadi. | Kraytiiriin |
Critic | Elestirmen | Kritik cümleler kuruyordu bizim elestirmen. | Kritik |
Ciriticism | Elestiri | Kritik isim var elestiriye çok açik. | Kristisizm |
Criticize | Elestirmek | Kritik ise durum suan elestirmek dogru olmaz. | Kritisayz |
Croak | Vakvaklamak | Kro(adam)ak sakalli dedenin vakvakladigini iddia ediyordu. | Krouk |
Crochet | Krose | Krose vurunca boksör kendini yerde buldu. | Krosey |
Crocodile | Timsah | Kroki dile geldi ve tüm timsah yuvalarini ortaya çikardi. | Krokidayl |
Crony | Kafadar | Kir onu hiç üzülme onlar kafadar arkadas degillerdi zaten. | Krouni |
Crook | Kanca | Kro ok atmayi kanca takmaya benzetiyordu. | Kruk |
Crop | Kesmek | Krop butonu | resimleri kesmek için kullanilir. | Krop |
Cross | Haç | çapraz | geçmek | Kros çalismamiz | çapraz adaleleri güçlendirmek içindir. | Kros |
Croosing | Geçit | Krosun geçidin arkasinda son buldu. | Krosing |
Crouch | Çömelmek | Kro uç noktalarda ucunu antenin sonra çömelip ayarlamaya çalis. | Kroç |
Crow | Karga | Kro ''ovcam'' dedi omzunu kargaya. | Krou |
Crowd | Kalabalik | Kro ovdu omuzumu kalabalik içinde. | Kraud |
Crown | Taç giydirmek | Kro ovun dedi ama taç giydirme töreninden sonra… | Kraun |
Crucial | Önemli | Kurucu ''Al dedi önemli dosyalari sirketten.'' | Kruisl |
Crucify | Çarmiha germek | Kurucu fay hatlarinin da çarmiha gerilmesini istedi. | Kruisifay |
Crude | Ham | Kurudu ekinler ülkemizde ham petrol yataklari yüzünden. | Kruid |
Cruel | Zalim | Kuru el | islak ve zalim ele her zaman tercih edilir. | Kruil |
Cruise | Deniz gezintisi | Kuru ise üstünüz | deniz gezintisine çikabiliriz. | Kruiz |
Crumb | Ekmek kirintisi | Kurum''Bir ekmek kirintisini bile çöpe atmayin''dedi. | Kram |
Crunch | Çatur çutur yemek | Kir un çuvali içindeki findiklari ve onlari çatur çutur ye. | Kranç |
Crusade | Haçli Seferi | Kuru(fasulye) | sade(pilav) ile yenir | Haçli Seferleri belgeselini izlerken | Kruiseyd |
Crush | Ezmek | Kurus harcamam su cevizleri ezmek için. | Kras |
Crust | Kabuk | Kurusta kabuklasan bir keasit bulunuyor. | Krast |
Cry | Aglamak | Kir ayiyi | aglat sonra da hayvanlari severim de. | Kray |
Crystal | Kristal | Kristal vazom kirilinca adeta küplere bindim. | Kristil |
Cub | Hayvan yavrusu | Cub cub sesi çikaran hayvan yavrusuydu. | Kab |
Cube | Küp | Küp seker almak istiyordum ama param yoktu. | Kyuib |
Cubicle | Odacik | Kuyu | bi kil ile odacik arasinda duruyordu. | Kyuibikl |
Cuckoo | Guguk | Koku fena çikiyor guguk kusumdan. | Kukui |
Cucumber | Salatlaik | Kuyu | kambur salataliklarin yetismesi için en ideal ortamdir. | Kyuikambi |
Cud | Gevis | Cudi dagi | gevis getiren hayvanlari da bünyesine katmis. | Kad |
Cuddle | Kucaklasmak | Cudi ile doyasiya kucaklasmak istiyorum. | Kadil |
Cudgel | Sopa | Cudi gel dedi | sopa ben gelmem dedi. | Kacil |
Cuff | Tokatlamak | Cuff cuff diye gelen trendeki adami tokatladim. | Kaf |
Culminate | En son noktaya erismek. | Kul Mine'de-ibadette son noktaya eristi. | Kalmineyt |
Culpable | Kabahatli | Kulpa bile bahane bulup | kabahatli ilan ediyorsun. | Kalpibl |
Cult | Ibadet | Kul tabiki hayati boyunca ibadet etmelidir. | Kalt |
Cultivation | Topragi isleme | Kul Tv ''Ation gene iftira topragini isleyenlere''dedi. | Kaltiveysn |
Cultural | Kültürel | Kültürel olaylari takip ederim. | Kalçiril |
Culture | Kültür | Kültür düzeyimizin gelismesini istiyorum. | Kalçi |
Cultured | Kültürlü | Kültür | et yemekle gelismez | okumakla | kültürlü olmakla gelisir. | Kalçirid |
Cumbersome | Hantal | sikici | Kambur Sam | hantal ve sikici bir kisidir. | Kambisim |
Cumulative | Birikmis | Kumu | Latif'e gönderip onda birikmis olan parami al. | Kyuimyulitiv |
Cunning | Kurnaz | Kanin gitti su kurnaz insanlarla ugrasmaktan. | Kaning |
Cup | Kupa | Kap | kacak | kupa ne varsa hepsini alip evi terk et. | Kap |
Cur | Sokak köpegi | Kur bir sokak köpegi dernegi. | Kyui |
Curable | Tedavi edilebilir | Kura bile müdahale ediliyorsa ekonomi tedavi edilebilir bir düzeydedir. | Kyuiribl |
Curd | Kesilmis süt | Kurt | yavrusuna kesilmis süt içirdi. | Köid |
Cure | Tedavi etmek | Küre üzerine dokunmak yaralari tedavi eder. | Kyür |
Curfew | Sokaga çikma yasagi | Küre fevkalede bildi | sokaga çikma yasagini. | Kirfyui |
Curiosity | Tuhaf sey | Kuruyo siteyi ve içine tuhaf seyler yaziyor. | Kyuiriositi |
Curl | Kivirmak | Kurul hamaga | kivir yastigini bir güzel uyu. | Köil |
Curly | Kivir kivir | Kuruluyo güzelce kivir kivir saçlarini. | Köili |
Currency | Tedavül | nakit para | Kur enciye yuva | ben tedavüldeki tüm nakit parami veririm. | Karinsi |
Current | Akim | simdiki | Kur entrikali bir akim;ona katilalim. | Karint |
Curriculum | Müfredat programi | Kirk yilim gitti müfredat programini hazirlarken. | Krikyulim |
Curry | Timar etmek | Kuruyo fasulyeler derhal onlari timar et. | Kari |
Curse | Beddua etmek | Kursa beddua ediyorum | hiçbir sey ögretmedi bana. | Köis |
Cursory | Gelisi güzel | Kurs oraya adeta gelisi güzel kurulmustu. | Köisri |
Curt | Sert ve kisa söz | Kurt konusursa sert ve kisa bir söz söylerdi. | Köit |
Curtail | Kisa kesmek | Kurta egil dedim sözü kisa keserek. | Körteyl |
Curtain | Tiyatro perdesi | Kurt ayini | tiyatro perdesinde sergiedi. | Köitin |
Curve | Kavis | Kur ve döviz bilgileri bana kavisli bir yoldan ulasiyordu. | Köiv |
Cushion | Minder | Kus iyon maddesine maruz kalinca minderi parçaladi. | Kusn |
Cuss | Küfretmek | Kus üzerime ama sakin bana küfretme. | Kas |
Custody | Gözalti | Kustu odaya ve gözaltina alindi. | Kastidi |
Custom | Töre | görenek | Kostum asla töremize aykiri olmamali. | Kastim |
Customer | Müsteri | Kostum er geç müsteriye ulasacaktir. | Kastimi |
Customs | Gümrük | Kostumse asla gümrükten geçemez. | Kastmz |
Cut | Kesmek | Kutu kat kat kesildikten sonra açilir. | Kat |
Cut across | Kestirmeden gitmek | Kati kros yapmana gerek yok kestirmeden git. | Kat ikros |
Cut in | Söze karismak | Kutu indir dedim söze karisarak. | Kat in |
Cut up | Parçalamak | Kutu | up uzun olmadigi için kolay parçalandi. | Kat ap |
Cutback | Azaltmak | Kutu bak yükümüzü azaltacak büyüklükte. | Katbek |
Cute | Sevimli | Küte yakin kestirmistim saçimi | gerçekten çok sevimli oldu. | Kyuit |
Cutlery | Çatal biçak takimi | Kutla eri | yeni çatal biçak takimi kazanmis. | Katlari |
Cutlet | Pirzola | Kütlet ateste kizaran pirzolalari disinle. | Katlit |
Cutprice | Indirimli | Kutu pirece çok indirimli bulundu. | Katprays |
Cutter | Kesici | Kutu er geç kesici bir alet ile açilacaktir. | Katir |
Cylinder | Silindir | Silindir | yolumuzu düzeltmek için gelmisti. | Silindi. |
Dab | Hafifçe vurmak | Dabbe filmini izlerken ayaklarimi hafifçe yere vuruyordum. | Dab |
Dabble | Amatörce ugrasmak | Dabbe ile biraz amatörce ugrasiyordum. | Dabl |
Dady | Baba | Dadi tutacakmis babam bana öyle dedi. | Dadi |
Dagger | Hançer | Dagi | er kendi hançeriyle isaretlemisti. | Dagi |
Daily | Günlük | Degil'i bence günlük konusmalarinda kullanma. | Deyli |
Dainty | Çiti piti | Dayin tiye aldi beni; çiti piti bir kizim diye. | Deynti |
Daisy | Papatya | Dayisi güzel papatya almis yegenine. | Deyzi |
Dale | Vadi | dere | Dale don dale sarkisini dere kenarinda dinliyordum. | Deyl |
Dam | Baraj | Dam üzerinden baraji seyretmek çok keyifli. | Dam |
Damn | Kahretsin | Damin kenarindan asagi düstüm | kahretsin. | Dam |
Damage | Zarar | Demeç vermek insana bazen zarar getirir. | Damic |
Damp | Nemli | Dam penceresi nadiren nemli olur. | Damp |
Dance | Dans | Dans etmek istiyorum kizlarla doyasiya. | Dains |
Dandruff | Kepek | Tandir uff ne güzel pisirir kepekli ekmekleri. | Dandraf |
Danger | Tehlike | Tanker üzerimize geliyor deyince tehlike çanlari çaldi. | Deyinci |
Dangerous | Tehlikeli | Tanker Oguz için tehlikeli deyince Rus karisi çiglik atti. | Deyinciris |
Dangle | Sallanmak | Dangalak | agaçta tersten sallaniyordu. | Danggl |
Dapple | Benekli | Dablet bilgisayar benekli desenleriyle ilgi topluyordu. | Daplid (DappledYablet ile iliskilendi.) |
Dare | Cesaret etmek | Dara düsmeyen buna cesaret edemez. | Dai |
Daredevil | Gözü pek | Derede villa yapmak | gözü pek insanlarin isidir. | Daidivil |
Dark | Karanlik | Dark çikolata siyahtir | siyahtan karanlik kelimesi aklimiza gelsin. | Daik |
Darken | Kararmak | Darken tisört daha hos duruyor | güneste kararmanda cabasi.. | Daikin |
Darling | Sevgili | Dar link üzeirne basmak sevgilimi kizdiriyordu. | Dailing |
Darn | Örerek onarmak | Darin bozulduysa onu örerek onarabilirim. | Dain |
Darts | Dart oyunu | Dart oyununu telefonuma yükledim. | Dats |
Dash | Saldiri | Das ve sopalarla saldirida bulunmayiniz | Das (Dastas kelimesine benzetildi) |
Data | Bilgi | Data veri bilgisini bilgisayara yükledim. | Deyti |
Date | Tarih | Telefonda Date:13 Ekim yaziyorsa bu size tarihi belirtiyor demektir. | Deyti |
Daub | Sürüp bulastirmak | Dogub büyüdügün sehre leke sürüp bulasma. | Doib |
Daughter | Kiz evlat | Dogu tiri genç kiz evlatlarini tasiyordu. | Doiti |
Daunt | Yildirmak | Daunt efendiyi yildirmak için elimden geleni yaptim. | Doint |
Dawdle | Tembellik etmek | Dava dile geldi konusuyor | tembellik etme de dinle. | Doidl |
Dawn | safak | Davn sendromunu konusu ancak safak vakti okuyabilirim. | Doin |
Day | Gün | Dey omuzuna gün içinde dedigimi hafizanizda canlandiriniz. | Dey |
Day by day | Günden güne | Deyin bayim deyin | günden güne daha da yakinlasin. | Dey bay dey |
Day off | Izinli gün | Dayi of… izinli gününde bile benlesin | harika.. | Dey of |
Daylaborer | Gündelikçi | Dayla Borer | parayi gündelikçilik yaparak kazaniyordu. | Deylabori |
Daylight | Gün isigi | Dayi layt kola içti gün isiginda. | Deylayt |
Daytime | Gündüz | Dayi time katildi gündüz vakti. | Deytaym |
Daze | Serseme çevirmek | Taze içki beni serseme çevirdi. | Deyz |
Dazzle | Gözünü kamastirmak | Dazil dazlak kafam | sevgilimin gözlerini kamastirdi. | Dazil |
Dead | Ölü | Dedeyi odasinda ölü buldular | alerjiden öldügü saniliyor. | Ded |
Deadly | Öldürücü | De | adliyeye getirildi öldürücü ilaçlar. | Dedli |
Deaf | Sagir | Def et gelenleri alo… sagir misin sana söylüyorum. | Def |
Deal | Miktar | Dil bilmeden ürün miktarini nasil okuyacagiz. | Diil |
Dealer | Tüccar | Diler Allah'tan zeki bir tüccar olmayi. | Diili |
Dean | Dekan | Din görevlisiyken dekan oldugunuzu hafizanizda canlandiriniz. | Diin |
Dear | Sevgili | Diger sarisin sevgilim sehir disindaydi. | Diir |
Death | Ölüm | Diyet ilaçlari bazen ölüm getirebiliyordu. | Deth |
Debar | Menetmek | De | ''Bar kaldirmani artik menettim.'' | Dibai |
Debase | Sayginligini azaltmak | De | basabasa gerçekleri ki sayginligini azaltma. | Dibeys |
Debate | Tartismak | De | bateri hakkinda tartisamam. | Dibeyt |
Debilitate | Zayif düsmek | De Bili'ye | teyet geçen kriz sizi de zayif düsürdü. | Dibiliteyt |
Debit | Borç | Debit kart siz özel çikarilan borç kartidir. | Debit |
Debris | Enkaz | Tebriz depreminde enkaz altinda kaldik. | Debriis |
Debt | Borçlu | Debit kartini borçlu bir insana verme. | Debt |
Debunk | Gerçegi göstermek | De | ''Bunk felsefesi size gerçegi gösterecek.'' | Diibank |
Decade | On yil | De | kedi sadece on yil daha yasar. | Dekeyd |
Decadence | Çöküs | De ki dansta ben çöküs dönemine girdim. | Dekidins |
Decapitate | Boynunu vurmak | De | kapi teyet geçerse boynunu vur. | Dikapiteyt |
Decay | Çürümek | Dikey olarak uzamayan meyveler erken çürür. | Dikey |
Decease | Vefat etmek | De | siz de bir gün vefat edeceksiniz. | Disiiz |
Deceit | Hile | De sit alaninda hile olmaz | tüm arsalar saglamdir. | Disiit |
Deceive | Kandirmak | De | sivri zekamla kizlari kandirdim. | Disiiv |
Decelerate | Yavaslamak | Deklare et yolculara yavasladigimizi. | Diselireyt |
December | Aralik ayi | De '' çember sorulari'' kitaplarini Aralik ayinda çikaracagiz. | Disembi |
Decent | Terbiyeli | De ''cent'' kazanmak isteyenler terbiyeli olsun. | Disint |
Deceptive | Yaniltici | De | Cep Tv 'yi okula getirmen yaniltici olmus. | Diseptiv |
Decide | Karar vermek | De | Said'e sunu:''evlilik için biran önce karar ver.'' | Disayd |
Dechiper | in sifresini çözmek | Desifre edecegim seni su telefonun sifresini çözünce. | Disayfi |
Decision | Karar | Disisin diye tüm kararlari kendin veremezsin. | Disijin |
Deck | Güverte | De ki:''Güverteden çikana dek kimse kigirdamasin.'' | Dek |
Declaration | Bildiri | deklarasyon | Deklarasyon ve bildiriler kimseyi tatmin etmedi. | Deklireysin |
Declare | Bildirmek | Deklare et ve herkese bildir bu haberi. | Diklai |
Decline | Azalma | Dikleyin su fideleri ürünlerde azalma olmasin. | Diklayn |
Decode | in sifresini çözmek | Dekoder aldim ki kanallarin sifresini çözsün. | Dikoud |
Decorate | Dekore etmek | Dekore ettim evimin her kösesin. | Dekireyt |
Decorous | Terbiyeli | Dekoruz asla yerinden düsmeyen terbiyeli ve sabit. | Dekiris |
Decoy | Kandirip tuzaga düsürmek | Deco'yu kandirip tuzaga düsürmüsler. | Diikoy |
Decrease | Azalma | De | kriz yavas yavas azalacak. | Diikriis |
Dedicate | Adamak | Dedi ''kediye adiyorum bu sarkimi.'' | Dedikeyt |
Deduce | Sonucuna varmak | De | ''Duce''isleminin sonucuna vardim. | Didyuis |
Deduct | Hesaptan düsmek | De dudaktan öpüsümü hesaptan düs. | Didakt |
Deep | Derin | Dibe dalmak derin sularda tehlikelidir. | Diip |
Deepen | Derinlesmek | Dibin kurusun okadar derinlesen yerde ne isin var. | Diipin |
Deepfreeze | Dipfriz | dondurmak | Dipfrizdeki eti dondurdum. | Diipfriz |
Deepness | Derinlik | Dipiniz bence derinlik bakimindan yeterli degildi. | Diipnis |
Deer | Geyik | Der geyikler bazen''gel''diye bize. | Dii |
Deface | Biçimini bozmak | De | Facebook'ta biçimini bozmus. | Difeys |
Default | Isini yapmamak | De fauldü diye eger dinlemezse-isini yapmiyor demektir. | Difoult |
Deem | Zannetmek | Dem koydugumu zannettin çaya dimi? | Diim |
Defeat | Yenmek | Def et | yendigin rakiplerini sahandan. | Difiit |
Defence | Defans | müdafaa etmek | Defans futbolcusu sadece savunmada oynar. | Difens |
Defensive | Defansif | savunma | Defansif ve savunmaci takimlar basarilidir. | Difensiv |
Defer | Ertelemek | De | feri söznüms gözlerin bakimini erteleme. | Diföi |
Deference | Saygi | De | firinsa firin ona da saygi gster. | Defirins |
Defiance | Meydan okumak | Defans yaparak rakibe meydan okunmaz. | Difayins |
Deficient | Noksan | De | fisinde noksansiz ürünler vardi. | Difisnt |
Defile | Geçit | Defile geçidinde mankenler üzerime dogru yürüyordu. | Diifayl |
Define | Tarif etmek | Define bölgemizi lütfen tarif et. | Difayn |
Definitely | Kesinlikle | Define telini kesinlikle kesmemelisin. | Definitli |
Deflation | Deflasyon | para darligi | Deflasyon | ülkemizde ekonomik bir sorundur. | Difleysn |
Deflect | Saptirmak | çevirmek | Defile ekti diyerek konuyu saptirdi. | Diflekt |
Deform | Biçimde bozulma | Deforme olan elbisemin biçiminin bozuldu. | Difoim |
Defraud | Dolandirmak | De.''Fraund artik milleti dolandirmasin.'' | Difroid |
Deft | Becerikli | Deftere becerikli oldugun isleri yaz. | Deft |
Defy | Karsi koymak | De fay hattina kimse karsi koyamaz. | Difay |
Degeneration | Yozlasma | Dejenerasyon kelimesini bile yozlastirdilar. | Dicenireysn |
Degenerate | Dejenere olmak | yozlasmak | Dejenere edip toplumu yozlastirmayin. | Dicenireyt |
Degrade | Rezil etmek | Digeri de onu rezil etmisti. | Digreyd |
Degree | Derece | De | ''Gri sobanin derecesi 45 santigrat olmustu.'' | Digrii |
Deign | Tenezzül etmek | Deyin onlara | sizi kameraya çekmeye tenezzül etmiyorum. | Deyn |
Deity | Tanri | De | iti ya koru ya da Tanri'ya havale et. | Diiti |
Dejected | Kederli | Dicekti de kederli olur diye diyemedi. | Dicektid |
Delay | Gecikme | Dilay ile bulusmam da gecikme yasandi. | Diley |
Delete | Silmek | Delete tusu bilgisayarda yazdigimiz yazilari siler. | Diliit |
Deliberate | Iyice düsünmek | Deli Berat | iyice düsünmeden konusur. | Dilibireyt |
Delicious | Lezzetli | Deli sahis çok lezzetli yemekler yapar. | Dilisis |
Delicate | Nazik | Deli kedi | kizi görünce ona nazik davrandi. | Delikit |
Delight | Zevk almak | Dilay'da zev aldigim çok özellik var. | Dilayt |
Deliquent | Kabahatli | Deli Güven'de-bu olayda çok kabahatliydi. | Dilingkvint |
Delirium | Sayiklama | Deliriyorum yatakta sayiklamana. | Diliriim |
Deliver | Teslim etmek | Deli ver kargosunu hizli teslim et çabuk. | Dilivi |
Delude | Kandirmak | Dili ud çaliyor diye milleti kandirmissin. | Diluid |
Deluge | Su basmak | Del ucun su basan yerleri onunla çek. | Delyuic |
Delusion | Düs | De | losyonumu anca düslerinde görürsün. | Diluijin |
Demand | Talep | De | manda talep ediyorum ama ucuzundan istemiyorum. | Dimaind |
Demean | Davranis | Demin davranislarini kontrol edemedin. | Dimiin |
Demented | Çilgin | Demin Ted | çilgin bakislarini üzerime atti. | Dimentid |
Demi | Yarim | Demin''Yarim ekmek tost yer misin?'' diye sordum. | Demi |
Demise | Ölüm | Temiz bir ölüm oldu onun için | dedim. | Dimayz |
Demobilize | Terhis etmek | De | mobiliz artik çünkü terhis olduk. | Dimobilayz |
Democracy | Demokrasi | Demokrasi | halkin kendi kendisini yönetmesidir. | Dimokrisi |
Demolish | Yikmak | Dimi o lesleri yikilan binadan çikarmak çok zor. | Dimolis |
Demon | seytan | Demin seytan on kisiye musallat oldu. | Diimin |
Demonstrate | Kanitlamak | Demin strateji uyguladigimi kanitladin. | Deminstreyt |
Demoralize | Demoralize olmak | Bu olay sonrasi demoralize olmustum. | Dimorilayz |
Demur | Itiraz etmek | Temur | açiklanan karara itiraz etti. | Dimöi |
Demure | Agirbasli | Dumura ugrayan genç agirbasli takilmaya basladi. | Dimyui |
Den | Magara | Den eki dilimize magara dilinden geçmistir. | Den |
Denial | Inkar | Den'i al(den ekini) inkar kelimesinin sonuna ekle. | Dinayil |
Denomination | Adlandirma | Dinamona isin adlandirmasi yapman lazim. | Dinomineysn |
Denote | Göstermek | De | notunu göstersin bende ona hediyesini gösterecegim. | Dinout |
Denounce | Ihbar etmek | Dene önce mali hataliysa sonra ihbar edersin. | Dinauns |
Dense | Yogun | Dansta | yogun olarak kilo verilir ama ben pek dans etmem. | Dens |
Density | Yogunluk | Dans iti | yogunluktan piste çikamamisti. | Density |
Dental | Kabahatli | Dantelimi çaldigin için çok kabahatlisin. | Dentl |
Dentist | Disçi | Haramidere'den | ta Istanbul içindeki disçiye gittim. | Dentist |
Deny | Inkar etmek | Deney yaptiginizi inkar etmeyin. | Dinayil |
Deodorant | Deodorant | Deodoranti | sevgilimle bulusurken kullaniirm. | Diodirint |
Depart | Hareket etmek | Bizim departmana dogru hareket ettim. | Dipait |
Department | Dipfriz | dondurmak | Isyerinde hangi departmanda çalisiyorsun? | Dipaitmint |
Departure | Kalkis | De pogaça uçak kalkisi esnasinda yenmez. | Dipaiçi |
Depend on | Bagli olmak | Tepen dona | bagli olmak istiyorum. | Dipend on |
Depict | Dile getirmek | De | pekte dile getirmek istemiyorum bu konuyu. | Dipikt |
Deplorable | Acinacak | Dublör abla | acinacak hale düsmüstü. | Diploiribl |
Deportation | Sinirdisi etmek | Depar da atiyon bakiyorum sinirdisi edilince. | Dipoiteysn |
Depose | Görevine son vermek | De | pozlarini begenmedim bu yüzden görevine son veriyorum. | Dipouz |
Deposit | Depozit | siseleri geri verince depozit parasi aldim. | Dipozit |
Depot | Depo | Depo tamamen kahve stoku için kiralanmisti. | Depou |
Deprave | Ahlakini bozmak | De | pravo bunun da ahlakini bozdu. | Dipreyv |
Depreciate | Degeri düsmek | Tepresen de anca kendi degerini düsürür. | Dipriiseyt |
Depression | Depresyon | Kaç gündür depresyondan kurtulamadim. | Dipressn |
Deprive | Yoksun birakmak | De pire ve bitten yalnizca bu sampuan yoksun birakir. | Diprayv |
Depth | Derinlik | Tepti bu derinlikteki su beni | resmen afalladim. | Depth |
Deputy | Milletvekili | De | Putu miletvekili adayi gösteremezsin. | Depyuti |
Derail | Raydan çikmak | De | rayli sistemde raydan çikmak zor. | Direyl |
Derange | Deli etmek | Direnç gösterdiysem de yinede deli etti beni. | Direync |
Deride | Alay etmek | Deride olan kizariklarimla alay ettiler. | Dirayd |
Derision | Alay | Derisi on yildir alay konusu olmustu. | Dirijn |
Derive | Türemek | Deri ve benzeri ürünler mikrop türetirler. | Dirayv |
Derogatory | Küçük düsürücü | Dere katari sana küçük düsürücü hareketler yapiyordu. | Dirogitiri |
Derrick | Vinç | Dericik su vinçle kaldirilip direk çöpe atildi. | Derik |
Descent | Inis | Desende inise geçmis uçak resmi var. | Disent |
Describe | Tanimlamak | Disk | rahip girisini bilgisayara tanimliyordu. | Diskrayb |
Desegregate | Irkçiligi kaldirmak | Diz egri git ama irkçiligi kaldirmak için dogrul. | Disegrigeyt |
Desert | Çöl | De zit tarafimizda sert bir çöl daha var. | Dezit |
Deserter | Asker kaçagi | Diz örtüsünü ört ve de | sert er asla asker kaçagi olmaz. | Dizöiti |
Deserve | Hak etmek | Dizi öv | çünkü o övgüyü hakketti. | Dizöiv |
Design | Dizayn | Dizayn konusunda ben galiba bir numarayim. | Dizayn |
Desire | Arzu | Diz ayi | günesi ve yildizlari hepsini çok arzuluyorum. | Dizayi |
Desk | Okul sirasi | DESK'e ait okul siralari elimize ulasti. | Desk |
Desolate | Perisan | De | salata yerken acidan perisan oldum. | Desilit |
Despair | Umutsuzluk | Etegimdeki diz payi sevgilimi umutsuzluk içine atti. | Dispai |
Desperate | Umutsuz | De süper at bile ara sira umutsuz olur. | Despirit |
Despicable | Rezil | Tespih kabul | kendini rezil etmeyeceksen. | Despikibl |
Despise | Hor görmek | Tespihse sallasin onu hor görme. | Dispays |
Despite of | ege ragmen | Tespiti of demene ragmen kabul ettin. | Dispayt iv |
Despot | Despot | Despot insanlardan her zaman nefret etmisimdir. | Despot |
Dessert | Tatli | De sert olmus su tatli | çekinme söyle. | Dizöiti |
Destination | Gidilecek yer | Testine isin bile göndersem gidecegin yerden vazgeçiremezsin. | Destineysn |
Destine | Nasip etmek | Testin | Allah nasip ederse benim olacak. | Destin |
Destiny | Kader | Testini | kader bana çözdürmedi ama tekrardan deneyecegim. | Destini |
Destitute | Muhtaç | Testi tut basinda muhtaç olana su dök. | Destityuit |
Destroy | Yok etmek | Distir | oy içiniçürükleri yok et. | Distroy |
Destruction | Imha | Teste reaksiyon gösterip imha ettin. | Distraksin |
Detached | Tarafsiz | De | Tacid | çok tarafsiz bir insandir. | Ditaç |
Detail | Detay | Detay | ildeki karmasada gizliydi ama çözebilene. | Diiteyl |
Detain | Alikoymak | De | tayin sonrasi seni burada alikoyacagim. | Diteyn |
Detective | Dedektif | Dedektifler her zaman gizli çalisirlar. | Didektiv |
Deter | Vazgeçirmek | De | terli kiyafetleri giymekten vazgeçirsinler. | Ditöi |
Detergent | Deterjan | Deterjan çocuklar için tehlike olusturur. | Ditöicint |
Deteriorate | Fenalasmak | De terör | ati bile fenalastirir. | Ditirireyt |
Determine | Belirlemek | Deterjanin-Mine'de alerji yaptigi belirlendi. | Ditöimin |
Detest | den nefret etmek | De | testlerden nefret ediyorum. | Ditest |
Dethrone | Tahttan indirmek | De | torunumu tahttan indiremezsin. | Dithroun |
Detonate | Infilak etmek | Detone olan ses | stüdyoyu infilak ettirecekti. | Detineyt |
Detriment | Hasar | De tiri mintikadan hasarsiz bir sekilde uzaklastirsin. | Detrimint |
Devaluation | Devalüasyon | Ülke parasinin deger kaybetmesine devalüasyon denir. | Divalyueysn |
Devastate | Harap etmek | Devesi teyit etti | ve kosarak standi harap etti. | Devisteyt |
Develop | Gelismek | Deve | lop lop su içtigi için bu kadar gelisti. | Divelip |
Deviate | Sapmak | Devi | ateist ile tanistirdiktan sonra yolundan sapti. | Diivieyt |
Device | Aygit | Devi | cenaze aygitina koyarak mezara götürdük. | Divays |
Devil | seytan | Dev | il genelinde seytanlari uzaklastirmakla görevliydi. | Devl |
Devios | Dolambaçli | Deveyiz ve dolambaçli yollari severiz. | Divyis |
Devise | Tasarlamak | De ki yeni vizeleri ben tasarliyacagim. | Divayz |
Devoid of | den mahrum | Döv o iti | sonra da kendinden mahrum birak. | Divoyd iv |
Devotion | Baglilik | Deve | ota baglilik yemini etmistir. | Divoisn |
Devour | Oburca yemek | Deve orda oburca yemegini yiyordu. | Divaui |
Devout | Samimi | Deve ot yerken samimi bir poz verdi. | Divaut |
Dew | Çiy | Dev duyu organim çiy kaplanmis diye üzülüyordum. | Dyui |
Dexterity | Beceri | De | ister iti eger onda bir beceri görürse. | Dekstiriti |
Diabetes | Diyabet | Diyabetiz ama kisilerin bize sefkatle yaklasmasi gerekir. | Dayibiitiiz |
Diagnose | Teshis etmek | Dayi kinanin az kaldigini teshis etti. | Dayignouz |
Diagram | Diyagram | Diyagramdaki sayilari hafizada tutmaya çalis. | Dayigram |
Dial | Telefon numarasi çevirmek | Dayilanma da su telefonu numarasini çevir. | Dayil |
Dialect | Diyalekt | lehçe | Diyalekt felsefesinde lehçe çok önemli bir unsur degildir. | Dayilekt |
Dialogue | Diyalog | Diyalog kurmayi sevmeyen biri olsa da o çok güzel konusur. | Dayilog |
Diameter | Çap | Ölç diye diye | metre kullanarak sahanin çapini ölçtüm. | Dayimeti |
Diamond | Elmas | Dayi | mintinkasindan elmas çikartiyordu. | Dayimind |
Diaper | Çocuk bezi | Depar atip hizlica çocuk bezi aldim. | Dayipi |
Diaphragm | Diyafram | Diyaframdan alinan nefesin önemi çoktur. | Dayifram |
Diarrhea | Ishal | Diger aga da ishal oldu | artik basimizda kim duracak? | Dayirli |
Diary | Günlük | De ARiYa ''hergün mutlaka günlük yaz.'' | Dayiri |
Dice | Zar atmak | Dicem o ki dayisi zar atmakta çok ustadir. | Days |
Dictate | Dikte etmek | Dikte edilerek yönetilmek halka huzur vermez. | Dikteyt |
Dictator | Diktatör | Diktatör yönetimlere tarihte çok rastlanir. | Dikteyti |
Diction | Diksiyon | Diksiyon kursunda güzel bir kizla tanistim. | Diksin |
Dictionary | Sözlük | Diksiyon | ari gibi sözlüge çalismakla düzelir. | Diksiniri |
Die | Ölmek | Dayi | ölürüm senin o bakisina ne güzel gözlerin var. | Day |
Diet | Diyet | Diyetin ve sporun önemi çok büyüktür. | Dayit |
Differ | Farkli olmak | De firin içinde çok farkli oluyorsun. | Difi |
Different | Farkli | De firinda çok farkli ekmekler çikar. | Difrint |
Differential | Diferansiyel | Diferansiyeli bozuk araba almisim. | Difidint |
Diffident | Utangaç | Defedin de biraz utangaçligi kalksin. | Difyuiz |
Diffuse | Yaymak | DI fuzesi etrafa radyasyon yayiyordu. | Difyuiz |
Dig | Kazmak | Dik yamaçlarda toprak kazardim ben. | Dig |
Digest | Hazmetmek | Dik esti rüzgar bunu hazmedemem. | Dicest |
Digital | Dijital | Dijital fotograf makineleri net görüntü yakalama uzmandir. | Dicitil |
Dignity | Agirbaslilik | Dik neti ve agirbaslilik ile bekle yaninda. | Digniti |
Digress | den ayrilmak | Dayi | gres yagina basinca | kolumdan ayrilip yere düstü. | Daygres |
Dike | Set | Dik egimli araziye asla set kurulmamalidir. | Dayk |
Dilate | Genislemek | Dil at genislet | balonumu iyice sissin. | Dayleyt |
Dilemma | Güç durum | Dilenme karsimda güç durum yasatma bana. | Dilemi |
Diligence | Gayret | Dili cinsti | gayret ederek onu düzeltebilirdi. | Dilicins |
Dili | Dereotu | Dil üzerinde dereotu bekletmek çok faydalidir. | Dil |
Dilute | Sulandirmak | Dilini yuttu bu olayi sulandirinca. | Daylyuit |
Dim | Bulanik | Dim dik tepeye bulanik sulardan geçerek varacagiz. | Dim |
Dimension | Boyut | Dümene isin çarpinca boyut degistirdi. | Dimensin |
Diminish | Azalmak | Demin isinin azaldigini söylüyordun. | Diminis |
Dimple | Gamze | Dimi pile su gamzeli kiz da sahip olamaz. | Dimpil |
Din | Gürültü | Din | bu gürültü patirtiyi asla kaldiramaz. | Din |
Dine | Aksam yemegi | Dayina | aksam yemeginden sonra hizmet et. | Dayn |
Dingy | Soluk | Dinci | soluk bir takim elbise giymisti. | Dinci |
Dip | Banmak | Tabagin dibine ekmekle bandim ve hiçbir sey birakmadim. | Dip |
Diplomacy | Elmas | Diplomasi trafiginin ardindan ortam sakinlesti. | Diploumisi |
Diplomatic | Diplomatik | Diplomatik çabalarimiz basarili oldu. | Diplimatik |
Dire | Dehsetli | Dayi | direnince dehsetli bir tepkiyle karsilandi. | Dayi |
Direct | Dogrdudan dogruya | Söyleyeceklerini dogrudan dogruya direk yüzüme söyle. | Direkt |
Directive | Talimat | Direktiflerimize ve talimatlarimiza uymalisiniz. | Direktiv |
Director | Yönetmen | Yönetmen ve teknik direktör ilk kez ayni masada yemek yediler. | Direkti |
Directory | Adres defteri | Direktör | adres defterinden beni buldu. | Direktiri |
Dirigible | Yönetilebilir | Derici bul kolay yönetilebilir olsun. | Diricibl |
Dirty | Kirli | Dördü de kirliydi bu eski çamasirlarin | Döiti |
Disable | Sakatlamak | Sakatlanmak kelimesinin geçtigi dizeyi bul. | Diseybil |
Disadvantage | Dezavantaj | Dezavantajli durumlari | lehimize çevirme zamani gelmistir. | Dizidvantic |
Disagree | Uymamak | Diz agrisi bu kez bana hiç uymadi. | Disigri |
Disappear | Gözden kaybolmak | Diz ipimi çalan adam gözden kayboldu. | Disipii |
Disappoint | Hayal kirikligina ugramak | Dizi puan tablosunda bizi hayal kirikligina ugratti. | Disipoynt |
Disarm | Silahsizlanmak | Diz agrim orduyu silahsizlandiracaktir. | Disaim |
Disarrange | Düzenini bozmak | Diz igrenç agriyor | saglik düzeni bozulunca. | Disireync |
Disarray | Karisiklik | Dizi sarayda çikan karisikliklari anlatiyordu. | Disireync |
Disaster | Felaket | Diz astarimi baglamamam felakete yol açti. | Dizaisti |
Disband | Dagitmak | Diz bandi bulup millete dagitacagim. | Distres |
Disbelief | Inançsizlik | Dizi blöf yapiyordu | inançsizlik doluydu. | Disbilif |
Disc | Disk | Disk çalarim ariza yaptigi için bugün sen bana konser vereceksin. | Disk |
Discharge | Bosalmak | Dize sarji aleti takip agrisini bosaltti. | Disçaic |
Discard | Atmak | Disk atmak çok güzel | hele ki kumsalda. | Diskaid |
Disciple | Havari | Disk iple baglaninca havariler isyan etti. | Disaypil |
Discipline | Disiplin | Disipline önem vermek ögretmenin görevidir. | Disiplin |
Disc jokey | Diskjokey | Diskjokey ile at yarisi jokeyligi arasinda daglar kadar fark var. | Dis coki |
Disclaim | Inkar etmek | Inkar edemem diskliyim ve yürüyemiyorum. | Diskleym |
Disclose | Açiga vurmak | Diz klavuzunu kim açiga vurdu? | Disklouz |
Disco | Disko | Diskoda kivira kivira dans ederken yakalandim. | Diskou |
Discomfort | Rahatsizlik | Diz konforum çok çnemli kimse rahatsizlik vermesin. | Diskamfit |
Discompose | sasirtmak | Diskom pozu çok cüretkardi | milleti sasirtti. | Diskimpouz |
Disconcert | Altüst etmek | Diskon | sert müzigiyle beynimi altüst etti. | Diskinsöit |
Disconnect | Baglantisi kesilmek | Diskon ektigini biçti ve baglantisiin kesti herkesle. | Diskinekt |
Discord | Anlasmazlik | Disko ordusu arasinda anlasmazlik yasandi. | Diskoid |
Discourage | Cesaretini kirmak | Dizi | kari için cesaret kiriciydi. | Diskaric |
Discourse | Nutuk | Dizi kursunda nutuk okuma çalismasi yaptik. | Diskois |
Discourteous | Saygisiz | Dizi kurduyuz ama saygisiz da degiliz. | Disköityis |
Discover | Kesfetmek | Disko var burada haydi kesfedelim. | Diskavi |
Discreet | Agzi siki | Diski erittigimi kimseye söyleme | agzi siki ol. | Diskriit |
Discuss | Tartismak | Diz kasilari hakkinda tartismak istemiyorum. | Disskas |
Disengage | Serbest birakmak | Dizi en geç yarin yayindan kalkar ve serbest birakilir oyuncular. | Disingeyc |
Disfigure | Biçimini bozmak | Diz figürümün biçimini bozdum. | Disfigi |
Disgusting | Igrenç | Dizi kastin Ingilizce'yi igrenç konusuyordu. | Disgasting |
Dish | Bulasik | Disi kuslar bulasik yikamaya daha yatkinlardir. | Dis |
Disheveled | Darmadaginik | Disi | velet aslinda darmadaginik bir odada sakliyordu. | Diselvd |
Dislike | Hoslanmamak | Dizi layik oldugu yerde degil galiba hoslanilmadi. | Dislayk |
Disloyal | Vefasiz | Dizil oy almaya çalis vefasiz insanlardan. | Disloyil |
Dismal | Kederli | Diz mallari siraya | simdi kederli olmanin sirasi degil. | Dismil |
Dismay | Korku | Dizim | ay isiginda çekilmis bir korku dizisidir. | Dismey |
Dismember | Parçalamak | Diz | memba sularini ist kata | düsüp parçalanirsa canin sagolsun. | Dismembi |
Dismiss | Kovmak | Dizimiz | kovdugu oyunculari geri çagirdi. | Dismis |
Disobey | Itaat etmemek | Diso Bey'e asla itaat etmem. | Disibey |
Disorder | Düzensiz | Diz orda | düzensizlik içinde duruyordu. | Disoidi |
Disown | Inkar etmek | Diz avunur yokluguma bunu inkar edemem. | Disoun |
Disparage | Kötülemek | Diz para için kötülenmez. | Disparic |
Dispassionate | Tarafsiz | Dizi pesinati | tarafsiz gençler esliginde ödenecek. | Dispasnit |
Dispatch | Göndermek | Diz paçasini tutup çogu eve gönderdi. | Dispaç |
Dispensary | Dispanser | Dispansere giderken yolda kaza geçirdi. | Dispensiri |
Dispense | Dagitmak | Diz | pense ile agrisini dagitacak. | Dispens |
Disperse | Yaymak | Dizi | Pers kanallarinda yayilmis. | Dispöis |
Displace | Yerini almak | Dizi | polis dizisinin yerini aldi. | Displeys |
Display | Göstermek | Display tusu kanallari göstermek için bulunur. | Displey |
Displease | Gücendirmek | Gücendirmene gerek yok biz çok disiplinliyiz. | Displiiz |
Dispose | Düzenlemek | Dizi pozlari düzenlenip yayina sürülecek. | Dispouz |
Disproportionate | Oransiz | Dizi operasyonda orantisiz güç kullanildi. | Dispripoisnit |
Disprove | Aksini kanitlamak | Dizi provalarinda elestirilerin aksini kanitlayamadim. | Dispruiv |
Dispute | Münakasa | Dizi | put münakasalarini anlatiyordu. | Dispyuit |
Disqualify | Diskalifiye etmek | Rakibe yumruk atan oyuncu sahadan diskalifiye edildi. | Diskvolifay |
Disregard | Aldirmazlik | Dirsek atti ve aldirmazliktan geldi. | Disrigaid |
Disrepute | Kötü söhret | Düsürüp yuttu üzümü kötü söhreti olan bu kadin. | Disripyuit |
Dissatisfy | Memnun etmemek | Dis satisi | faydalari memnun etmedi. | Dissatisfay |
Dissect | Parçalara ayirmak | Dizime ektigim yapragi parçalarina ayirdim. | Disekt |
Dissent | Ayni fikirde olmak | Diz sende deidm ve ilk defa ayni fikirde olduk. | Disent |
Dissipate | Saçip savurmak | Dizi pat diye bitince izleyiciler baska kanallara saçip savruldu. | Disipeyt |
Dissuade | Caydirmak | Dizi | süet çorap giymekten caydi. | Disveyd |
Distance | Mesafe | Destansi bir mesafe vardi aramizda. | Distins |
Distaste | Tiksinme | Dis testinden tiksindim artik. | Disteyst |
Distil | Damitmak | Dis teli suda damitilan özel bir maddeden yapilmaktadir. | Distil |
Distinguish | Ayirt etmek | Destan | gevis getiren hayvanlari ayirt etmisti. | Distingvis |
Distort | Bükmek | Diz tortusunu elimle büküp çikardim. | Distoit |
Distracted | Deliye dönmüs | Diz | tarak tutunca el deliye döndü. | Distraktid |
Distress | Üzüntü | Diz stresi ve agrisi üzüntü yaratiyor. | Distres |
Distribute | Dagitmak | Distribitörlerle anlastim dagitimi ben yapacagim. | Distribyuit |
District | Ilçe | Dizi | trik trak seslerle ilçemizde çekiliyordu. | Distrikt |
Disturb | Rahatsiz etmek | Dizi | turbo hizla onu rahatsiz ediyordu. | Distöibid |
Disused | Artik kullanilmayan | Dizi yüzdü | artik kullanilmayan hale soktu. | Disyuiz |
Ditch | Hendek | Hiç hendek kazarken | hazine bulan gördünüz mü? | Diç |
Dive | Dalmak | Diva | suya dalmak için hazirlik yapiyordu. | Dayv |
Divergent | Çesitli | Dev Ercan | çesitli sporlarla ugrasiyordu. | Dayvöicint |
Diverse | Farkli | Dayi ve öz amca birbirinden farklidir. | Dayvöis |
Divert | Oyalamak | Döverdi karisini oyalamadan direk dalardi. | Dayvöit |
Divide | Dogrudan dogruya | DVD'i de ikiye böldüm | birisi sana digeri de bana. | Divayd |
Divident | Kar hissesi | DVD'den kazandigin kar hisselerini sana ödedik. | Dividint |
Dividers | Pergel | DVD dersi için pergel getirmistik. | Divaydiz |
Divine | Ilahi | Divan edebiyatinda ilahi müzik önemli yer tutar. | Divayn |
Division | Bölüm | Division ligi | bölümlere ayrilmis takimlarin oynadigi bir lig demektir. | Divijin |
Divorce | Bosanmak | Karimi döversem eger | bosansin benden. | Divois |
Dizzy | Bas döndürücü | Dizi bas döndürücü bir hizla ilerliyordu. | Dizi |
Do | Yapmak | Do re mi notalarini resim olarak yaparsan sana bir hediyem olacak. | Dui |
Docile | Uysal | Dogu sahilinde uysal bir köpek yasarmis. | Dousayl |
Dock | Havuz | Tok köpek havuza atladi çünkü sirilsiklam asik olmustu. | Dok |
Doctor | Doktor | Doktor olmk isteyen birini taniyorum. | Dokti |
Doctrine | Doktrin | Doktrini olup da vermeyen varsa burayi terk etsin. | Doktrin |
Document | Doküman | Sinava dökümanlara çalisarak hazirlandim. | Dokyumint |
Dodge | Hizla yana kaçilmak | Tod | gelirken bana çarpacagini anlayinca hizla yana kaçildim. | Doc |
Dog | Köpek | Tok köpegi tirmalayan kedi ne demis? Hiçbir sey…Kediler konusamaz ki. | Dog |
Dogma | Dogma | Hiçbir zaman degistirmeyecegim dogmalarim var. | Dogmi |
Dole | Sadaka | Dol ey sadakalar cebime | paraya ihtiyacim var. | Doul |
Dolefull | Üzüntülü | Üzüntülü insanlarla dolu | ful cenaze. | Dolufl |
Doll | Oyuncak bebek | Dol oyuncak bebeklerle odam. | Dolufl |
Dollar | Dolar | Dolar görünce gözlerim doluyor | nerede eski zenginligim. | Doli |
Dolorous | Kederli | Dolariz ask acisiyla kederli insanlarin kalplerine. | Doliris |
Dolphin | Yunus baligi | Dolu fincandan yunus baligi figürü çikti. | Dolfin |
Domain | Alan | Internette domain almak | alan adi almak demektir. | Doumeyn |
Dome | Kubbe | Kubbenin üzerinden dom dom kursunu geldi. | Doumeyn |
Domestic | Evcil | Domatesleri yiyen evcil hayvanlar | bir anda dinozor gibi oldular. | Dimestik |
Domesticate | Evcillestirmek | Domatesi yiyen kedi evcillesti. | Dimestikeyt |
Domicile | Konut | Do misal olarak konutlardan en çok çikan notadir. | Domisayl |
Dominant | Dominant | baskin | Dominant ve baskin kadinlara bayilirim. | Dominint |
Domineer | Zorbalik etmek | Dominant erkekler eslerine zorbalik eder. | Dominii |
Dominion | Egemenlik | Yeni dogan minyon bir ülke | egemenligini tüm dünyaya ilan edemez. | Diminyin |
Donate | Bagis vermek | Bagis verdigin kisilerin evlerini resimlerle donat. | Douneyt |
Done | Yapilmis | Don erkekler için yapilmistir sadece. | Dan |
Donkey | Esek | Esekler asla kirmizi don giymezler. | Danki |
Donor | Veren kisi | Donör bir organini baskasina veren kisdir. | Douni |
Doomsday | Kiyamet günü | Domuz dayima kiyamet gününü yasatti. | Duimsdey |
Door | Kapi | Dur kapinin önünde | tek ayagini havaya kaldir ve bekle. | Doi |
Dope | Uyusturucu madde | Depo | uyusturucu maddelerle doluydu. | Doup |
Dormant | Uyusuk | Uyusuk uyusuk durmanda bir sakinca yok. | Doimint |
Dormitory | Yatakhane | kogus | Dur monitörü bu kogusa sokamazsin. | Doimitri |
Dose | Doz | Yaptigimiz seylerin dozunu iyi ayarlamamiz lazim. | Dous |
Dote | Üzerine titremek | Do | Te harfinin üzerine titriyordu. | Dout |
Double | Duble | çift | Birkaç duble içkiden ne zarar gelir deme. | Dabl |
Double chin | Gerdan | Iki duble Çin içkisi gerdanima döküldü. | Dabl çin |
Doubt | süphe etmek | Tabuttaki | Davut'tan süphe ediyordu. | Daut |
Douche | Dus | Dus alirken tavanda aniden beliren seyden çok korktum. | Duis |
Dough | Hamur | Dogu | hamuru firinda muhtesem piser. | Dou |
Dove | Kumru | Döve döve kumrunun agzindan aldi yemegini. | Dav |
Down | Asagida | Döven asagida o hergeleyi | bir daha buralarda dolasmasin. | Daun |
Downcast | Keyfi kaçik | Dövün kasten yapan kisiyi de onun da keyfi kaçsin. | Daunkest |
Downfall | Saganak | Dövün fal bakan kisiyi eger saganak yagmur olmazsa. | Daunfoil |
Downhill | Yokus asagi | Dövün hile yapan kisiyi yokus asagi inerken. | Daunhiil |
Downright | Büsbütün | Dövün raylarda | sonrada büsbütün baglayin. | Daunrayt |
Downstairs | Alt katta | Dövün | star olmak kolay mi alt katta su an o. | Daunsteyirs |
Downwards | Asagi dogru | Asagi dogru eve gidiyordu dövün vardiysa. | Daunvaidz |
Dowry | Çeyiz | Çeyizi vermezse o davari kaçiririz. | Dauiri |
Doze | Uyuklamak | Yüksek dozda ilaç alinca uyuklamaya basladim. | Douz |
Dozen | Düzine | Düzinelerce esya gelince hanimin düzeni bozuldu. | Dazn |
Drab | Gri | Izdirap çektigimde gri kiyafetler giyerim. | Drab |
Draft | Taslak | Dur affet bu projemi-yeni bir taslak yaparim sana. | Draft |
Drag | Sürüklemek | Araba duraktakilere çarpip sürükledi. | Drag |
Dragon | Ejderha | Dragon savasçisinin kolunda ejderha dövmesi vardi. | Dragin |
Drainage | Drenaj | kanalizasyon | Kanalizasyona drenaj kapagi tak. | Dreynic |
Drake | Erkek ördek | Direk erkek ördeklerini hedef aldi. | Dreyk |
Drama | Tiyatro | Tiyatroda | drama oyunu sergileniyordu. | Draimi |
Dramatic | Dramatik | Dramatik filmler | beni her zaman aglatir. | Drimitik |
Drape | Kumasla kaplamak | Dürüp durma bu nevresimleri | daha onu kumasla kaplayacagim. | Dreyp |
Drastic | siddetli | Dur astik ceketini | siddetli yagmura yakalanmissin. | Drastik |
Draw | Çizmek | berabere | Çizme yarismasinda | rakibiyle berabere kalinca travma geçirdi. | Droi |
Drawing | Çekilis | Travma sonucunda Ingiliz hakemler çekilis yapmaya karar verdiler. | Droiing |
Dream | Rüya | Rüyalarimda çok diriyim | kalkinca ölü. | Driim |
Dreary | Can sikici | Diri ari | can sikici bir halde saldiriya geçti. | Driiri |
Drench | Sirilsiklam etmek | Direnç göstersemde havuz önünde beni sirilsiklam ettiler. | Drenç |
Dress | Elbise | Diri es rüzgar su elbiseleri havalandir. | Dres |
Dribble | Damlamak | Diri bul yapraklari üzerinden su damlatsin. | Dribl |
Drift | Akinti | Diri | fit bir vücut sürekli akintiya karsi yüzerek elde edilir. | Drift |
Drill | Delmek | Diril aniden kulagini deldigimde. | Dril |
Drink | Içmek | Derin kötü renge dönüstü | içki içtigin için. | Dringk |
Drip | Damla | Trip yapinca göz damlamin tümünü onun gözüne döktüm. | Drip |
Drive | Sürmek | Dur ayva yiyemem araba sürerken. | Drayv |
Drive on | Gitmeye devam etmek | Dur | ayvani ye sonra gitmeye devam et. | Drayv on |
Drizzle | Çiselemek | Dur rezil olma çiseleyen yagmur altinda. | Drizl |
Drone | Erkek ari | Duran bu erkek ariyi ayagimla ezdim. | Droun |
Drop | Düsmek | Durup | su düsen yagmuru izleyecegim. | Droup |
Drought | Kuraklik | Kurakliktan çevrede duru ot kalmamisti. | Draut |
Drown | Suda bogulmak | Dur avun kendinle suda bogulan birini kurtaramadim. | Draun |
Drowsy | Uykulu | Duru suya bakarken | uykulu gözüküyordum. | Drauzi |
Drudge | Agir is yapmak | Dur aç kapiyi | agir is yapanlar yemege gelsin. | Drac |
Drug | Ilaç | Durak ölümüne ilaç bekleyen hastalarla doluydu. | Drag |
Drum | Davul | Dram filminde davul çaldim gün boyu. | Dram |
Drunk | Sarhos | Dur | Ankara sarhoslarini izleyeyim. | Drank |
Dry up | Kupkuru yapmak | Dur ayip böyle | kupkuru yapmam lazim saçimi. | Dray ap |
Dry | Kuru | 'Dur ayol kurusun biraz saçlarim'' deidm. | Dray |
Dual | Çift | Dualarimiz bu çift için | umarim hemen bosanmazlar. | Dyuil |
Dub | Dublaj yapmak | Dublajli film izleyecegime hiç izlemem daha iyi. | Dab |
Dubious | süpheli | Dobiyiz biz diyenin | insanligi süphelidir. | Dyuibyis |
Duchess | Düses | Düses masallah pasakli bir kiz gibi giyinmis. | Daçis |
Duck | Ördek | Ördek dakikada bin kez vakvakliyordu. | Dak |
Dudgeon | Öfke | Tacini öfkeyle yere atti ver sevgilisini kucagina aldi. | Dacin |
Due | Vadesi gelmis | Dua edin vadesi gelmis merhuma. | Dyui |
Duel | Düello | Bu düellodan ben galip gelecegim | buna emin olabilirsiniz. | Dyuil |
Dull | Kalin kafali | Dul ve kalin kafali bir kizdi bizim Nuriye. | Dal |
Duke | Dük | Fransa dükü ile yemek yedigimi hiç hatirlamiyorum. | Dyuik |
Duly | Tam zamaninda | Dali tam zamaninda kesmisim. | Dyuili |
Dummy | Taklit | Dami taklit ederek | aynisini kendi evine yapti. | Dami |
Dump | Bosaltmak | Damdaki pisligi bosalttim ama tekrar pislenmis. | Damp |
Dumping | Ucuzluk | Damping günlerinde ucuzluk baslar. | Damping |
Dun | Borçluyu sikistirmak | Dün borçlu adami sikistirdim. | Dan |
Dune | Kum tepesi | Düne geri dönersem | kum tepesi yaptigimi hatirlarim. | Dyuin |
Dung | Gübrelemek | Topragi gübrelerken dang diye kafama tahta düstü. | Dang |
Dungeon | Zindan | Tan | çinlayan kulagini zindandakilere gösterdi. | Dancin |
Dupe | Aldatmak | Düpe düz aldatmaktir bunun yaptigi. | Dyuip |
Duplex | Dubleks | Dubleks ev yaptirmak istiyorum. | Dyuipleks |
Duplicate | Kopya | Duble kat projesinin kopyasini bugün çikardim. | Dyuiblikit |
Durable | Saglam | sürekli | Duyuru bulmak için karsisinda sürekli saglam dur abla. | Dyuiribl |
Duress | Tehdit | Dur esen rüzgar | kimseyi tehdit etme. | Dyuires |
During | Esnasinda | Dur Ingiliz | diye bagirdigim esnada polis geldi. | Dyuiring |
Dusk | Alacakakranlik | Daha sik giyinmelisin alacakaranlik çöktügünde. | Dask |
Dust | Çöp | Dost | çöp atmaya da gider ara sira | öyle degil mi? | Dast |
Dutiful | Görevini bilen | Dutu ful toplar görevini bilen kisiler. | Dyuitifl |
Duty | Görev | Dutu toplamak en önemli görevimdi | su siralar. | Dyuiti |
Dutyfree | Gümrüksüz | Dutu | free aldim ve gümrüksüz ülkeye soktum. | Dyuitifri |
Dwarf | Cüce | Duvar faresi | cüce boyuyla herkesi korkutuyordu. | Dvoif |
Dwell | Oturmak | Döv elin adamini | oturt evinde biraz erkek kadin ol. | Devl |
Dye | Boya | Dayi | boya mi yapiyorsun o kocaman kafana? | Day |
Dying | Ölen | O ölen dayi Ingiliz miydi | daha dün onunla konusmustuk. | Daying |
Dynamic | Dinamik | Dinamik ve enerjik insanlarla takiliyorum. | Daynamik |
Dynamite | Dinamit | Dinamit eski çaglardan beri kullanilan bir patlayicidir. | Daynimayt |
Dynamo | Dinamo | Bisikletimin dinamosu bozuldu | farim yanmiyor. | Daynimo |
Dynasty | Hanedan | Din istiyor onun hanedan olmasini. | Dinisti |
Dysentery | Dizanteri | Dizanteri hastaligina günümüzde pek rastlanmiyor. | Disntri |
Each | Her bir | Iç suyun her bir damlasini kana kana. | Iiç |
Each other | Herbiri | Iç o ter kokulu içkilerin herbirini. | Iiç aidi |
Eagle | Kartal | Egale etti rakibini yine kara kartal. | Iigil |
Ear | Kulak | Eger iyi bir kulak varsa sende bu sarkiyi seversin. | Ii |
Eardrum | Kulak zari | Eger dram müzigi kisik sesle çalarsa kulak zarim bayram eder. | Iidram |
Earlobe | Kulak memesi | Egilip | kulak memesine dokundum. | Iiloub |
Early | Erken | Eyerli at erken kalkamadi | o ölü gibi yatiyordu. | Öili |
Earn | Kazanmak | Eyerin saglamsa bu yarisida kazanir senin at. | Öin |
Earnest | Ciddi | Eyerin Istanbul'da ciddi manada ilgi gördü. | Öinist |
Earnings | Kazanç | Eyerin Ingilizlere satisi size çok kazanç saglayacak. | Öiningz |
Earphone | Kulaklik | Eger fon müzigi çalacaksan kulaklik tak. | Iifoun |
Earring | Küpe | Eger ingilizce ögrenirsen sana küpe alacagim. | Iiring |
Earth | Yeryüzü | Örtüyle kaplanmisti adeta yeryüzü. | Öith |
Earthen | Topraktan yapilmis | Örtün | topraktan yapilmis | çok güzel. | Öithin |
Ease | Rahat | Iz birakmadim hiç | rahatça bulamazlar bizi. | Iiz |
East | Dogu | Istanbul | ülkenin dogusunda degildir o galiba batidadir. | Iist |
Easy | Kolay | Izi kolayca bulundu ama harekete geçmek için henüz çok erken. | Iizi |
Eat | Yemek | It | yemegini bitirince mayisti hemen yerde. | Iit |
Eat up | Yiyip bitirmek | It | apartmandaki tüm yemegi yiyip bitirdi. | Iit ap |
Eccentric | Eksantrik | Eksantrik hareketler yapma konusunda uzmanim. | Iksentrik |
Eclipse | Tutulma | Ee klipse içinde ay tutulmasi mutlaka olmali. | Iklips |
Echo | Eko | Dagda bagirirken | sesiniz eko yapmazsa dayak yersiniz. | Ekou |
Ecology | Ekoloji | Ekoloji | çevre bilimidir ve lisedeki en sevdigim derstir. | Eikolici |
Economic | Ekonomik | Ekonomik kriz | tüm dünyada etkili olacak. | Iikonomik |
Economist | Ekonomist | Ekonomistler | bizi yaklasan tehlikeye karsi koruyamadilar. | Iikonomist |
Eddy | Girdap | Edi'yi | girdaba düserken zor kurtardim. | Edi |
Edge | Kenar | Et getir bize cam kenarindaki ecnebiden. | Ec |
Edible | Yenir | Edip'le yabani meyve yedik | zehirlendik | yenir sanmistik. | Edibl |
Edifice | Büyük bina | Hedefiz bu büyük binanin içinde. | Edifis |
Edit | Yayina hazirlamak | Editörlerimiz kitabi yayina hazirliyorlar. | Edit |
Editör | Editör | Editörlügünü neredeyse ben yaptim bu kitabin. | Editi |
Educate | Egitmek | Öcü Keyt | bir ögretmen tarafindan egitildi. | Ecukeyt |
Education | Egitim | Öcü Kesan'da egitimini tamamlamis. | Ecukeysin |
Educator | Egitimci | Öcü Keyt'i ormansa egitimcisi yakalamis. | Ecukeyti |
Eel | Yilanbaligi | El degerse yilanbaligina hemen yikayin. | Iil |
Effective | Etkili | Efe ekti bizi | etkili bir bahane bularak. | Ifektiv |
Effeminate | Kadinsi | Efe | Mine gibi kadinsi olmaya çalisiyordu. | Ifeminit |
Effervescent | Köpüren | Efe ve sen | tam bir köpüren selalesiniz. | Efivesnt |
Efficient | Yeterli | Efe | sen de bu is için yeterli degilsin maalesef. | Ifisint |
Effort | Efor | çaba | Efor testinden saglam çikinca hemen top oynamaya çabaladim. | Efit |
Effusive | Görevine son vermek | Efe | Yusuf'un görevine son verdi. | Ifyuisiv |
Egg | Yumurta | Ek gelir elde etmek için yumurta satiyordum. | Eg |
Egghead | Entel | Ek hedefim | entellik üzerine kuruludur. | Egghead |
Egoism | Egoizm | Egoizm | hiç sevilmeyen bir kuramdir. | Egouzim |
Egress | Çikis | Ek resim tablolarinin yaninda | gizli bir çikis tüneli vardi. | Iigris |
Eight | Sekiz | Egit her sekiz yasina basan çocugu. | Eyt |
Eighteen | On sekiz | Egitin her on sekiz yasina basan kizlari. | Eytiin |
Eighty | Seksen | Egdi boynunu | seksen yasindaki adama. | Eytiin |
Either | Yaya da | Ya Ay'dir o ya da Mars | aslinda o Jüpiter'de olabilir. | Aydhi |
Ejaculation | Ünlem | Uçaklasan ünlem isareti ülkeyi terk etti. | Icakyuleysn |
Eject | Kovmak | Ece | ekti çocugu ve sonra yanindan kovdu. | Icekt |
Eleborate | Özenle hazirlanmis | Ele barut özenle hazirlanmisti. | Ilabirint |
Elapse | Geçip gitmis | Eli apse olmustu simdi ise geçip gitmis sanirim. | Ilaps |
Elastic | Elastik | esnek | Elastik ve esnek iplerle kendimi sardim. | Ilastik |
Elbow | Dirsek | El bu | güven olmaz hiçbirine dirsegini bile kirarlar vallahi. | Elbou |
Elder | Daha yasli | El der ki bundan daha yaslisini alma. | Eldi |
Elderly | Yasini basini almis | El derli yoplu yasini basini almis bir damat ister. | Eldili |
Elect | Seçmek | Elekten geçirilmis pirinçlerin | en güzellerini ben seçtim. | Ilekt |
Election | Seçim | Elek isinlarin | seçimini güzel yapar. | Ileksn |
Elector | Seçmen | Elekti bu seçmenlerin yaptigi alet. | Ilekti |
Electric | Elektrik | Elektrik çarpmasina karsi kendinizi koruyun. | Ilektrik |
Electrician | Elektrikçi | Elektrigi anarsan hemen elektrikçi gelir. | Ilektrisin |
Electrify | Elektriklenmek | Elektrik fayindan çikan enerjiden elektriklenme oldu. | Ilektrifay |
Electrocute | Elektrikli sandalyede infaz | Bu Elektrocuda | elektrikli sandalyede infaz edildi. | Ilektrikyuit |
Electron | Elektron | Elektronlari incelemek için yeni bir deney yaptik. | Ilektron |
Electronic | Elektronik | Elektronik magazasinda çalismaya basladim. | Ilektronik |
Elegance | siklik | Eli kanasa bile sikligindan taviz vermez. | Eligins |
Element | Element | eleman | Elementlerin hepsini ezberledim. | Elimint |
Elementary | Ilk | Eli | matara ilk kez dokunmustu. | Elimentiri |
Elephant | Fil | Eli findik tutan fili ilk kez görmüstüm. | Elifint |
Elevate | Yükseltmek | Ele evet de kendini yükseltmek istiyorsun. | Eliveyt |
Eleven | On bir | Ele vin gelmis artik yabancilarda internet on bir kat daha güçlü. | Ilevin |
Elf | Cin | Elif aksam cin gördügünü söyledi ama ben inanmadim. | Elf |
Eligible | Uygun | Eli cibildak kizin omuzunda hiç uygun durmuyordu. | Elicibil |
Eleminate | Elemek | Elemine et rakibini yani onu ele. | Ilimineyt |
Elemination | Eleminasyon | eleme | Eleminasyon sistemi uygulanacak bu maçlarda. | Ilimineysn |
Ellips | Elips | Elips seklinde yeni bir gezegen bulundu. | Ilips |
Elm | Karaagaç | Elim | karaagaçtan topladigim elmalar ile doluydu. | Elm |
Elongate | Uzatmak | El | on kati uzatsa da boyunu | yine sana yetisemezler. | Ilongeyti |
Else | Baska | El | sevip hayran olsa da sana baska erkege bakamazsin. | Els |
Elsewhere | Baska yerde | El sever baska yerde gezmeyi. | Elsveir |
Elude | den kurtulmak | Elide uzun ondan kurtulmak imkansiz. | Iluid |
Elusive | Ele geçmez | Eli sev ama o da ele geçmez bunu bilesin. | Iliusiv |
Emaciated | Çok siska | Em aciyi tat | çorbani bitir zaten çok siskasin. | Imeyseytid |
Emanate | den yayilmak | Emanete ihanet eden adamdan yayildi bu virüs. | Emineyt |
Emancipate | Serbest birakmak | Emanet sepetini çalanlar | serbest birakildilar. | Imanspeyt |
Embalm | Mumyalamak | Em balmumunu | mumyalanmadan önce. | Imbalm |
Embargo | Ambargo | Ambargo uyguluyordu sevgilim bana . | Embaigou |
Embark | Binmek | Em bark içindeki suyu | sonra da arabana bin ve git. | Imbaik |
Embarrass | Utandirmak | Em biraz memeyi bebek | anneyi utandir. | Imbaris |
Embassy | Elçilik | 'Em basi'' dedi hoparlör kolonu elçilik ederek. | Embasi |
Embed | Yerlestirmek | Embed kodlarini siteye yerlestir. | Imbed |
Embellish | Süslemek | Em | beles süsledgin pastanin ucunu. | Imbelis |
Embers | Köz | Em be reis | su közde pisen kuzu etinin suyunu. | Embiz |
Embezzle | Zimmetine geçirmek | Em bezle suyu | kapagi aç ve altinlari zimmetine geçir. | Imbezil |
Embitter | Acilastirmak | Em bitir | acilastirilmis çorbayi. | Imbitii |
Emblem | Amblem | Amblem tasarimcilari iyi para kazaniyorlar. | Emblim |
Embody | Somutlastirmak | Em badi üzerindeki çikolatayi ve bu ani somutlastir. | Imbodi |
Embolism | Damar tikanikligi | En bol isim | tipta damar tikanikligi ilaçlarinda vardir. | Embilizim |
Embrace | Kucaklamak | Em birak anneyi | sonra kucakla onu iyice-bebesi… | Imbreys |
Embryo | Embriyon | Embriyo asamasi dogusun ilk asamasidir. | Embriou |
Embroider | Nakis islemek | Em birader suyu nakis islerken bile. | Imbroydi |
Emerald | Zümrüt | Emir aldi suan zümrütleri tasimak için. | Emirild |
Emerge | Ortaya çikmak | Emer gerekirse ortaya çikarir. | Imöic |
Emergency | Tehlike | Emer genci bu tehlikeli maddeler. | Imöicins |
Emery | Zimpara | Emer yapismis kiri zimparali süpürge. | Emiri |
Emigrate | Göç etmek | Emmi | Girit'e hemen göç edin. | Emigreyt |
Eminent | Seçkin | Emine'n tabii ki senin en seçkin sevgilindir. | Eminint |
Emission | Yayma | E tabiki misyonu | fikirlerini yaymakti zaten. | Imisin |
Emit | Çikarmak | Em | it dedim köpege dipteki çikolatayi çikar. | Imit |
Emotion | Duygu | Emosun adeta duygusuz bir canavara dönüstü. | Imousn |
Emperor | Imparator | En | pirildayan bebek imparatorun kiziydi. | Empiri |
Emphasize | Vurgulamak | En pahali sayzi giydigimi tekrar vurguladim. | Emfisayz |
Empire | Imparatorluk | En pire devletler bile zamanla imparatorluk kurmus. | Empayi |
Employ | Çalistirmak | Ampulü oyup içindeki teli | pil ile çalistirdim. | Imploy |
Employee | Isçi | Ampulü Oya | isçinin suratina firlatti. | Employii |
Empower | Yetki vermek | Em Power Fm sinyalini radyom | çünkü vericisi yetki veriyor. | Impaui |
Empress | Imparatoriçe | En prestijli kadin bizim imparatoriçemizdir. | Empris |
Empty | Bos | Emdi bos memesini inegin iyice bu kiz. | Emti |
Enable | Olanak vermek | Inegi bulmama olanak vermediler. | Ineybl |
Enact | Yasa çikarmak | En akitan musluk hakkinda yasa çikardim. | Inakt |
Enamel | Minelemek | En iyi amel | mineledigin seccade de namaz kilandi. | Inamil |
Encase | Örtmek | Enkaz altindan çikarilanlarin üzeri örtüldü. | Inkeys |
Enchant | Büyülemek | En candan hediyen karsisinda büyülendim. | Inçaint |
Encircle | Etrafini çevirmek | En circirladigim anda tuvaletimin etrafini çeviririm. | Insöikil |
Encompass | Kusatmak | En kumpas kurulan yerleri kusatacagiz. | Inkampis |
Encounter | Karsilasmak | En kar ter içinde kaldigim an | seninle karsilastigimiz o ilk andi. | Inkaunti |
Encourage | Cesaret vermek | In karicigina cesaret ver. | Inkaric |
Encroach | Tecavüz etmek | En kiraç yerde tecavüze ugramisti. | Inkrouç |
Encumber | Tika basa doldurmak | En kambur anim | çantami tika basa doldurdugum andi. | Inkambi |
Encyclopedia | Ansiklopedi | Ansiklopediden bir konu arastirdim. | Ensayklipiidyi |
End | Son | En dip kuyunun sonu bile | ask acidan iyidir. | End |
Endander | Tehlikeye atmak | In deyince onu ve arabasini tehlikeye attim. | Ideynci |
Endear | Sevdirmek | Enderi arabadan in diye zorlayamam | kendimi sevdirmem lazim. | Indii |
Endeavour | Çabalamak | En davar olan bile inip devi yakalamaya çabalar. | Indevi |
Endless | Sonsuz | En dilsiz insan da bile sonsuz bir sevgi vardir. | Endlis |
Endorse | Ciro | destek | En dogrusu iflasi açiklamak çünkü ciromuz hiç yok. | Indois |
Endow | Bahsetmek | In dogu günesini izle bunu Tanri'nin bahsetti. | Indau |
Endurance | Tahammül | In durunca otobüsten kalabaliga tahammül edemiyorum. | Indyuirins |
Enemy | Düsman | Enimi | boyumu sadece düsman olan arastirir. | Enimi |
Energy | Enerji | Enerji doluyum bugün | disari çikip eglenelim. | Enici |
Enfold | Katlamak | En folda duran yumurtayi katlayarak kirdim. | Infould |
Enforce | Uygulamak | En forslu adama siddet uyguladim. | Infois |
Enfranchise | Oy hakki vermek | En firinciniz kim ise ona oy hakki verelim. | Infrançaynz |
Engage | Nisanlanmak | En geç haziran ayinda nisanlaniriz. | Ingeyc |
Engine | Makine | Engin'e yurt disindan yeni bir makine aldim. | Encin |
Engineer | Mühendis | Enginar mühendisligini kazandim. | Encin |
Engraver | Oymaci | En griyi ver | oymaci da giyinsin. | Ingreyvi |
Engrossed | Dalip gitmis | En kro set uzaklara bakarak dalip gitmis settir. | Ingroust |
Enhance | Yükseltmek | En has müsterim | açik arttirmada teklifi yükselten müsterimdir. | Inhains |
Enigma | Muamma | Enik | maalesef muammali bir sekilde kayboldu. | Inigmi |
Enjoy | Eglenmek | Enjoy Fm dinle ve biraz eglen. | Incoy |
Enjoyable | Eglenceli | Enjoy'u bul radyoda çünkü bu radyo çok eglencelidir. | Incoyibil |
Enlarge | Genisletmek | En larç bedeni bile genislettim. | Inlaic |
Enlighten | Aydinlatmak | En laytin bile gelse | bizi aydinlatamaz. | Inlaytin |
Enliven | Canlandirmak | En live'n bile gelse bu kanali canlandramaz. | Inlayvin |
Enormous | Muazzam | En ormaniz desen de su yer | bence daha muazzam. | Inoimis |
Enough | Yeterli | En laf diledigim vakitte ona yeterli gelmiyordum. | Inaf |
Enrage | Kizdirmak | En rica ettigim anda adami kizdirdin. | Inreyc |
Enrapture | Kendinden geçmek | En rapçi ses seni kendinden geçiren sestir. | Inrapçi |
Enroll | Kaydetmek | En rolcu arkadasimi telefonuma kaydettim. | Iroil |
Enslave | Köle yapmak | En slav kizi bile kendime köle kaydettim. | Insleyv |
Ensue | Ardindan gelmek | Ense trasimi gören ardimdan gelsin. | Insyui |
Ensure | Saglamak | En suresi kisa dua | en çok faydayi saglayabilir. | Insui |
Enter | ege girmek | Enter tusuna basip siteye girdim. | Enti |
Enterprise | Tesebbüs | Ender | prize elini sokmaya tesebbüs etti. | Entiprayz |
Entertaintment | Eglence | Ender | tayin de mentolü eglencesine kokladi. | Entiteytmint |
Enthral | Büyülemek | En daraldigim anda bir tek sen büyülüyorsun beni. | Inthroil |
Enthusiasm | Heves | En hususi azim | iste bu heveste gizlidir. | Intyuiziazm |
Entice | Bastan çikarmak | En tis kadin sesi bile beni bastan çikarirdi. | Intayz |
Entire | Tam | Entir'e hizli ve tam olarak basmalisin. | Intayi(enter tusu) |
Entirely | Tamamen | Entir | eli hizli ve tamamen bilgili insana kolaylik saglar. | Intayili |
Entitle | Yetki vermek | En taytli kisi bile sana yetki verebilir. | Intaytil |
Entity | Varlik | En titisi bile gelse bir varlik gösteremez. | Entiti |
Entrails | Bagirsak | Entir ailesi olarak bagirsak kanseri yapmakla ünlüyüz. | Entreliyis |
Entrance | Giris | Enteresan bir giris yaptiginizi hafizanizda canlandiriniz. | Entirins |
Entreat | ege yalvarmak | Enteri at diye karima yalvardim. | Entrit |
Entrust | Emanet etmek | En dürüst insana esyanizi emanet edebilirsiniz. | Intrast |
Entry | Giris | Enteri programa giris tusu olarak kabul ediniz. | Entrit |
Envelop | Kaplamak | Envel'i öp | kalbini sevgiyle kapla. | Invelip |
Enviable | Imrenilecek | Envia abi ile | imrenilecek yemekler programina hosgeldiniz. | Enviibl |
Environment | Çevre | Enver'in montu kesinlikle çevreye zarar veriyordu. | Envayirintmint |
Environs | Civar | Enver'in ons fiyatlari | bu civarin en pahalisiydi. | Invirins |
Envisage | Zihninde canlandirmak | En vizeci kisi oldugunuzu zihninizde canlandiriniz. | Invizic |
Envoy | Elçi | En voyvoda elçi | sizi görmeye gelmis. | Envoy |
Envy | Kiskançlik | En viyi çok diyebilen kiz kiskançlikta bir numaradir. | Envi |
Epic | Destan | E pik hareketiyle bilardo maçini bitir de destan yaz. | Epik |
Epidermis | Üstderi | Epidermis | vücudumuzu kaplayan üstderi tabakasidir. | Epidöimis |
Epilepsy | Sara | Epilepsi hastaligi | halk dilinde bilinen sara hastaligidir. | Epilepsi |
Epilog | Sonus bölümü | Epilog bölümü mezunu oldugumu sonuç bölümüne yazdim. | Epilog |
Episode | Bölüm | olay | E pi soda ismarlarsin bu bölümdeki olaylari izledikten sonra. | Episoud |
Epitaph | Mezar yaziti | E bitap düstüm mezar yaziti insa ettikten sonra. | Epitaif |
Epoch | Çag | E poça yemezen çag atlayamazsin dediginizi hayal ediniz. | Iipok |
Equal | Esit | E kugu al esit bir sekilde dediginizi hayal ediniz. | Iikvil |
Equality | Esitlik | E kaliteyi esitlik ilkesine göre arttir dediginizi hayal ediniz. | Ikvolity |
Equanimity | Sogukkanlilik | Ekonomi iti bize sogukkanliklik dersi verdi. | Ikvinimiti |
Equation | Denklem | E kugu atiyon üzerime denklemi nasil çözücem? | Ikveyjin |
Equator | Ekvator | Ekvatora gittiginizi hafizanizda canlandiriniz. | Ikveyti |
Equilibrium | Denge | Ekilebilirim kiz tarafindan dengeyi saglam kurmazsam. | Iikvilibriim |
Equip | Donatmak | Ekip pahali araçlarla donatti fuarimizi. | Ikvip |
Equipment | Teçhizat | Ekip | menteseleri teçhizat çantasina koydu. | Ikvipmint |
Era | Çag | Er | aga olursa çag atlar dediginizi hafizanizda canlandiriniz. | Iiri |
Eradicate | Kökünü kurutmak | Er | adi kedinin kökünü kuruttu. | Iradikeyt |
Erase | Silmek | Er | asetik asiti pamukla sildi dediginizi hayal ediniz. | Ireyz |
Ere | den önce | Ere askerden önce ne is yaptigini sordum. | Enti |
Erection | Sertlesme | Ereksiyon sorunu erkeklerdeki sertlesme sorunudur. | Ireksin |
Erect | Dimdik | Er | ektigi agacin dimdik oldugunu görünce sevindi. | Irekt |
Erosion | Erozyon | Erozyon | toprak kaymasina verilen isimdir. | Entitrytmint |
Err | Yanilmak | Er asla yanilmaz dediginizi hafizanizda canlandiriniz. | Eir |
Errand | Ayak isleri | Er and içerek ayak islerini birakti. | Erind |
Erratic | Düzensiz | Er | atik ama düzensiz oldugu için orduya alinmadi. | Iratik |
Error | Hata | Error 404 hatasi veren sayfayi hafizanizda canlandiriniz. | Erir |
Erudition | Alimlik | Er | adi isin ile alimlik gösterisi yapiyordu. | Erudisn |
Erupt | Püskürmek | Er | ''aptal volkan demin püskürdü'' dedi. | Irapt |
Escalate | Kizistirmak | Eski alete yeni vida takinca ortami kizistirdin. | Eskileyt |
Escape | Kaçmak | Eski apartmana dogru kaçan hirsizi hafizanizda canlandiriniz. | Eskeyp |
Eslik etmek | Eskortumuza lüks arabalar eslik etti dediginizi hayal ediniz. | Eskoit |
Especially | Özellikle | Es peki Ali'ye dogru özellikle yüzüne dogru dediginizi hayal ediniz. | Ispesili |
Espionage | Casusluk | Ispanak yiyen ve casusluk yapan adami yakaladim. | Espionaj |
Essay | Deneme yazisi | Es say rüzgart deneme yazilarimin üzerine. | Essey |
Essence | Esans | Esansi güçlü bir parfümdür efendim | almalisiniz. | Esins |
Establish | Kurmak | E stabil is kurmak her zaman zordur. | Istablis |
Estate | Emlak | Estide kafama emlak almak dediginizi hafizanizda canlandiriniz. | Isteyt |
Esteem | Itibar | Estim tabiki itibar görebilmek için toplanti salonun üzerine. | Istiim |
Estimate | Deger biçmek | Esti matematik hocasina deger biçemem. | Isitmeyt |
Estuary | Nehir agzi | Esti ari | su nehir agzinda bulunan çiçeklere dogru. | Estyuiri |
Eternal | Sonsuz | E ter | nal için sonsuz derecede kötü bir durumdur tabiki. | Itöinil |
Ethical | Ahlaki | Eti kil dolu olmasi için ahlaki bir durum degildir. | Ithikl |
Ethnography | Etnografya | Etnografya bölümü mezunuyum. | Etnigrifi |
Eucalyptus | Okaliptus | Okaliptus yetistirdiginizi hafizanizda canlandiriniz. | Yuikliptis |
Europe | Avrupa | Avrupa Birligi'ne girmek istediginizi hafizanizda canlandiriniz. | Yuirip |
Evacuate | Bosaltmak | Eve küvet suyunu bosaltmaya gelmistim dediginizi hayal ediniz. | Ivakyuveyt |
Evade | den sakinmak | E vade dolarsa paragözlerden sakinin paranizi. | Iveyd |
Evaluade | Degerlendirmek | Evlada degerlendirmesi için biraz para birak. | Ivalyueyt |
Evaporate | Buharlastirmak | E vapura at su bak vapur onu nasil buharlastiracak. | Ivapireyt |
Evasive | Kaçamakli | Eve Siverek'ten gelen kiz kaçamakli cevaplar veriyordu. | Ivesiv |
Eve | Arife | Eve arife günü geldiginizi hafizanizda canlandiriniz. | Iiv |
Even | Hatta | düz | Evin çok düz hatta dümdüz dediginizi hafizanizda canlandiriniz. | Ivin |
Even if | se bile | Evin iffetli kizi olsan bile seni kandiran bir erkek çikabilir. | Ivin if |
Evening | Aksam | Evin Ingiliz dolacak bu aksam dediginizi hafizanizda canlandiriniz. | Iivning |
Eventually | En sonunda | Evin tualini en sonunda yaptim. | Ivençuli |
Event | Olay | Ev | entrikali olaylar yüzünden terk edilmisti. | Ivent |
Ever | Hiç | Ever hiç evlenmemis gençleri dediginizi hayal ediniz. | Evi |
Ever and again | Ara sira | E varanda kahin ile ara sira çarpisiyordu. | Evi en igeyn |
Ever since | O zamandan beri | Ever sinsice beni lafini o zamandan beri söylüyordum. | Evi sins |
Every | Her | Ev eri yatarak her gün nöbet tutuyordu. | Evri |
Every other day | Iki günde bir | Ev eri otur deyince iki günde bir oturmaya basladim. | Evribadi |
Everybody | Herkes | Ev eri badi çalisirken camdan herkes onu izliyordu. | Evribadi |
Everything | Hersey | Ev eri tink dong sesleri duyunca korkudan herseyi birakip kaçti. | Evritink |
Everywhere | Her yerde | Everiver kizimi her yerde dediginizi hafizanizda canlandiriniz. | Evrivöi |
Evidence | Kanit | Evi dans salonuna çevirmesinin kaniti | bu fotografti. | Evidins |
Evil | Kötü | Ev | il genelindeki en kötü ev seçilmistir. | Iivil |
Evolotion | Evrim | Eve losyon getirerek evrimlestiginizi hafizanizda canlandiriniz. | Evilusin |
Ex | Eski | Eksi on derecede eski kiyafetlerimi yikadim. | Eks |
Exact | Tam | dakik | Eksi akti hocanin agzindan tam olarak. | Igzakt |
Exaggerate | Abartmak | Eski cigeri egit demekle çok abarttin olayi. | Igzacireyt |
Exalt | Göklere çikarmak | Eksi alti derecede yasamami gazete göklere çikardi. | Igzoilt |
Exam | Sinav | Ek zam bize bir sinavdi dediginizi hafizanizda canlandiriniz. | Igzam |
Examination | Imtihan | Ek zamina isin atip kaçanlar imtihani geçtiler. | Igzamineysin |
Examine | Incelemek | Ek zamini detayli inceleyecegim dediginizi hafizanizda canlandiriniz. | Igzamin |
Example | Örnek | Eksi ampule yani negatif ampule bu resmi örnek verebilirim. | Igzaimpl |
Exasperate | Çileden çikarmak | Eski aspretör beni çileden çikardi. | Igzaspireyt |
Excavate | Kazip çikarmak | Eski civata ile hazineyi kazip çikardim. | Ekskiveyt |
Exceed | Asmak | geçmek | Eski ced | yeni nesli kültür bakimindan geçti. | Iksiit |
Exceedingly | Son derece | Ek saydingli bina son derece güzel görünüyordu. | Iksiidingli |
Excel | Gölgede birakmak | Excel çalismam digerlerini gölgede birakti. | Iksel |
Excellence | Üstünlük | Ekselans | krallara üstünlük tasliyordu. | Iksilins |
Except | Hariç tutma | Eksi | hepte HARIÇ TUTUYOR artiyi dediginizi hayal ediniz. | Iksept |
Exception | Istisna | Eksi hep isin gönderir artiya istisnalar disinda. | Iksepsin |
Excess | Asirilik | Eksi ses kulakta asirilik yaratir dediginizi hafizanizda canladiriniz. | Ikses |
Excessive | Asiri | Eski sesi ve AsIRI güzelligi kalmamis | bu sanatçinin. | Iksesiv |
Exchange | Degis tokus etmek | Exchange döviz bürosunda para degis tokusu yaptim. | Iksçeynç |
Exchequer | Devlet hazinesi | Eski ciger giderleri devlet hazinesinden karsilanacak. | Iksçeki |
Excite | Heyecanlandirmak | Eski cite dokunmak beni heyecanlandirdi. | Iksayt |
Exciting | Heyecanli | Ek saydinli binada oturmak çok heyecanli. | Iksayting |
Exclaim | Bagirmak | Eksi kilayim notu bu sefer ama bagirma sakin. | Ikskleym |
Exclude | Hariç tutmak | Eski kilodu hariç tutarsak mükemmel giyinmisti. | Iks kluid |
Exclusive | Özel | Eski kulu Sivrilmek için özel ibadetlere basladi. | Iksklusiv |
Excrement | Diski | Ekskrimin tepesinde diski oldugunu hafizanizda canlandiriniz. | Ekskrimint |
Excursion | Gezinti | Eski kursu on günde tamamlayip gezintiye çikmistim. | Iksköisin |
Excuse | Affetmek | Eski yüz dolar borcunu affettim. | Ikskyuiz |
Excuse me | Afedersiniz | Eski yüz dolar borç mu dediniz bana afedersiniz!!! | Ikskyuz mi |
Execute | Idam etmek | Eksik yut ilaçlari idam edildigin anda dediginizi hayal ediniz. | Eksikyuit |
Exemplary | Örnek verici | Eski ampülleri bizlere örnek verici olsunlar diye gösterdim. | Igzampliri |
Exempt | Muaf tutmak | Eksi empatimden muaf tuttum seni. | Igzempt |
Exercise | Alistirma | egzersiz | Egzersiz ve alistirma çözerek sinava hazirlandim. | Eksisayz |
Exhale | Çikarmak | Eski hale gelmek için paralari çikarmak lazim. | Eksheyl |
Exhaust | Tüketmek | Egzostan çikan duman parami tüketmeye devam ediyor. | Igzoust |
Exhaustive | Ayrintili | Egzostu ve tamponu eve getirip ayrintili bir tamir yaptim. | Igzoistiv |
Exhibit | Sergilemek | Eski bitin sergilenmesi için kafamda sergi açtim. | Igzibit |
Exhibition | Sergi | Eski bi isin atan silahimi sergiye açtim. | Igzibisin |
Exhumation | Merzardan çikarmak | Eski huyuma isin atiyosun mezardan çikararak beni. | Eksyuimeysin |
Exile | Sürgüne göndermek | Eksi ile ögrenciyi sürgüne gönderdiginizi hafizanizda canlandiriniz. | Eksayl |
Exist | Var olmak | Eksi istagram'in var ise bana söyler misin. | Igzist |
Exit | Çikis | Eksi it çünkü çikis kapisini bulamadi | bu yüzden ite eksi verdim. | Eksit |
Exorbitant | Fahis | Eski orbitant maymunlar fahis fiyatlara satiliyordu. | Igzoibitint |
Exotic | Egzotik | Egzotik yerlere gittiginizi hafizanizda canlandiriniz. | Igzotik |
Expand | Genislemek | Eski panda dondurmaya göre simdikinin boyutu giderek genisliyordu. | Ikspand |
Expect | Ummak | Eski | pekte umdugum kadar koaly unutulmadi. | Ikspekt |
Expel | Kovmak | Eski peltek karinizi kovdugunuzu hafizanizda canlandiriniz. | Ikspel |
Expend | Harcamak | Eski PEND isareti para harcandigini belirtiyordu. | Ixpend |
Expensive | Pahali | Eski pense ve çekicin fiyati çok pahali. | Ikspensiv |
Experience | Deneyim | Eski peri anca geçmisteki deneyimlerle övünür.. | Iksperiyins |
Experiment | Tecrübe etmek | Eski peri mintikasinda korkusuzluügumu tecrübe edecegim. | Iksperimint |
Expert | Uzman | Yanimda çalisan experler alaninda uzman kisilerdi. | Ekspöit |
Expire | Süresi dolmak | Eski pirenin süresi dolunca yerine yeni pire geldi. | Ikspayi |
Expiration | Sona erme | Eski pireye | isin atma görevin sona erdi-dedim. | Ikspreysin |
Explain | Açiklamak | Eski plani simdi açikladiginizi hafizanizda canlandiriniz. | Ikspleyn |
Explicit | Apaçik | Eski pilici it yedi diye apaçik konustugunuzu hayal ediniz. | Iksplisit |
Explode | Patlamak | 'Eski pil o '' de ve ekle her an patlayabilir. | Iksploud |
Exploit | Isletmek | Eski pilot | yeni bir kafe isletmeye basladi. | Iksploit |
Exploration | Arastirma | Eski pil o radyasyon yayabilir | arastirma yapmaliyiz. | Iksplireylin |
Explore | Arastirmak | Explore | arastirdigim en güvenli tarayicidir. | Iksploi |
Explorer | Arastirmaci | Explorer internetin en arastirmaci tarayicisidir. | Iksplorir |
Explosion | Patlama | Eski bi losyon sebep olmus bu patlamaya dediginizi hayal ediniz. | losiv |
Explosive | Patlayici madde | Eski pil o Siverek'ten gelmis patlayici madde olabilir. | Iksplosiv |
Export | Ihraç | Eski port yeni usbleri tanimiyor yeni port ihraç etmeliyiz. | Expoiti |
Exporter | Ihracatçi | Ek spor teri arttirdi bu ihracatçinin vücudunda. | Expoiti |
Expose | Poz vermek | Eksi poz puani verdim bu verdigin pozu. | Ikspouz |
Express | Dile getirmek | hizli | Ekspres trenle daha hizli gidecegini dile getirdi. | Ikspres |
Expropriate | Kamulastirmak | Eski pireye operasyon isi kamulastirilmalidir. | Ekspropireyt |
Exquisite | Seçkin | Eksik vizite ücretini bu seçkin bey ödedi. | Eksikvizit |
Extant | Hala mevcut | Ek stand fuarimizda hala mevcut dediginizi hayal ediniz. | Ekstand |
Extent | Ara sira | Eksi | tende ara sira alerji yaratir dediginizi hayal ediniz. | Ekstent |
Exterior | Dis | Eski terör örgütü de treslim olsun dis cepheden. | Exteriir |
Exterminate | Kökünü kazimak | Eski terminatör | düsmanin kökünü kaziyordu. | Extöimineyt |
External | Distan gelen | Ek ister nal herzaman distan gelen atlarda. | Ekstöinil |
Extinct | Soyu tükenmis | Eskidin tencere be soyu tükenmis hale geldin. | Ikstingt |
Extinguish | Söndürmek | Eskiden gevis getiren hayvanin atesini söndürebiliyordun. | Ikstinvis |
Extirpate | Yok etmek | Eksi trip at ve onlari yok et dediginizi hayal ediniz. | Ekstöipeyt |
Extortion | Gasp | Eski tortu | on kat daha fazla çamasir suyunu gasp etti. | Ixtoisin |
Extra | Ekstra | Ekstra bir gol bizi rahatlatir dediginiZi hafizanizda canlandiriniz. | Ekstri |
Extract | Sökmek | Ekstra akitarak suyu ipin üzerine gevsetip sök. | Ekstrakt |
Extraordinary | kstrivigins | Ekstra ordan ari bence olaganüstü soktu. | Ikstriordiniri |
Extravagance | Savurganlik | Ekstra-ve gence para kazandirip ona savurganligi ögretti. | Ikstrivigins |
Extravagant | Tutumsuz | Ekstra gavat ve tutumsuz bir adamdi. | Ikstrivigint |
Extreme | En uçtaki | Ekstrim sporlar en uçtaki uçuk sporlardir. | Ikstriim |
Extricate | Kurtarmak | Ekstra iyi kedi oldugu için onu köpekten kurtardim. | Ekstrikeyt |
Extrovert | Disa dönük kimse | Ekstra o verdi para o gerçektende disa dönük bir insandi. | Ekstrivöit |
Exuberance | Coskunluk | Eksi Beren'ce coskunluk veren bir nottu. | Igzyuibirint |
Exult | Sevinçten uçmak | Eski ultra aslan taraftari sevinçten havaya uçtu. | Igzalt |
Eye | Göz | E'ye ''Senin gözlerin çok güzel | beni benden aliyor.''dedim. | Ay |
Eyebrow | Kas | E'ye bir ov dedim kas ve kas bölgemi… | Aybrou |
Eyes in work | Dünya kadar isi olmak | Ee yesin ve ork çalsin | benim dünya kadar isim var. | Ayz in vöik |
Eyecatching | Göze çarpan | E'ye ''keçin ingilizce konusursa göze çarpan hayvan olur.''dedim. | Aykeçing |
Eyeglasses | Gözlük | E'ye klasiz biz gözlükle dediginizi hayal ediniz. | Ayglasis |
Eyelash | Kirpik | E'ye lesi ve hatta kirpiklerini de yiyen aslani gösterdim. | Aylas |
Eyelid | Göz kapagi | E'ye liderin göz kapagina kurban olun dedim. | Aylid |
Eyeliner | Göz kalemi | Eyilin | er bana göz kalemi hediye edecek. | Aylini |
Eyewitness | Görgü tanigi | E'ye ''fitnise git olayin görgü tanigini ol'' dedim. | Ayvitnis |
Fable | Masal | Fa bile-la notasina masal gibi bir dügün yapmisti. | Fabl |
Fabric | Kumas | Fabrika bir kumas fabrikasiydi dediginizi hafizanizda canlandiriniz. | Fabrik |
Fabricate | Üretmek | Fabrikada kedi üretiliyordu dediginizi hayal ediniz. | Fabrikeyt |
Fabulous | Inanilmaz | Fa buluyoz da sol notasini niye bulamiyoruz inanilmaz birsey . | Fabyulis |
Face | Yüz | Facebook yüz kitabi olarak 2004 yilinda kurulmustur. | Feys |
Face to face | Yüz yüze | Face di face bilgisayarda yüz yüze geldigim site. | Feys tu feys |
Facelifting | Estetik ameliyat | Face lifting sayfasinda estetik ameliyat olmus ayiyi paylasti. | Feyslifting |
Favorite | Favori | Favori televizyon kanalimi izliyordum. | Feyvirit |
Fawn | Kuyruk | Fa notasi | avin kuyrugundan yakalayan bir notadir. | Foin |
Fear | Hala mevcut | Fear Factor yarismasinda korku dolu anlar yasarsiniz. | Fii |
Fearful | Korkunç | Fear Factor ful bence müthis korkunç bir yarismadir. | Fiifil |
Fearless | Korkusuz | Fear Factor'da Lessi köpek | korkusuzca yaristi. | Fiilis |
Feasible | Yapilabilir | Fiziilite raporunda insaatin yapilabilir onayi aldigini gördüm. | Fiizibl |
Feast | Ziyafet | Fe | ast subaya ziyafet vermis bir harftir. | Fiist |
Feat | Basari | Fiyatbasari oranini incelemem lazim bu kursun. | Fiit |
Feather | Tüy | Fiyat her ne olursa olsun tüy dökücü kremi alacagim. | Fedhi |
Feather bed | Kus tüyü yatak | Fiyati her bedene göre yoktu bu kus tüyü yatagin. | Fedhi bed |
Feathery | Tüylü | Fiyat her yönüyle pahaliydi bu tüylü kazagin. | Fitheri |
Feature | Özellik | Fatura özelliklerini söyle ona göre basalim. | Fiiçi |
Features | Basrolde oynamak | Faturasinda basrolde oynayan oyuncunun ismi vardi. | Fiiçis |
February | subat | Ferdi | büru ariyor subat ayinda is yeri açmak için. | Februiri |
Fee | Ücret | Fe harfi | artik alfabeden aylik ücret alacagim-dedi. | Fii |
Feeble | Güçsüz | Fe bile bazen güçsüz olabilen bir harfti. | Fiibil |
Feed | Yiyecek | FED açlik çeken ülkelere yiyecek yardimi yapacagini açikladi. | Fiid |
Feeder | Mama önlügü | Fe der ki'' Bana mama önlügü verin'' | Fiidi |
Feeding bottle | Biberon | Fide Ingiltere'den botla getirilip biberonlara doldurulmustu. | Fiiding bodil |
Feel | Hissetmek | Fe el kol hareketimi hisseden bir harfti dediginizi hayal ediniz. | Fiil |
Feeling | His | Filin getirdgi hislere aldandi hayvan. | Fiiling |
Feing | Yalandan yapmak | Fe | ingilizce de yalandan yapilmis | uydurulmus bir harftir. | Feyin |
Feint | Aldatmaca | Fe | internette aldatmaca yapan bir harftir. | Feynt |
Felicitate | Tebrik etmek | Fileci | teyit edip tebrik etti. | Filisiteyt |
Fell | Vurup devirmek | Fel felaket olmustu agaçlari vurup deviren rüzgar | Fel |
Fellow | Arkadas | F | el ovdu arkadasi G harfiyle tokalasirken. | Felou |
Felon | Suçlu | Suçlu felan olmadiginizi hafizanizda canlandiriniz. | Felin |
Female | Kadina özgü | F | meyilli idi kadina özgü kiyafetler giymeye. | Fimeyl |
Femalesm | Feminizm | Feminizm'e karsi olan tanidiklarinizin oldugunu düsününüz. | Fimeylism |
Fen | Bataklik | Fen dersinde bataklikta yasayan hayvanlari islediginizi hayal ediniz. | Fen |
Fence | Çit | Çitten atlamanin fence degil ama biyolojik sakincalari olabilir. | Fens |
Fencer | Eskrimci | Fenci er | ESKRIMCI olmaya karar verdi. | Fensi |
Fencing | Parmaklik | Fenci ingilizceciyi parmakliklara tikti. | Fensing |
Fend for | Geçindirmek | 'Fen''di forma satarak evi geçindiren çocukla tanistigim ders<. | Fend foi |
Fend off | Def etmek | 'Fen'' di | of onui siniftan def ettigim ders. | Fend of |
Fender | Çamurluk | 'Fen''der baska bir sey demez çamurluk takmis bisikletli çocuk. | Fendi |
Fermantation | Mayalanma | Fermantasyon olayina mayalanma denir. | Föimenteysin |
Ferocious | Yirtici | Feros | Oguz ile yirtici kus avalamaya çikti. | Firoisiz |
Ferocity | Yirticilik | Feros | iti YIRTICILIK ile suçladi | lütfen hayal ediniz. | Firositi |
Ferret | Dag gelincigi | Ferit et olarak dag gelinciginin etini sevmezmis | Ferit |
Ferryboat | Feribot | Feribot ile gezdiginizi hafizanizda canlandiriniz. | Feribout |
Fertile | Verimli | Ferit ile gerçekten verimli çalismak istiyorum. | Föitayl |
Fertility | Verimlilik | Ferit ile iti oraya verimlilik artsin diye getirmisti patron. | Fiitiliti |
Fertilize | Verimini arttirmak | Feriti lise egitimine göndermesi onun verimini arttiracaktir. | Föitilayz |
Fervent | Atesli | Fevri entrika yapan kizlar | genelde atesli olurlar. | Föivint |
Fervour | Hararet | Fevri ur insanin içinde hararet yapar. | Föivi |
Fester | Iltihaplanmak | Fes | ter içinde kalinca kafam iltihaplandi. | Festi |
Festival | Festival | Festivale onur konugu olarak katilacagim. | Festivil |
Festive | Neseli | Festi veya sapkaydi neseli adamin kafasindaki. | Festiv |
Festivity | senlik | Fes tiviti attim senlik esnasinda. | Festiviti |
Fetch | Gidip getirmek | Feci halde onu gidip geri getirmek istiyorum. | Feç |
Fetid | Pis kokulu | Feti de kendine pis kokulu bir kiz bulmustu. | Fetid |
Fetter | Pranga | Fe | ter kokusu pranga gibi üzerine almis bir harftir. | Feti |
Feudalism | Derebeylik | Feodalizmin anlami derebeyliktir. | Fyiudilizm |
Fever | Ates | Fe | ver dediyse atesini mutlaka vermelisin sayin A harfi. | Fiivi |
Feverish | Atesli | Fevri is zaten atesli insanlardan beklenir. | Fiiviris |
Few | Az | F | ev almak istiyordu az parasiyla dediginizi hayal ediniz. | Fyui |
Fez | Fes | Fes takip sokaktelimi kolumu sallayarak dolasiyordum. | Fez |
Fiance | Nisanli | Fayans almak isteyen nisanlinizi hafizanizda canlandiriniz. | Fiansey |
Fiasco | Fiyasko | Fiyasko bu yasananlarin hepsi dediginizi hayal ediniz. | Fiaskou |
Fib | Yalan söylemek | Fb taraftari asla yalan söylemez. | Fib |
Fiber | Tel | Fiber optik teller ile internet baglantinizi hafizanizda canlandiriniz. | Faybi |
Fickle | Kararsiz | Ficikla (vicikla) omzumu kararsiz kaldigin zamanlarda. | Fikil |
Fiction | Hayal | roman | F.içti on adet içki ve basladi hayali roman yazmaya. | Fideliti |
Fiddle | Keman çalmak | Fide ile çok güzel keman çaldiginizi hafizanizda canlandiriniz. | Fidl |
Fidelity | Sadakat | Fideli iti-yanima alarak onu sadakat ile yetistirdim dediginizi hayal ediniz. | Fideliti |
Fidget | Yerinde duramamak | Fide getir ekeyim çünkü yerimde duramiyorum. | Ficit |
Field | Tarla | Fil eldiven takip tarlada çalisiyordu dediginizi hayal ediniz. | Fiild |
Fieldglasses | Dürbün | Filde klasiz diyordu uzaktan dürbünle bakarken evlerine. | Fiildglasiz |
Fiend | Kötü ruh | Kadinin fiendi kötü ruhu yendi dediginizi hayal ediniz. | Fiind |
Fiendish | seytan gibi | Fi tarihinin en disi hayvani seytan gibiydi. | Fiindis |
Fierce | Vahsi | Fi | erce yani asker gibi davranirsa vahsi olmaktan çikar. | Fiis |
Fiery | Atesli | Fiery marka çamasir suyu atesli kadinlarin isini kolaylastirir. | Fayiri |
Fifteen | On bes | Fifi | ten rengi sütyeni on bes liraya almisti. | Fiftiin |
Fifty | Elli | Fifti fifti anlastik %50 ama sonra adam sözünden caydi. | Fifti |
Fiftyfifty | Yari yariya | Fifti fifti yani yari yariya kazanacaktik.. | Fiftififti |
Fig | Incir | Figo | bahçedeki incir agacini kesti dediginizi hayal ediniz. | Fig |
Fight | Kavga | Fayt sesini duyunca oyuncular kavgaya basliyorlar. | Fayt |
Fighter | Savasçi | dövüsçü | Fay | tiri içine alinca dövüsçüler derhal tirdan atladilar. | Faytir |
Figurative | Mecazi | Figüratif desenler genelde mecazi anlamlar tasir. | Figurativ |
Facial | Yüzle ilgili | Facia alnina | yüzle ilgili bir krem sür. | Feysil |
Facility | Kolaylik | Face'li iti resminden kolaylikla tanidiginizi hafizanizda canlandiriniz. | Fisiliti |
Fact | Olay | 'Fakat olayin asil sebebi sudur.'' karari aldi. | Fakt |
Faction | Ayrilik | Fa kisin si notasiyla ayrilik karari aldi. | Faksin |
Factor | Faktör | Basariya götüren faktörlerin basinda disiplin gelir. | Fakti |
Factory | Fabrika | Fabrika faktörü | en son düsündügünüz sebeplerdendi. | Faktiri |
Faculty | Fakülte | Fakülteyi birincilikle bitirdiginizi hafizanizda canlandiriniz. | Fakilti |
Fade | Soldurmak | 'Fa'' de güzelce soldurma o güzel sesini.. | Feyd |
Fag | Yorucu is | Fag fag diye bagiran esek yorucu bir is yapmaktadir. | Fag |
Fail | Basaramamak | Fail bulunacaktir | basaramam diye bisi yok. | Feyl |
Failure | Basarasizlik | Fail | üre testini basarisizlikla sonlandirdi. | Feylyi |
Fainthearted | Korkak | Fa | indi hart etti o korkak re notasini. | Feynthaitid |
Fair | Dürüst | fuar | Fair Play dürüst oyun adli kitap fuar da sergilendi dediginizi hayal ediniz. | Fai |
Fairly | Dürüstçe | Fa | irili ufakli notalari dürüstçe kullanan bas notadir. | Faili |
Fairness | Dürüstlük | Fa | iri Nez için dürüstlük dersi veren bir notadir. | Fainis |
Fair play | Temiz oyun | Fair play'in anlami temiz oyun demektir. | Fai pley |
Fairy | Peri | Fa | iri PERI için güzel melodiler uyduran bir notadir. | Fairi |
Fairytale | Peri masali | Fa | iri tele elimdeki peri masali kagitlarini asan bir notadir. | Fairiteyl |
Faith | Güven | Fatih | ''Benim için en önemli sey güvendir''dedi. | Feyt |
Faithful | Güvenilir | Fatih ful güvenilir bir insandir dediginizi hayal ediniz. | Feytful |
Faithless | Güvenilmez | Fatih | lessi köpegi için '' Onu güvenilmez bir arkadasa vermistim''dedi. | Feyrhlis |
Fake | Sahte | uydurma | Fake profil açmis kisi demek sahte profil açmis kisi demektir. | Feyk |
Falcon | sahin | Fal con con sahinler için güzel bir eglencedir dediginizi hayal ediniz. | Foilkin |
Fall | Düsmek | Fal bakarken sandalyesinden düsen kadini hafizanizda canlandiriniz. | Foil |
Fall asleep | Uykuya dalmak | Fali silip birazdan uykuya dalacak falciyi hayal ediniz. | Foil islip |
Fall back | Geri çekilmek | Fal bak deyip sonra da geri çekildim. | Foil bek |
Fall in love | Asik olmak | Falin lav etkisi yaratarak adama asik olmami sagladi. | Foil in lav |
Fall short | Ulasamamak | Fal sortumu giymeden gelecege ulasamam. | Foil soit |
Fall guy | Enayi | Fal geyi enayi yerine koymaktan baska bir sey degildir. | Foil gay |
Falling star | Akan yildiz | Fal ingiliz star kanalina akan yildiz sembolü kullanin dedi. | Foiling stai |
False | FALSE | Fal SE ni yanlis tarafa yönlendirdi bu olay da. | Foils |
Falsify | Bozmak | Fal | Sefayi fena halde bozdu dediginizi hayal ediniz. | Foilsifay |
Falter | Kekelemek | Fal | terletip kekeletir bazi insanlari. | Foiltir |
Fame | söhret | Feym oldum diyorsa biri | söhret oluyor demektir. | Feym |
Family | Aile | Familyasi en kalabalik kisiler | ailesine düskün kisilerden olusur. | Famili |
Family name | Soyadi | Familya ''Nem'' soyadini kullanmak istiyordu. | Famili neym |
Famine | Kitlik | Fa | Mine için kitlik kampanyasi düzenleyen notadir. | Famin |
Famous | Ünlü | Fa'm Oguz için '' O çok ünlü bir müzisyen olacak'' dedi. | Feymis |
Fan | Vantilatör | hayran | Fan hayran sayfama kim vantilatör resmi koydu | Fan |
Fanatic | Fanatik | Fanatik bir taraftar oldugunuzu hafizanizda canlandiriniz. | Finatik |
Fanciful | Hayalperest | Fanci | ful hayalperest bir insandi. | Fansiful |
Fancy | Fantezi | Fanciya özel fatezilerimi anlattim. | Fansi |
Fancy ball | Maskeli balo | Fanciya bal verip onu maskeli baloya yolladim. | Fansi boil |
Fang | Azi disi | Fang sui yaparken azi disinizi kirdiginizi hayal ediniz. | Fang |
Fantastic | Hayali | Fantastik filmlerde hayali kahramanlar yaratir. | Fentaastik |
Fantasy | Fantezi | Fantezi kurmaktan hoslandiginizi hafizanizda canlandiriniz. | Fantisi |
Far | Uzak | Far | uzak mesafede gözleri alan bir araba parçasidir. | Fair |
Faraway | Uzakta | Fare | ''Vay zavalli uzakta yasiyormus megerse''dedi. | Fairivey |
Fare | Yol parasi | basarili olmak | Fare | yol parasi bulmak için bu iste basarili oldu. | Fai |
Farewell | Elveda | Fare ve el resmi ile elveda dediginizi hayal ediniz. | Faivel |
Farfetched | Yapmacik | Far feciydi derken çok yapmacik görünüyordun. | Faifeçt |
Farm | Çiftlik | Farim koca çiftligi aydinlatti dediginizi hayal ediniz. | Faim |
Farmer | Çiftçi | Farim | er ve çiftçiyi memnun etti dediginizi hayal ediniz. | Faimi |
Farm house | Çiftlik evi | Farim | havuz ve çiftlik evimi aydinlatti. | Faim haus |
Farreaching | Genis kapsamli | Fare için genis kapsamli bir operasyon düzenlendi. | Fai riçin |
Farther | Daha uzak | Far | ter için olumsuzdu onu daha uzak tutunuz kendinizden. | Faidhi |
Farthest | En uzak | Far testi sonuçlarina göre en uzak mesafeyi sizin far aydinlatti. | Faitest |
Fascinate | Büyülemek | Fas cinayeti | herkesi büyüledi dediginizi hayal ediniz. | Fasineyt |
Fascinating | Büyüleyici | Fas cinayeti | ingiliz basininda büyüleyici olarak nitelendirildi. | Fasineyting |
Fascism | Fasizm | Fasizm konulu bir makale okudugunuzu hafizanizda canlandiriniz. | Fasizm |
Fashion | Moda | Fashion Tv'de-genelde moda programlari yayinlanir. | Fasin |
Fast | Hizli | oruç | Fasta çok hizli oruç tutulur dediginizi hayal ediniz. | Faist |
Fast food | Hazir yiyecek | Fast food gibi hazir yemekler yemediginizi hayal ediniz. | Faist fuud |
Fasten | Baglamak | Fas | ten bakimindan kisiyi aska baglama adetini arttiriyor.. | Fastin |
Fastener | Fermuar | Fastan er pantolonlari için fermuar getirdim. | Fastini |
Fastidious | Zor begenen | Fas dedi Oguz'a o zor begenen adam. | Fistidiis |
Fat | sisman | Fuat çok sisman bir insandi dediginizi hayal ediniz. | Fat |
Fatal | Öldürücü | Fuat al bir öldürücü ilaç sik fareye dediginizi hayal ediniz. | Feytil |
Fate | Kader | F | ''egit beni'' dedi e harfine kaderde var ise. | Feyt |
Father | Baba | Fuat | er geç baba olacak dediginizi hayal ediniz. | Faidhi |
Father in love | Kayinpeder | 'Fuat in lo'' dedi kayinpederim. | Fasidhi inlou |
Fatique | Yormak | Fitigim beni çok yoruyor dediginizi hayal ediniz. | Fitiik |
Fatten | sismanlatmak | Fuatin beslenme sekli insani sismanlatiyor. | Fatin |
Fatty | Yagli | Fuati ye diye yagli yemege zorlama dediginizi hayal ediniz. | Fati |
Fatous | Budala | Fatos'a''sen bir budalasin dedim''. | Foisit |
Faucet | Musluk | Fos etti sular musluktan akarken. | Foisit |
Fault | Hata | Faul tabi hakem hata yapti dediginizi hayal ediniz. | Foilt |
Faultless | Hatasiz | kusursuz | Hatasiz kul olmaz ama fauldü Lessi'ye yapilan hareket. | Foiltlis |
Faulty | Hatali | Fauldü hareket hakem bence çok hatali bu kararinda. | Foilti |
Favour | Iltifat | Favori iltifatlarin vardi dediginizi hayal ediniz. | Feyvi |
Flagstaff | Bayrak diregi | FIL aksidi af edilmedi bayrak direginin altinda. | Flagstaf |
Flagstone | Fayans | Fil agzi | ton baliklarinin fayans üzerinden yemesine müsaade etmiyordu. | Flagstouin |
Flake | Lapa lapa yagmak | Felek bizi lapa lapa yagan karin latinda mahsir birakti. | Fleyk |
Flayk | Lapa lapa | Fil | akiyo su dedi lapa lapa yagan kara ragmen | dedi. | Fleyki |
Flame | Alev | Flama aniden alev aldi dediginizi hayal ediniz. | Fleym |
Flammable | Yanabilir | Flama bile bazen yanabilir dediginizi haya |